Motivasyonumuz YGS ve LYS ile sınırlı kalmamalı
Sınavlara hazırlanırken belli bir disiplin içerisinde yoğun bir çalışma gayreti ortaya koyabilmek için hedeflerimize ilişkin haklı nedenlere ve ne kadar çalışsak da yine de bunu yeterli görmeyen bir çalışma felsefesine ihtiyacımız var.
Çünkü birçok fedakârlıkta bulunup onlarca konu ve kitap bitirerek istenilen seviyeye gelmek başka bir türlü olmayabilir. Sıra dışı bir motivasyon sayesinde ancak düzenli ve kararlı performans yakalayabiliriz.
Böyle bir motivasyonu kazanmak ise üniversite/bölüme yerleşme hedefinin ötesinde bir bakış açısı ile mümkündür. Örneğin Boğaziçi Üniversitesi'ni kazandıktan sonra orada şunları da yapacağım, bununla hayatımı şöyle bir çizgide sürdüreceğim ve onlarla birlikte şunlara da sahip olacağım gibi hedefler çerçevesi içinde düşündüğümüzde sınavda başarılı olmak bizim için daha önemli ve anlamlı hale gelmiş olacaktır.
Benzer biçimde okul dönemi stajlarını yurtdışındaki hastane ve araştırma merkezlerinde geçiren, belli bir branşta alanının en iyi uzmanlarından biri olan ve akademik çalışmalarıyla tıp dünyasına yenilikler katan Hacettepe mezunu bir profesör olmayı hedefleyen biri de normal olarak Hacettepe’yi kazanmayı herkesten daha fazla isteyecektir.
Aksi takdirde, Boğaziçi olmazsa İTÜ olsun şeklinde hedef küçültebilir, çeşitli problemler karşısında boş verebilir ya da bir noktadan sonra bu zahmet, buna değmez düşüncesiyle çalışmalarımızı daha ileri bir seviyeye taşıma noktasında kararlı bir tutum gösteremeyebiliriz.
O nedenle YGS ve LYS’ye hazırlanırken motivasyonumuzu yalnızca YGS ve LYS başarısı ile sınırlamamalı, onun ötesindeki diğer amaç ve idealleri de ufkumuzun bir parçası haline getirmeliyiz.
Yeterli görmeme
Sınavlara hazırlanırken doğal olarak bize öğretilen şudur: Yaptığımız çalışmalar kariyerimizi, sosyal statümüzü, mutluluğumuzu, kısacası geleceğimizi belirleyen çalışmalardır. Belki tek etken olmasa da yaptığımız etütler, kendimizi gerçekleştireceğimiz en etkili yöntem veya başarı için elimizdeki en önemli fırsattır.
Bu noktada yapılan uzun soluklu çalışmaların bizi nereye taşıyabileceği konusunda öngörüde bulunabiliriz. Örneğin kazanacağımız üniversitenin hayatımızda ne gibi değişiklikler yapabileceğini düşünelim. Ona göre de bugün niçin çalıştığımızı ve hedefe ulaşma yolunda ne kadar profesyonel olduğumuzu sorgulayalım. Bunu yaptığımızda çalışmalarımızın ne kadar az olduğu ve asla yeterli olmadığı sonucuna varacağız.
Geleceğe her zaman tos pembe bakamayız. “Ben bu kadar çalıştım artık ne çıkarsa bahtıma” deme lüksümüz yok. Olumlu-olumsuz her şeyi hesaba katmak zorundayız. Bu kötümserlik değildir…
Çevremizdekiler başarılı olurken biz geride kalırsak ne olur? Hedeflerimize ulaşamazsak nereye varırız? Veya istemediğimiz koşullarda istemediğimiz şeyleri yapmaya razı olacak mıyız?
Sonuç olarak kabul edilebilir bir gelecek için kabul edilebilir bir çalışma ortaya koymamız gerekiyor. Çalışmalarımızı yeterli görmemeliyiz. Az çalışıp az başarı kazandığımızda da onunla mutlu olabilirim düşüncesi bugün bize mantıklı gelse de yarın düşünüp düşünmeyeceğimizi bilmiyoruz. O nedenle bugün ne yapıyorsak onun gelecekteki karşılığını tahmin etmeli ve çalışmalarımızın bizi nereye taşıyacağı konusunda daha gerçekçi ve temkinli olmaya özen göstermeliyiz.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.