Gölge etme, başka ihsan istemem senden! - Ömer Orhan
Önce niyet! Sonra düşe kalka, sınaya yanıla ve tekrar sınaya şeklinde motivasyon öğrenilir. En beceriksizine bile hayat, nasıl motive olacağını öğretir ki endişeye hiç mahal yok.
Öyle ya da böyle, zor ya da kolay motive olduktan sonra motivasyonu ne bozar, nasıl bozar?
Ne bozmaz ki, her şey bozar. Bazen sen fırsat verdiğin için bozar, bazen sen fırsat vermesen de bozar.
Hayatta ne olursa olsun haddi aşmamak gerek! Aslına bakacak olursanız sadece had de değil, bir de nezaket ve zarafet var ki bunlar da çok değerli.
Önce hadde bakalım.
Motivasyon/isteklenme, bilindiği üzere, daha çok çalışmaya odaklanma ve üretim alanında yer aldığı gibi spor ve sanatta da sıklıkla kullanılır. Kısacası “lahana” gibi buruşmuş yan gelip yatan değil herhangi bir alanda ayağa kalkmış, bir şekilde az ya da çok çalışmaya başlamışların sözcüğüdür isteklenme ya da Fransızca söyleşi ile motivasyon.
Yatanla üreten arasındaki yedi farkı bulun! İstemek, düşünmek, hareket, çalışmak, emek, risk almak, üretmek…
İş alanında sıklıkla yan gelip yatanların, neredeyse hiç göz önünde olmadığı için eleştiri de almadığını duyarız. Bu grup insanlar, her ne kadar pek tercih edilmese de son tahlilde işten “yırtarlar” ve “dayak yiyen” hep çalışanlar olur. Hele de “arazi” genişse lahanaları görmenize imkân da yok. Ama “zavallı” iyi niyetli çalışanımız açık alandadır ve her yaptığı görülür. Görenler eğer amirleriyse ve egolarının da esiri olmuşlarsa yandım anam keten helva! Eleştirinin nereden ve ne zaman geleceğini anlamak da mümkün olmaz. Bu tamamen amirin “yaratıcılığıyla” doğru orantılıdır. Eleştirecek bir şey ve söyleyecek söz mutlaka bulur. E olsun o kadar, onun da yapılan ya da yapılmaya çalışılan işe katkısı olmalı değil mi? Kıyısından işe bulaşmak ve “kısmetse” üretilene de sahip çıkmak gibi bir “avantası” da var üstelik.
Bu bedavacı zihniyet ve emek hırsızlığı her sektörde var. Yeterince pişmemiş biri, amir yapıldığında bunlar daha çok gerçekleşiyor ve amir bu kafada olunca diğerleri de ona uyarak el birliği ile bir kültür oluşturuluyor.
“Amire” mi kızalım yoksa onu amir yapanlara mı?
Siz kurumunuzda dedikoduyu beslerseniz, her duyduğunuza pirim verirseniz, şark kurnazlığı yapmaya çalışanlara müsaade ederseniz, işin nasıl yapıldığını unutur küçümserseniz ve her geçen gün emeği değersizleştirirseniz, hayırlı olsun! Artık nur topu gibi “içten” yanmalı bir roketiniz olur. Size de fitili ateşlemek kalır.
Tüm bunları yaşamak zorunda kalan ve “tek derdi” üretmek olanlar içinse teselli olarak atasözünü çerçeveleterek duvara astırırsınız olur biter. “Meyve veren ağaç taşlanır.”
Bu durum iş sektöründe böyle olduğu gibi akademik camiada, okullarımızda da böyledir. Doğrusu motivasyonun, terbiyenin de parçası olduğunu ve ilk olarak evlerde başladığını söylemek yanlış olmaz. Yine anne ve babalara çok iş düşüyor… Motive ederken de eleştirirken de abartıya kaçılmamalı.
İnsanlar motivasyonu hep değer verdiklerinden beklerler. Bu nedenle akıllı yöneticiler birlikte çalıştıkları insanları ve yaptıkları işlerini küçümsemeden lider olabilmeli ve eleştirilerini olumlu ve nezaket sınırları içinde yapmalıdır. Yapmalıdır ki kendisine saygı duyan insanların saygısını yitirmesin.
Motivasyonu bozan 3K:
Kıyaslamak
Küçümsemek
Kabalaşmak
Unutulmamalı ki üreten insanlar, Yunanlı Filozof Diyojen’in Büyük İskender’e söylediği “Gölge etme başka ihsan istemem senden.” sözünü düstur edinmiştir.
Kısaca; çalışan, elini taşın altına sokan insanlar, üretimlerini kısıtlayacak, onlara ket vuracak laf duymak istemedikleri gibi çoğunlukla motivasyona da ihtiyaç duymamayı öğrenmişlerdir.
Kaş yapalım derken göz çıkartacaksınız, kaşa da gerek yok…
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.