Bildiğiniz halk türküleri hangileridir
Türküler genellikle yaşanmış bir olayın ardından yazılır ve söylenirler. Bu sebeple de çoğu zaman duygu yükü oldukça fazladır. Her insan Türkü dinlediği zaman duygu yoğunluğu yaşar ve hüzünlenir. Bunun sebebi de türkülerin yaşanmışlıklarından kaynaklanır. Türkülerin ilk türleri manzum eserler olup musiki ile de her zaman iç içe olmuşlardır. Sözlü kültürlerin önemli eserleri arasında yer alan Türk şiirleri aynı zamanda da Halk Türküsü özelliği de taşırdı. Türk halk türkülerinden bahsederken aslında eski Türk şiirlerinden de bahsetmiş oluruz. Çünkü bu iki tür her zaman birbirleri ile iç içe olmuştur.
Çıktım belen kahvesine baktım ovaya,
Dersini almış ediyor ezber,
Deniz üstü köpürür,
Denizin dibinde hatçem,
Acem kızı,
Bülbülüm altın kafeste,
Çarşambayı sel aldı.
Yarim İstanbul'u mesken mi tuttu,
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar,
Hekimoğlu,
Güvercin uçuverdi.
Yarim İstanbul'u Mesken Mi Tuttu, geçim derdinde olan aileler genelde evin reisleri ile büyük oğullarını her zaman büyük şehirlere gönderirlermiş. Özellikle de İstanbul'a çalışmaya giden kişiler uzun süreler burada kalır ve gurbetlik çekerlermiş. Memlekette kalan sevgililer veya eşler ise uzun yıllar gurbet yolu gözlermiş. Bu Türküde kocası İstanbul'a gidip yıllarca çalışmak zorunda kalan bir kadının yakmış olduğu bir ağıt olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar, bu Türkü günümüzde genellikle kına gecelerinde söylenir ve bu türkü ile gelinin ağlaması amaçlanır. Ancak bu türkünün de bir hikayesi vardır. Türkü'de uzak bir köye gelin giden Zeynep isimli bir kızın hikayesi anlatılır. Zeynep'in gelin gitmiş olduğu köy doğup büyüdüğü köye üç gün uzaklıkta bulunur. Bu sebeple de 7 yıl boyunca Zeynep ailesini hiç göremez. Zeynep günden güne ailesine karşı özlem duymaya başlar ve bu türküyü yazar. Evinin bahçesinde de sürekli bu türküyü söyler. Bu özleme kocasının kötü davranışları da eklenince Zeynep hastalanır. Bunun üzerine kocası Zeynep'in köyüne gider ve ailesini getirir. Zeynep'in hasreti diner ancak hastalığı bir türlü iyileşmez. Hasta yatağında bu türküyü söylerken can verir.
Hekimoğlu, İbrahim Fatsa'da yaşamını sürdüren bir delikanlıymış. Gürcü Sefer Ağa'nın yanında çalışmaktadır ve Sefer Ağa'nın kızına aşık olur. Kızla gizli bir şekilde görüşmeye başlarlar. Ancak kızın nişanlısı Seyyid Ağa bunu öğrenir ve aşıkların peşine düşer. Bu çatışmada Hekimoğlu İbrahim Sefer Ağa'nın bir adamını öldürür. Dağa kaçan Hekimoğlu daha sonra kurulan bir oyun ile öldürürlür.
Güvercin uçuverdi, Ankara'nın çok ünlü bir elması olan misket türküye adını vermektedir. Türküde evlerinin önündeki misket ağacına çıkarak sevdiğinin yollarını gözleyen Huriye'nin hikayesi anlatılmıştır. Osman Efe sevdiceğine bu sebeple misket ismini vermiştir. Kır Ağa isimli biri de Huriye'ye gönlünü kaptırır. Osman Ağa ile Kır Ağa arasında bir düello yapılır Osman Ağa kazanır. Bunu misket ağacından izleyen Huriye'nin başı döner ve ağaçtan düşerek orada yaşamını yitirir. Sonra da Osman Ağa tarafından bu türkü okunur.
Tuna Nehri Akmam Diyor, bu türkü Plevna Zaferinden sonra Osman Paşa için yazılmıştır. Türkü destan havasında geçmektedir.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.