Tuz yaşamsal öneminden ötürü en çok kullanılan, gıdalarda tat vermek ve kokuşmasını önlemek için kullanılan bir mineraldir. İnsanın tuzu kullanmaya başlaması ise kesin olmamakla birlikte M.Ö. 10000 yılına kadar gider.
Tuz çağlar boyunca o kadar önemli olmuştur ki, medeniyetler arasında tuz savaşları yapıldığını, tuza hâkim toplumların gelişip zenginleştiğini görebiliriz. Kristalleşen tuz kimyasal yapı olarak Na ve Cl iyonlarından oluşmaktadır. Saf halde iken yaklaşık % 40 sodyum, % 60 klor içerir. Doğadan üretildiği şekliyle rengi gri, sarı, kırmızı hatta mavi ve yeşil olarak değişir. Tuz saf halde iken ise renksizdir.
Tuz medeniyetler için önemli olduğu kadar vücudunda önemli bir bileşimini oluşturur. Özellikle kanda ve diğer vücut sıvılarında oldukça fazla bulunan tuz, osmotik basıncı dengelediği gibi sinir ve kaslarda da uyarıları iletmeye yardımcı olur.
Tuz genel olarak üç yöntemle elde edilmektedir. Deniz suyunun kurutulmasıyla elde edilen deniz tuzu, deniz veya kaya tuzunun rafine edilmesiyle elde edilen sofra tuzu ve dünyanın farklı bölgelerinden çıkarılan kaya tuzu ve kristal tuz.
Tuzun Faydaları
- Yemeklere tat kazandırır.
- Vücudun asit-baz dengesini korur.
- Vücudun elektrolit dengesini sağlar.
- Aşırı sıcakta kalan kişilerde, kas krampları meydana gelir. Bu kramplarda tuzlu su eriyikleri verilerek hasta tedavi edilebilir.
- Tansiyonu düşük hastalara tuzlu yiyecek ve içecek verilerek tansiyon yükseltilebilir.
- Sofra tuzu idrar oluşumunu sağlar. İdrar oluşmadan metabolizmanın tehlikeli olan son ürünleri dışarı atılamaz.
- Tuz aynı zamanda antiseptik, yani mikrop öldürücüdür. Besinlerin saklanmasında, salamura ve tuzlamalarda kullanılabilir.
Tuzun İnsan Vücuduna Yararları
Vücudumuza yiyecekler ve içtiğimiz su ile aldığımız iyot, yaşam için çok önemli minerallerden birisidir. Günlük iyot ihtiyacının % 90'ı gıdalardan, %10'u içme suyundan karşılanır.
İyot, boynumuzda bulunan tiroid bezinden hormon salgılanması için çok önemli olan bir mineraldir. Vücudumuzun gelişmesi beyin ve sinir sistemimizin çalışması, aktivitelerimizin ve vücut ısımızın sürmesini sağlayan tiroid bezi hormonlarının yapımı için iyot gereklidir. Ülkemizin büyük bir bölümünde olduğu gibi İlimizde de sudaki iyot yetersizdir. Vücudumuz için bu kadar önemli olan iyot yeterli alınmadığından çeşitli hastalıklar oluşur.
* Gebelikte iyot eksikliği anne karnındaki bebeğin hem beyin hem de beden gelişimini olumsuz etkiler.
* Gebelikte iyot eksikliği düşüklere, ölü doğumlara, bebeğin özürlü doğmasına, bebeklerde zeka geriliğine ve cüceliğe sebep olur.
* Çocukluk ve gençlik döneminde iyot yetersizliği bedensel ve zihinsel gelişme geriliğine neden olmaktadır.
* Yetişkinlerde iyot yetersizliği guatrın yanı sıra beden ve zihin fonksiyonlarında dengesizliklere ve bozukluklara da yol açmaktadır.
İyot yetersizliği ve guatrın önlenmesinde en iyi yöntem olarak tuzun iyotlanması benimsenmiştir. Günlük iyot kullanımı erişkinlerde en az 50 mikrogram, ortalama 100-300 mikrogram, en fazla 1000 mikrogramdır. Günde 5-15 gr. tüketilen iyotlu tuz ile ortalama 150 mikrogram iyot alınır. Bu miktarlarda kullanılan iyotlu tuz sağlığa zararlı değildir ve yan etkileri yoktur. İyotlu tuz kullanımında insanların daha fazla tuz tüketmeleri değil normalde her gün kullanılan tuzun iyotlu olması önerilmektedir.
İyotlu tuzun iyot içeriğini kaybetmemesi için; serin , kuru ortamlarda , ışık geçirmeyen ağzı kapalı kaplarda saklanmalıdır. Yemeklere konulan tuzdaki iyot pişirme ile kayba uğradığından yemekler piştikten sonra tuzu konulmalıdır.
Unutmayalım ki ! İyot yetersizliğinin neden olduğu hastalıkları tedavi etmek hem zor hem de pahalıdır. Buna karşılık iyotlu tuz kullanmak hem sağlıklı hem de ucuzdur.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.