Mimar, şadırvan, kaynak ve kemer ile ilgili cümleler
Mimar kelimesinin anlamı: Yapıların bir çoğunu tasarlayan ve çizen kişi anlamına gelen bir kelime olarak kullanılmaktadır. Mimarlık bir meslek ve mimar bir unvandır. Günlük konuşma dilinde en sık kullanılan kelimelerden biridir.
Mimar kelimesinin eş ve yakın anlamlısı, anlamdaşı Örekçi
Mimar TDK anlamı nedir
isim, (mi:ma:rı), Arapça miʿmār
Yapıların planını hazırlayıp bunların gerçekleşmesini sağlayan kimse: "Binanın mimarını da bulsanız bu sualinize cevap vermez." - Halit Fahri Ozansoy
Mimar ile ilgili cümleler:
- Mimar projelerin onaylanmasında yetkili kişilerden biridir.
- Eğer mimar yanlış bir hesap yaparsa projede tadilat yapmak çok zor olur.
- Mimar dediğin adam her zaman işinin başında olur.
Şadırvan kelimesinin anlamı: Çevresinde muslukları bulunan ve ortasında havuz olan abdest alınıp el yüz yıkanan yer anlamına gelen bir kelime olarak kullanılmaktadır. Şadırvan daha çok cami avlusunda olan bir yapıdır.
Şadırvan ile ilgili cümleler:
- Şadırvana git bana bir kova su getir.
- Elini yüzünü yıkamak için şadırvana giden çocuklar henüz geri dönemedi.
- Sen de bu küçük çocuklarla birlikte şadırvana git de onlara orada yardımcı ol.
Şadırvan TDK anlamı nedir
isim, Farsça şādurvān
Genellikle cami avlularında bulunan, çevresindeki musluklardan ve ortasındaki fıskiyeden su akan, üzeri kubbeli veya açık havuz: "Bursa'da bir eski cami avlusu / Küçük şadırvanda şakırdayan su" - Ahmet Hamdi Tanpınar
Kaynak nedir: Bir maddenin yeryüzüne çıktığı nokta veya yer olarak bilinir. Genelde su için yalın halde kullanılabilir. İşlenmemiş hammaddenin yeryüzüne ulaştığı ve bolca bulunduğu yer olarak kullanılan bir kavramdır. Yan anlam olarak bir şeyin çokça bulunduğu, asıl bulunduğu yer olarak kullanılır.
Kaynak ile ilgili cümleler şu şekildedir:
- Kaynaklarımız hızla tükeniyor.
- Kaynağa ulaşma noktasında sıkıntılar yaşıyoruz.
- Eğer gerekli kaynağı sağlayabilirsek bu işi hallederiz.
- İşlerimizin yoluna girmesi için kaynak bulmamız gerekiyor.
- Şirketin kaynaklarının her biri yavaş yavaş tükeniyor.
- Su kaynaklarına yakın olmak medeniyetlerin var olmasında etkili olmuştur.
- Kaynağımızı kuruttuğunuz için bir şey yapamıyoruz.
Kemer; deriden, kumaştan vb. yapılan, bele dolayarak iki ucu birbirine tokayla tutturulan bel bağı. Pantolon, etek gibi giysilerin bel bölümü. Ayrıca kemer; yapıların kapı, pencere gibi kısımlarını, su yolu, geçit, köprü açıklıklarını, oyuğu aşağı bakacak şekilde üstten kavisli olarak örten yapı unsuru demektir.
Kemer TDK anlamı nedir
Farsça kemer
1. isim Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı: "Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı." - Peyami Safa
2. isim Etek, pantolon vb. giysilerin bele gelen bölümü.
3. isim Emniyet kemeri.
4. sıfat Tümsekli: Kemer burun.
5. isim, anatomi Kemiklerden oluşan yay biçimindeki yapı: Kaş kemeri. Damak kemeri. Ayak kemeri.
6. isim, jeoloji Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı.
7. isim, mimarlık İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı:
8. isim, eskimiş Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak.
Kemer kelimesi ile ilgili cümleler.
- Kemerleri sıktıra sıktıra millette hâl bırakmadılar.
- Kemeri dolu olana hayat hep güzel.
- Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filan hepsi tamamdı. (O. Atay)
- Bu köprü sekiz kemer üzerinde, dört yüz yirmi dokuz metre uzunluğundadır. (S. F. Abasıyanık)
- Yolda büyük bir kemer var.
- Küçük işletmeler ayakta kalmak için kemerlerini sıkacaklar.
- Bir süre kemerleri sıkmak zorundayız.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.