Değer mi?
Geçen hafta pazardan çarşambaya kadar AKŞAM Gazetesi'nde MEB'in yapmak istediği değişiklikler yayımlandı. Ben de bu değişikliklerle ilgili çeşitli gazete ve televizyonlara görüşleri belirttim. Hafta içinde beni arayan ve bu konuda fikir beyan edenlerin ortak tavrı bu kararların yanlış olduğu yönündeydi. Ama gelin bu kararlara nereden gelindi bir bakalım...
Yıl 1998 ilköğretim 8 yıl olarak düzenlendi ve LGS adıyla bir sınavla öğrenci alınmaya başlandı. Bir süre bu uygulama devam etti ama uygulamanın başarılı olması sonucu 2002 yılında dar kapsamlı olan LGS yerine tüm ortaöğretim kurumlarını kapsayan PKS'ye dönüştürüldü. Fen Anadolu, Anadolu öğretmen, Anadolu meslek, özel yabancı okullar, özel okullar ve askeri liselere başvuru ve giriş koşulları bu sınavla düzenlenmeye başladı. 2007 yılına kadar bu uygulanmaya devam edildi. 2008 yılında son sınıfta sınav uygulamasının sakıncalı olduğu düşünülerek SBS'ye geçildi. Geçen yıl yeniden SBS teke düşürüldü. Şimdi de liseler mahalle okulları haline getirilerek sınavla öğrenci alma işine son veriliyor.
Baş döndürücü değişiklikler bunlar ama bu değişikliklerin hepsinin yanlış da olsa bir eğitimi geliştirme amacı vardı. Peki şimdi fen liselerini kapatmak, Anadolu liselerini kapatmak, öğretmen liselerini kapatmak, yabancı dil hazırlığı iptal etmek ve Türkiye'nin yüz yıla yakın sürede uluslararası arenaya sunduğu kaliteli liseleri mahalle okulu haline getirmenin ne anlamı var.
Düşünün fakir aile çocukları kendi köyünde ilçesinde okumaya devam etmek zorunda, bu nasıl bir zihniyet nasıl olur da çocukları dünya vatandaşı yapmak yerine yerelleştirmeye çalışırsınız. Bu nasıl bir yönetcilik. Bunu düşünmediler mi sanıyorsunuz; tabii ki düşündüler ama gelin görün ki ne pahasına olursa olsun bir karar alınmalı ve bu karar dershanelerin zayıflamasına yol açmalı. Anlayış bu kadar basit. Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki bu kararı alanlar, sadece basit bir önermeyle dershaneler zarar görsün hatta bazıları kapansın diye Türkiye'nin gözbebeği okulları kapatmayı göze alabiliyorlar. Bu nedir söyler misiniz?
Ama eminim Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı bunu duyunca bu kararın bu ülkeye zarar verdiğini görüp bundan vazgeçeceklerdir. Çünkü bu ülke için çok sakıncalı bir adım. Başbakanımız fakir aile çocuklarının iyi okullarda okuması için uğraşır. Şimdi bu yapılanı duyunca eminim hemen müdahale edip bunu durduracaktır. Aklın yolu bir çünkü.
Gelelim dershanelere, sayın yöneticiler dershanelerin eğitim sisteminizin parçası olduğunu unutmayın. Bu kurumlar bu ülkeye zarar vermiyor, fayda sağlıyor. Bugün dünyada süper güç olan kurumlar iyi ve verimli eğitimle bu işi başardılar. Biz de eğitim sistemimizin verimsiz taraflarını ayıklayıp verimli olanlara destek verdiğimizde süper güç olabiliriz. Aksi halde süper güç olmak sadece bir hayal olarak kalacaktır.
Sayın eğitimciler çocuklarımızı daha iyi eğitimenin yollarını aramamız gereken bir zamanda maalesef bu işlerle uğraşıyoruz. Ama hiçbirimiz şunu sormuyoruz TIMMS ve PISA gibi sınavlarda sonlarda yer almamızın sebebini araştırmıyor. Hatta bu sınavlarda başarılı olan Kore, Çin, Singapur, ABD gibi ülkelerin nasıl başarılı olduğunu araştırmıyor. Bırakın popülist işleri artık gün çalışma çalışma hatta çok çalışma günüdür bırakın dershanelerle uğraşmayı da daha başarılı bir eğitim sistemine nasıl ulaşacağımızı düşünün, düşündükçe göreceksiniz ki bu sistemin ayakta kalan tek kurumu dershanelerdir.
Son söz; siz eğitim sisteminizin en başarılı okullarını yine başarılı kurumları dershanelere zarar vermek için kapatmayı göze alabiliyorsanız bu vatana millete zarar vermektir. Gelin bir daha düşünün çok geç olmadan...
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.