Edebi sanatlar (söz sanatları) söz sanatları nelerdir

Edebi sanatlar (söz sanatları) söz sanatları nelerdir
Edebi sanatlar (söz sanatları) söz sanatları nelerdir bu konuda sizlere kısa bilgiler vereceğiz.

Şairler, ifadeyi zenginleştirmek ve az sözle çok şeyi ifade etmek için söz sanatlarına başvurur. Söz sanatlarından bazıları şunlardır: teşbih (benzetme), teşhis (kişileştirme), istiare (eğretileme), mecazımürsel (ad aktarması), intak (konuşturma), tenasüp (uygunluk).

Teşbih (Benzetme), aralarında ortak yön bulunan iki şeyden, zayıf olanın güçlü olana benzetilmesine denir. Benzetmede dört unsur vardır: benzeyen (zayıf unsur), kendisine benzetilen (güçlü unsur), benzetme yönü (iki varlık arasındaki ortak yön), benzetme edatı (gibi, kadar, sanki, âdeta vb.).

1. Teşbih (Benzetme) Çeşitleri
a. Ayrıntılı Teşbih: Benzetme ögelerinin tümünün bulunduğu teşbih türüdür.
Örnek: “Ben de güneş gibi, yüce dağ gibi
İçinde kaybolsam yayla dumanı”
Ömer Bedrettin Uşaklı, Ömer Bedrettin Uşaklı, Hayatı ve Eserleri
haz.: Evrim Yeşilyurt

Benzeyen: ben (şairin kendisi)
Kendisine benzetilen: güneş ve yüce dağ

Benzetme edatı: gibi
Benzetme yönü: güneş ve dağ gibi yayla dumanının içinde kaybolması

b. Teşbihibeliğ: Sadece benzeyen ve kendisine benzetilen ile yapılan teşbih türüdür. Güzel benzetme de denir.

Örnek: “Gümüş bir dumanla kapandı her yer,”
Ömer Bedrettin Uşaklı, Ömer Bedrettin Uşaklı, Hayatı ve Eserleri
haz.: Evrim Yeşilyurt
Benzeyen: duman
Kendisine benzetilen: gümüş
Benzetme edatı: —
Benzetme yönü: —

c. Kısaltılmış Teşbih: Benzetme yönü bulunmayan, diğer ögeleri olan benzetmedir.
“Ne yıldızlar kaynaşır gökyüzünde,
Ne sevdasıyla dolup taşan gönüller,
Bir rüzgâr eser ki, bıçak gibi,
El ayak şişer.
Sivas yollarında geceleri
Ağır ağır kağnılar gider.”
Cahit Külebi, Bütün Şiirleri
Benzeyen: rüzgâr
Kendisine benzetilen: bıçak
Benzetme edatı: gibi
Benzetme yönü: —

ç. Pekiştirilmiş Teşbih: Benzetme edatı bulunmayan, diğer ögeleri olan benzetmedir.
“Gümüş bir dumanla kaplandı her yer,
Yer ve gök bu akşam yayla dumanı;
Sürüler, çemenler, sarı çiçekler
Beyaz kar, yeşil çam yayla dumanı!”
Ömer Bedrettin Uşaklı, Ömer Bedrettin Uşaklı, Hayatı ve Eserleri
haz.: Evrim Yeşilyurt
Benzeyen: her yer
Kendisine benzetilen: gümüş bir duman
Benzetme yönü: rengi
Benzetme edatı: —

2. İstiare (Eğretileme): Benzetmenin ana unsurlarından sadece biri bulunur (benzeyen veya kendisine benzetilen).
İstiare sanatı ikiye ayrılır:

a. Açık İstiare: Sadece kendisine benzetilen kullanılır.
“Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.”
Orhan Şaik Gökyay, Bu Vatan Kimin?
Bu dörtlükte “şehitler”, “sıradağlar”a benzetilmiştir.

b. Kapalı İstiare: Sadece benzeyen kullanılır. Benzetme yönüyle de yapılır. Teşhis olan her yerde kapalı istiare vardır.
“Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet bu celal!”
Mehmet Âkif Ersoy, Safahat
Bu dizelerde “bayrak”, “kaşlarını çatmış bir insana” benzetilmiştir. Ancak kendisine benzetilen öge, dizede
açıkça geçmemektedir.

3. Teşhis (Kişileştirme)
İnsana ait özellikleri insan dışı varlıklara mal etme sanatıdır.
“Geri gitsin alkışlar, geri...
Geri gitsin ellerin
Yapma çiçekleri!”
Arif Nihat Asya, Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor
İnsana özgü gitme özelliği, “alkış”a yüklenmiştir.

4. İntak (Konuşturma): Kişileştirilen varlıkların konuşturulma sanatıdır. Her intak bir teşhistir ancak her teşhis sanatı bir intak değildir.
“Karga bu sözlere bitmiş:
— Şuna bir gak diyeyim de ses görsün, demiş.”
La Fontaine (La Fonten), Masallar

5. Mecazımürsel (Ad Aktarması)
Benzetme amacı gütmeden, bir sözün başka bir sözün yerine kullanılmasıdır. Mecazımürsele düz değişmece de denmektedir.
Bu söz sanatında iki sözcük arasında parça-bütün, genel-özel, iç-dış, yazar-eser ya da bir çağrışım ilişkisi bulunur.
“Şu berbat dünyada delicesine
Gülmememiz kötü şeydir Emmoğlu.
Kaç vicdan eğilmez para sesine
Bilmememiz kötü şeydir Emmoğlu.”
Abdürrahim Karakoç, Bütün Eserleri 1, Vur Emri
“Vicdan” sözüyle insan kastedilmektedir.

6. Tenasüp (Uygunluk)
Şiirde anlamca ve çeşitli yönlerden ilgili olan kelimelerin bir arada kullanılmasıdır.
“Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;”
Orhan Veli Kanık, Bütün Şiirleri, ed.: Onca Tapınç Uğurlu
“Hava, bulut, dere, tepe, yağmur, çamur” kelimeleri anlamca birbiriyle ilgilidir.

7. Tezat (Zıtlık): Birbirine zıt iki kavram, durum ya da olayın herhangi bir ilgiden dolayı bir arada kullanılmasına denir.
“Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedavaya yaşıyoruz, bedava.”
Orhan Veli Kanık, Bütün Şiirleri, ed.: Onca Tapınç Uğurlu
“Hürriyet” ve “esir” kelimeleri anlamca birbiriyle zıt anlamlıdır.

8. Telmih (Anımsatma): Söz arasında geçmişteki bir olayı, kişiyi, inancı hatırlatmaktır.
“Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi!
Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi!”
Mehmet Âkif Ersoy, Safahat
“Bedr’in aslanları” sözünde telmih vardır. Bedir Savaşı hatırlatılmıştır.

9. Hüsnütalil (Güzel Nedene Bağlama): Herhangi bir olayı gerçek sebebiyle açıklamayıp gerçek sebebe göre çok daha etkileyici ve güzel bir sebebe bağlayarak açıklamaktır.
“Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.”
Yahya Kemal Beyatlı, Yahya Kemal Bütün Şiirleri
Şair burada gidenlerin geri dönmemesini, yerlerinden memnun olmaları nedenine bağlamıştır.

10. Tecahüliarif (Bilmezlikten Gelme): Anlam inceliği yaratmak için şairin çok iyi bildiği bir şeyi bilmiyor gibi görünerek söz söylemesidir.
“Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye:
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli...
Kim demiş Meçhul Asker diye?”
Arif Nihat Asya, Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor
Şair burada “Kim demiş Meçhul Asker diye?” diyerek tecahüliarif yapmıştır.

11. Kinaye (Değinmece): Bir sözü hem gerçek hem mecaz anlama gelebilecek şekilde kullanma sanatıdır.
“Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın?”
Yunus Emre, Yunus’tan Bugüne Türk Şiiri, haz.: H. Fethi Gözler
Şair burada “taş bağırlı” sözünü hem gerçek hem de mecaz (acımasız) anlamda kullanmıştır.

12. Tevriye (İki Anlamlılık): İki anlama gelebilen bir sözün, her iki anlamını da düşündürecek şekilde kullanılmasıdır.
“Boya, şakşak, kalay, davul ve para...
Çalan kazanıyor yerine göre.
Çalmalı mademki böyledir töre,
Çalmamamız kötü şeydir Emmoğlu.”
Abdürrahim Karakoç, Bütün Eserleri 1, Vur Emri
“Çalmak” sözcüğü tevriyeli kullanılmıştır. Hem “hırsızlık etmek” hem de”vurarak ses çıkartmak” anlamında kullanılmıştır.

13. Tariz (İğneleme): Söylenen sözün tersini kastederek anlatma sanatıdır.
“Düşünüp boş yere eskitme kafa,
Senin aklın ermez iğneli lafa.
Ölmeden dünyaya ikinci defa
Gelmememiz kötü şeydir Emmoğlu.”
Abdürrahim Karakoç, Bütün Eserleri 1, Vur Emri
Bu dörtlükte şair aslında söylediklerinin tam tersini kastetmektedir.

14. İrsalimesel: Anlatımı güçlendirmek için atasözü, özdeyiş ya da çok bilinen bir sözü kullanma sanatıdır.
“Gerçek aşkın zararı var kabına;
Değirmeden söyle suya sabuna,
Bir gönülü beş güzelin cebine
Bölmememiz kötü şeydir Emmoğlu.”
Abdürrahim Karakoç, Bütün Eserleri 1, Vur Emri
“Suya sabuna dokunmamak” deyimi kullanılmıştır.

15. Mübalağa (Abartma): Sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi gerçekte olduğundan daha büyük ya da küçük gösterme sanatıdır.
“Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.”
Orhan Şaik Gökyay, Bu Vatan Kimin?
“Şimşek gibi çakmak” ve “sel gibi coşmak” sözlerinde abartma yapılmıştır.

0
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.