Pek çok aileyi kadın tatminsizliği yıkıyor
Maalesef pek çok aile, kadınların tatminsizlikleri yüzünden yıkılıyor.
Geçen hafta Ankara’da Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tertip ettiği ana teması "Kadın" olan Dini Yayınlar Kongresi ve sonuçlarını basından takip etmeye çalıştım. Sonuç bildirgesini ve konu üzerine yazılan yazıları okudum. Sonuç bildirgesinin bütün maddeleri üzerinde konuşulması gerekir, diye düşünüyorum. Her ne kadar maddeler altındaki açıklamalar varsa da o açıklamalar yetersiz görünüyor.
Sonuç bildirgesinde ki şu madde çok önemliydi: "Medyada kadın bir tüketim ve reklam unsuru olarak istismar edilmektedir. Görsel medyada kadın imgesi, kadını gerçek kimliğinden çok bir tüketim nesnesi biçiminde sunmakta, bu sunumda kimi zaman kadının cinselliği, duygusallığı ve zaafları öne çıkarılarak kadın bir meta şeklinde ticari istismar konusu yapılmaktadır. Bu hiçbir şekilde onaylanamaz."
Aynen katılıyorum ve buna katılmayacak bir vicdan sahibi olacağını düşünmüyorum. Kadının medyada bu şekilde kullanılmasının, sömürülmesinin, kadınlara verdiği zararlar mutlaka irdelenmeli. Kesesini doldurmak için, ekranlarda kendini gönüllü kullandıran kadınların, önce kendine, sonra onu izleyen milyonlarca kadına, ne gibi olumsuz etkileri olduğu, geniş bir şekilde araştırılmalı ve bu gidişe bir "dur" denmelidir. Aile sistemimizin çökmekte olduğu şu kritik zamanlarda çok önemli bir konudur bu konu. Toplumun yeniden inşasına önce kadından başlanmalıdır.
Bildirgede dikkat çekildiği gibi, kadınların zaafları, medya tarafından kullanılmakta. Maalesef pek çok aile, kadınların tatminsizlikleri yüzünden yıkılıyor. Ekrandaki kadınlar tarafından kışkırtılan kadınlar, onlara özenirken bir türlü kendi hayatlarında mutlu olamıyorlar.
Umarım bu konu bir sonuç bildirgesi olarak havada kalmaz. Yetkili merciler tarafından özellikle aile ve sosyal politikalar bakanımız tarafından değerlendirilir. En çok dikkatimi çeken diğer maddeler ile ilgili de yazmaya devam edeceğim.
Yalnız kongreyi takip eden kadın yazarların yazdıkları beni biraz endişelendirdi. Diyanet'in bu iyi niyetli çabası yanlış mı anlaşıldı yoksa Diyanet mi yanlış mı anlattı acaba? diye düşündüm. Konu ile ilgili bir kadın yazar şöyle yazmıştı köşesinde:"... 28 Şubat sonrası süreç kendimizi dinleme olanağı sundu. İçimize dönme, mahallemizin söküklerini görme imkanı bulduk. O sökükler henüz dikilmeye başlanmış değil; ama artık görüyoruz. Söküğümüz var, söküğümüz çok biliyoruz.
Bu mücadeleyi veren kadınlar, feminist olmaksızın, Müslüman erkeklere yavaş yavaş 'galiba biz bir yerlerde yanlış yapıyoruz' dedirtmeye başladı.
Kadın Konulu Dini Yayınlar Kongresi bana bunu hissettirdi."
İyi de "Kadın" konulu bir kongrede, kadınlara erkeklerin hataları mı gösterilmiş? Bütün erkekler adına özür mü dilenmiş? Ben anlayamadım. Zaten kadınların işi gücü erkeklerin söküklerini görmeleri, dönüp kendi söküklerine bakmamaları değil mi?
Kadınlar, kendi söküklerini görebilseler ve işe kendi söküklerini dikerek başlayabilseler ne çok şey değişecektir eminim. Diyanet böyle bir kongre düzenlemişken keşke kadınlara kendi söküklerini gösterebilseydi.
Program sonrası yazar hanımlardan şu yazıları okuyabilseydik: "Çok faydalı oldu, Müslüman hanımlar olarak hatalarımızı gördük, yavaş yavaş da olsa biz kadınlar da hata yapıyoruz, diyebildik, en kısa zamanda düzeltme yolunda adım atacağız."
Diyanet, kongre sonrası yazılanların da bir değerlendirmesini yapmalı. Yanlış anlaşılan konular varsa açıklığa kavuşturmalı. Diyanet ve Kadın ile ilgili başladığım bu yazıma devam etme niyetindeyim. Erkeklerin yaptıkları hatalar üzerine başladığım yazıya kısa bir aradan sonra devam edeceğim inşallah.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.