GDO hakkında neler biliyorsunuz
Biyoteknolojik yöntemlerle canlıların sahip olduğu gen dizilimleri oynanarak, mevcut özelliklerinin değiştirilmesi veya canlılara yeni özellikler kazandırılması ile elde edilen organizmalara "genetiği değiştirilmiş organizmalar" yani kısaca "GDO'lar" denilmektedir.
Biyoteknolojik yöntemlerle kendi türü dışındaki bir türden gen aktarılarak belirli özellikleri değiştirilen bitki, hayvan ya da mikroorganizmalara “transgenik” ya da “genetiği değiştirilmiş organizma” deniliyor ve bu ürünler kısaca GDO olarak adlandırılıyor.
Hangi besinlerde GDO bulunuyor
Mısır, soya, kanola ve pamuk dünyada ticareti yapılan GDO'ların yüzde 99'unu oluşturuyor. ABD de mısır, soya fasulyesi, pamuk, yonca, papaya, kabak, kanola, şeker pancarı; Kanada'da kanola, mısır, soya fasulyesi, şeker pancarı ve buğday GDO içermektedir. Amerika ve Kanada'da ürünler etiketlenirken üretici kendi isteğine göre GDO kullandığını belirtebiliyor ya da belirtmeyebiliyor. Dünyada en fazla GDO ekimi 73,1 milyon hektar ile ABD'de yapılmakta. ABD'yi Brezilya, Arjantin ve Hindistan takip ediyor. Çin'de ekimi yapılan GDO'lu bitkiler pamuk, domates, tatlı biber, papaya ve kavak ağacı. Avrupa Birliği'ne üye ülkelerde ise GDO ürünlerinin üretilmesine ve satışına izin verilmiştir ancak Amerika ve Kanada'ya göre daha az GDO'lu ürün üretilir, denetimler daha sıkıdır ve GDO'lu ürünlerin etiketlerinde "bu ürün genetiği değiştirilmiş organizma içerir" ibaresi yer almak zorundadır. Genetiği değiştirilmiş mısır, başlıca yağ, un, nişasta, glikoz şurubu ve fruktoz şurubu üretiminde kullanılıyor. Bunlar bisküvi, kraker, gofret, çikolata, şekerleme, cips, kaplamalı çerez, puding, mama, ketçap, mayonez, et suyu tableti, hazır çorba, kola, gazoz, meyve suyu gibi ürünlere de katılıyor. Genetiği değiştirilmiş soya yağ, un, kıyma, lesitin üretiminde de kullanılıyor. Bunların kullanımıyla kek, gofret, bisküvi, puding, çikolata, kahve kreması, margarin, mayonez, hazır köfte, sucuk, salam, sosis gibi ürünler hazırlanabiliyor.
GDO’nun kullanımı
Ticari kaygılar yüzünden tarım ürünlerinde ilk olarak domates genleriyle oynandı. Bioteknoloji şirketleri ‘tarım ilacı azalacak, üretim maliyeti düşecek, yüksek verim küçük çiftçiyi zengin edecek’ söylemleriyle, genleriyle oynadıkları tohumları 1990’lı yılların ortasında ülkelere soktular. 1996’da 6 ülkede 1.7 milyon hektarlık bir alanda başlayan GDO’lu ekim, günümüzde 25 ülkede 125 milyon hektarlık alanda yapılıyor. En son Mısır bu ülkelere katılırken, Tazmanya GDO’lu üretim projesini erteledi, Yunanistan ise GDO’lu mısır ithalatı yasağını 2 yıl uzattı.
GDO’nun zararları
- İnsan sağlığı Alerjik reaksiyona neden oluyor. Antibiyotik direncini zayıflatıyor. Toksik etki yaratıyor.
- Ekosistem Normal ve organik tarımı tehdit ediyor. Ne kadar uzak alanda olursa olsun rüzgar ve arılar yoluyla organik ürünlere de bulaşıyor.
- GDO’lu tarım yapılan alanlardaki haşereleri yiyen kuşların türü tükeniyor. Canlı türleri açısından tehdit. Bioçeşitliliği yok ediyor.
- GDO’lu ekinler, tozlaşma yoluyla aynı türden akrabalarının da genlerini değiştirebiliyor.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.