Hicr suresi, 98-99. ayetleri ibadetlerin zamanı konusunu dikkate alarak yorumlayınız
Ödev cevabı kısaca,
Yukarıdaki ayetler Hicr suresinin 98-99. ayetleridir ve Rabb'inin hamdıyla tesbih etmeyi, secde edenlerden olmayı ve ölüm gelinceye kadar Rabb'ine ibadet etmeyi öğütlüyor. Bu ayetler ibadetin zamanının ölümle sınırlı olduğunu ifade eder. İnsanın dünya hayatı boyunca Rabb'ine ibadet etmesi gerektiği vurgulanır. Ölüm gelinceye kadar ibadet etmek, müminlere hayatlarını Allah'a adama, O'na olan bağlılıklarını sürdürme çağrısında bulunur. Bu ayetler, insanın ömrünün geçici olduğunu ve ibadetle geçirilen zamanın ölümle sona ereceğini hatırlatır. Dolayısıyla, her an Rabb'ine yönelik ibadet etmek ve O'na şükretmek, Müslümanların ömürlerini anlamlı kılmak için önemlidir.
“Kesin olan şey” diye çevirdiğimiz son âyetteki yakîn kelimesi, “ölüm; Allah’ın vaad ettiği, gerçeklemesi kesin olan zafer”, “kesin bilgi” gibi farklı şekillerde açıklanmıştır. Taberî’nin aktardığı rivayetler (XIV, 73-75), yakîn kelimesinin daha çok “ölüm” olarak tefsir edildiğini, ayrıca Hz. Peygamber’in de zaman zaman kelimeyi bu anlamda kullandığını göstermektedir.
Kelime “kesin bilgi” veya “zafer” mânasına alınırsa tercümenin “İbadet et ki bilgiye/zafere ulaşasın” şeklinde olması gerekir.
Hz. Peygamber’e karşı mücadele edenlerin, bütün davranışlarının mahiyetini belirleyen temel inançlarının Allah’a ortak koşmak olduğuna az önce (96. âyet) işaret edilmişti. Şu halde Hz. Peygamber’in ve onun izinde gidenlerin temel inanç ve tutumları da Allah’ı bir bilip O’na kullukta sebat etmek olmalıdır.
Kuşkusuz, “Allah’ı hamd ile tesbih et!” buyruğu, hem “elhamdülillâh..., sübhânallah...” gibi güzel sözlerle dilimizi süslemeyi hem bu ifadelerin anlamıyla kalp ve zihnimizi bezemeyi hem de bu inancı hayatımızın belirleyici ilkeleri kılmayı gerektirir. “Secde et” yerine “...secde edenlerden ol!” buyurulması da müslümanların Hak yolunda birlikte davranmalarını, aynı inancı ve dinî davranışı paylaşmalarını ima etmektedir.
Kulun rabbini hamd ile tesbih etmesi, yani O’nu övgüyle anarak her türlü eksiklikten, şanına yaraşmayacak niteliklerden tenzih edip yüceltmesi; rabbi karşısındaki tevazuunun, O’na karşı duyduğu derin saygının en çarpıcı ifadesi olmak üzere huzurunda secdeye kapanması ve nihayet hayatı boyunca rabbine bu şekilde kulluğunu sürdürmesi, hem bir kulluk görevi hem bütün kötülere ve kötülüklere karşı rabbinin yardım ve desteğine liyakat kazanmasının şartı hem de O’ndan gelen yardım ve lutuflar için bir şükür görevidir.
Böylece Hicr sûresi gerek Peygamber efendimizi gerekse onun şahsında ümmetini kötüleri ve kötülükleri yenme hususunda azimli ve kararlı davranmaya, Cenâb-ı Hakk’ın yardım ve desteğini yanımızda bilerek ümitli ve azimli olmaya, bunun için de hayatımız boyunca rabbimizin şanını yüceltip kulluğumuzu sürdürmeye çağıran, bu yönde bizi aydınlatan âyetlerle son bulmaktadır.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 373-374
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.