Kariyer Geleceği ve Kariyer Kararsızlığı
Kariyer Geleceği, Kariyer Kararsızlığı ve MARKEM
Kariyer geleceği ile ilgili çalışmalar modern zamanlarda erken dönem kariyer planlaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Aileler çocukları hakkında kariyer planlama yaparken “sen büyüyünce ne olacaksın” sorusu ile başlarlar. Bu sorunun cevabı genellikle popüler meslekler olur. Bu bir anlamda çocuğun hayal dünyasının şekillenmesine sebep olmuş olur. Zaman ilerledikçe, ilk-orta ve lise eğitimi belli bir şekilde tamamlanınca, bu soru daha da ciddileşir. Aileler ve sosyal çevre, gençlerden daha anlamlı cevaplar bekler. Ama bu dönemde bu soruya cevap “daha karar vermedim” şeklinde olmaktadır.
Liselere giriş de kariyer planlaması , lise seçimi olarak öğrencinin karşısında çıkar. Lise yıllarında lise tercihi ve istediği üniversite bölümüne göre ders almak öğrencinin bir anlamda kariyer hazırlığı olmaktadır. Fen liseleri, sosyal liseler, imam hatip ve meslek liseleri bir anlamda öğrenciyi yönlendirmektedir. Bu durumda çok açıktan olmasa da bir kariyer planlama çalışmasıdır. Lise tercihi öğrenciler tarafında önemsenmeli ve ona göre ortaokul yılları daha mantıklı değerlendirilmelidir. Burada ana rol ebeveyne düşmektedir. Ebeveyn bu süreçte öğrencinin akademik başarısına etki edecek süreçlerde etkin olarak rol almalıdır. Ergenliğe giriş dönemini de barındıran ortaokul yılları kariyer planlamanın bir anlamda başladığı yıllar olarak ifade edilebilinir.
Öğrencinin hem akademik başarısının yansıması hem de istek ve yetenekleri çerçevesinde seçmiş olduğu lise programı öğrencinin üniversite hayatı, fakülte ve bölüm seçimlerine etkisi olacaktır. Lise hayatı kişilik özelliklerinin, karakter yapısının oluştuğu bir dönemdir. Sosyal çevre ve arkadaş çevresinin öğrenci üzerinde en etkili olduğu dönemdir. Kariyer planlama ve meslek seçimi kararlarının sıklıkla değiştiği bir dönemdir. Öğrenci bu süreçte kendine “Ben ne olacağım?”, “Buna nasıl karar vermeliyim?” gibi soruları soracaktır. Burada liselerin rehberlik servisleri devreye girmeli ve bireyin kendisini tanımasına imkân tanımalıdır. Ne istiyorum ve ne olmalıyım sorusuna cevap daha planlı ele alınmalıdır. Lisede bu süreçte verilen kararlar ışığında bir fakülte ve bölüm seçimi yapılmalıdır. Bu sayede bulunduğu dönem itibariyle öğrencilerin yaşaması muhtemel kariyer kararsızlıklarını gidermek amacıyla önemli bir adım atılmış olunacaktır.
Üniversite yıllarında okudukları bölümleri başarıyla tamamlayan öğrenciler kendilerine o alanlarda meslek edinmektedirler. Üniversite yılları öğrencinin kariyer hedeflerini gerçekleştirme anlamında belirgin olarak gelgitler yaşadığı yıllardır. Burada 2013 yılında YGS sınavına başvuran öğrencilerin yaklaşık 580 bininin (2 milyon başvuran arasında) bir üniversite öğrencisi olduğu bilgisini paylaşırsak durumun ne kadar karmaşık olduğu anlaşılacaktır. Daha çok öğrencilerin kariyer gelecekleri ile ilgili planlamaları üniversitenin son sınıflarında yaptığı söylenebilir. Bu durum da ön lisans programının tamamında uygulanması gerektiğini söylemek doğru olacaktır.
Üniversite yıllarında öğrencilerin kariyer gelecekleri ile ilgili kariyer kararsızlıklarını giderme adına ilgili bölümün sektörde karşılıklarının bilinmesi ve çalışılabilecek pozisyonlarla ilgili çalışma yapılması gerekmektedir. Genelde üniversite öğrencileri hangi sektörde ve hangi pozisyonda çalışacaksın sorusu sorulduğu zaman “hele bir mezun olayım o zaman karar veririm” şeklinde bir cevapla karşımıza çıkmaktadırlar. Bu durumun üniversite sonrasına bırakılmaması için öğrencilerin üniversite yıllarında özellikle son sınıflarda sektör ve pozisyonlarla alakalı çalışmaların içine dâhil olmaları gerekmektedir.
Üniversite öğrencilerinin sektör ve pozisyonlarla ilgili olarak bilgilendirilmesi, öğrencilerin meslek hayatına daha bilinçli bir şekilde atılmalarına sebep olacaktır. Mezun olduktan sonra hangi meslek, hangi pozisyon sorusunun cevabını arama bireyin kendi çabası ve araştırmasına bağlıdır.
Bu çerçevede öğrencilere öncelikle sektörleri iyi tanımalarını ve sektörlerde personel ihtiyaçlarını iyi bilmelerini öneriyoruz. Bu araştırma sonucunda hangi pozisyonların kendi istek, beklenti ve kişilik özelliklerine uygun olduğunu görecek ve ona göre bir kariyer planlaması yapacaklardır.
Sektörler Hakkında Kısa Bilgiler
Eğitim sektörü, ana okulda başlar üniversitelerde akademisyenliğe kadar devam eder. Bu sektörde ve ilgili pozisyonlarda çalışmak isteyenlerin insan odaklı ve ikili ilişkilerinde başarılı, öğrenmeyi ve öğretmeyi seven bireyler olması çok önemlidir. İnsanla uğraşmak, araştırma yapmak, bıkmadan ve usanmadan çalışmayı önemsemektir.
Hukuk alanı, adalet meslek yüksek okulları ve hukuk fakültesi mezunlarının çalışacağı alanlardır. Mahkemelerdeki ilgili pozisyonlar, hâkim, savcı ve avukatlık müessesleri veya pozisyonlar bu misyonu taşıyan bireylerde başarılı sonuçlar verecektir. Bu fakültelerin öğrencilerinin ve mezunlarının araştırmayı ve okumayı sevmeleri çok önemlidir. Odaklanma kabiliyetleri ve analiz yeteneklerini üst düzey olması hukuk kurumuna olan ihtiyaçla doğru orantılıdır. Aynı zamanda işin akademisyenlik boyutu da mevcuttur. Sürekli okumak, araştırmak, yazmak ve anlatmak-yetiştirmeyi sevmek ile alakalıdır.
Fen-edebiyat fakültelerinin bilim adamı yetiştirme hedefleri ve araştırmacıları bünyelerinde barındırmaları çok önemlidir. Bu fakültede okuyan öğrencilerin kariyer geleceği ile ilgili çalışmaları önceden belirlemesi ve sektörle irtibatlı olmaları gereklidir. Bu planlarını geciktirmeleri halinde süreç daha sıkıntılı olmaktadır. Gerekli yüksek lisans çalışmalarını hedeflerine koymaları ve istenilen sertifikaları önceden edinmelidirler. Bir örnek vererek konuyu açacak olursak; psikoloji mezunu olacak veya sosyoloji mezunu olacak öğrenciler, hangi alanda çalışmayı planlıyorlarsa o alanla teması hemen öğrenci iken sağlamalıdırlar. Danışmanlık mı? Koçluk mu? Akademisyenlik mi? Eğitim sektörü mü? Yoksa iş dünyasında yönetim veya insan kaynakları pozisyonları mı? Bu sorunun cevabı erkenden verilmez ise bir bocalama söz konusu olabilir.
İlahiyat fakülteleri mezunları kendilerini iyi tanımalıdır. Akademik kariyer yapmak mı daha doğru olacaktır yoksa memuriyet yapmak mı daha doğru olacaktır? Buna dair planlamalarını kendi kişilik özellikleri ile ilişkilendirmeli ve planlarını ona göre yapmalıdırlar. Kamudaki yönetici pozisyonları için belli sınavlar var ise ona hazırlıklarını üniversite yıllarında yapmalıdırlar. Bu tüm fakülte mezunları için geçerlidir. Kamuya giriş için yapılacak sınavlard sene kaybı olmaması için üniversite yıllarında hazırlık yapılmalıdır.
Mühendislik fakültesi mezunlarının kariyer planlamaları üzerinde en büyük etkiyi alanda yaptıkları stajlar belirlemektedir. Bu stajların içerikleri ne kadar dolu geçiyorsa o kadar sektöre yansıması olmaktadır. Genelde üniversite yıllarında bu tür staj çalışmaları ders mahiyetinde değerlendirilmektedir. Bu dersleri ve çalışmaları iş dünyasına atılmış ilk adım olarak değerlendirmelidir. İş dünyasına atılan bu adım bir iş teklifine dönüşmelidir. Eğer dönüşmüş ise isabetli bir staj yapılmıştır.
Mühendislerin işe ilk başladığı yıllarda sektördeki tecrübeli ustalarla iyi geçinmeleri de önemli bir deneyimdir. İlk altı ay veya bir yıl içerisinde işyerine anlamlı bir şekilde alışabilmek için mutlaka mesleki tecrübesi çok olan alaylı çalışanlardan istifade etmek, sonrasında teknik bilgileri ortaya koymak daha anlamlı olacaktır. Mühendislik eğitim hayatı boyunca bir anlamda fırsatlar kollanmalı ve her yaz sektörle temas edilmeli, bir anlamda farklı pozisyonlarda tecrübe elde edilmelidir. Hangi pozisyonda kendini daha başarılı görüyor ise onda karar kılmalı ve kariyer geleceğini o pozisyon veya sektör üzerinde yapılandırmalıdır.
Tıp fakülteleri kazanması ve okuması belli bir düzeyde akademik başarı isteyen fakültelerdir. Tıp fakültelerinde ilerleyen yıllarda tıpta uzmanlık sınavları ile uzmanlık alanları oluşmaktadır. Bu anlamda süreç içerisinde planlanmış bir kariyer geleceği söz konusudur. Burada doktorluk mesleği ile kişilikler arasında bir uyum kollanmalı ve mesleği severek yapanların bu meslekte olmaları önemsenmelidir.
Sağlık sektörünün tamamı için bunu söyleyebiliriz. Hemşirelik ve sağlık bilimleri fakülteleri ve yüksek okulları yanı sıra meslek yüksek okullarının mezunları da insan odaklı düşünebilen ve iletişime açık bireyler olmalıdır. Genelde duyduğumuz, kandan korkan doktor ve hemşirelerin varlığından şimdilerde söz edilmese de, son dönemde daha çok iletişim becerilerindeki sıkıntılara vurgu yapılmaktadır.
İktisadi idari bilimler fakültesi mezunlarının kariyer planlamalarında sektörlerdeki daha çok yönetim, muhasebe ve insan kaynakları pozisyonlarında istihdam edildiklerini söyleyebiliriz. Kamudaki pozisyonlara dönük önemli insan kaynağının yetiştirildiği fakültelerdir. Bu fakültede okuyan öğrencilerin sektörlerle ilişkilendirilmesi bireysel farklılıkları ile alakalıdır. Bir örnek üzerinden gidecek olursak işletme bölümü mezunları için bir fabrikada, üretim, satış, pazarlama, yönetim, insan kaynakları, muhasebe ve finans pozisyonlarından çalışabilmeleri söz konusudur. Bu pozisyonlardan hangisinde istihdam olacağı ilgi, yetenek ve kişilik özellikleri ile alakalıdır. Buradan hareketle bu fakültelerde okuyan öğrencilerin öncelikli olarak kendilerini tanımaları ve kendilerine en uygun sektör ve pozisyonları tespit etme adına bir çalışma yapmaları gerekmektedir. Burada üniversitelerin kariyer merkezlerinden istifade etmeli ve sektörde ilgi pozisyonlarda gönüllü stajlar yapmalıdırlar. Sosyal ilişkiler kullanılarak eğitim sonrasındaki vakitler işletmelerin ilgili pozisyonlarında geçirilmeye çalışılmalıdır. Özellikler son iki sene bu anlamda doğru senelerdir. Daha sonrasında mezun olup iş arama problemi ile uğraşmaktansa okurken sektör ve pozisyonlarla temas halinde olunmalıdır.
Yukarıda belli başlı fakülteleri ele almaya çalıştım. Diğer fakülteler içinde aynı şeyleri söylemek mümkündür. İş dünyası ile akademik dünya arasında geçişler ne kadar yüksek ise öğrencilerin üniversite yılları o kadar yüksek oranda iş hayatının hazırlık evresini oluşturacaktır. Üniversitemiz bünyesinde iş dünyası ile koordinasyon halinde birkaç fakülte ve meslek yüksek okulu ile yürütülen MARKEM projesi (http://markem.fatih.edu.tr/) de bunun en güzel örneğidir.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.