60 bin öğretmen, devlette taşeron işçi ücretiyle çalışıyor
2002 yılında 387 bin 118 olan taşeron işçi sayısı, 1 milyon 100 bini aştı. Bunların arasında ders ücreti karşılığı geçici olarak istihdam edilen ve ciddi mağduriyetler yaşayan 60 bin öğretmen de var.
Dershanelerin kapatılması halinde 60 bin dershane öğretmeninin Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından istihdam edileceği yönündeki vaat yeni bir tartışma başlattı. Bakanlığın yaklaşık 60 bin öğretmeni ders ücreti karşılığı taşeron işçi ücretiyle çalıştırdığına dikkat çeken uzmanlar, “Bu kadar öğretmen ücretli çalışırken dershane öğretmenlerine kadro tahsisine ihtimal vermiyoruz.” değerlendirmesinde bulunuyor. Özel sektörden fazla taşeron işçi çalıştıran kamu, taşeron işçilerin açtığı davaları da kaybediyor. Şu ana kadar kaybedilen 6 bin davanın devlete yükü 1,5 milyar TL oldu. Hükümetin bu davaların önüne geçmek için yapacağı yasal düzenlemenin taşeronlaşmayı artıracağı endişesi hâkim.
Taşeron işçilik, daha ucuza geldiği için kamuda istihdamın yeni yöntemi oldu. Bu model, emek sömürüsü başta olmak üzere pek çok soruna yol açıyor. Taşeron işçilik, dershane tartışmasında da yeniden gündeme geldi. Bazı medya kuruluşları dershane öğretmenlerinin taşeron düzeninde çalıştırıldığını savunuyor. Ancak rakamlara bakıldığında en büyük taşeron patronun devlet olduğu görüldü. Kamuda 585 bin taşeron işçi çalışırken 471 bininin temizlik, 16 bininin sağlık, 117 bininin güvenlik, 34 bininin dağıtım elemanı olarak istihdam edildiği belirtiliyor. 60 bin öğretmeni ek ders ücreti ile çalıştıran MEB de en büyük taşeron patronların başında geliyor. Bu durum taşeron işçi sayısında patlama yaşanmasına yol açtı. 2002 yılında 387 bin 118 olan taşeron işçi sayısı, gelinen noktada 1 milyon 100 bin civarında.
Devletin çok yaygın olarak başvurduğu taşeron uygulaması, pek çok soruna yol açıyor. Örneğin 10 işçi ile yapılması gereken işi 7 işçi ile yapıyor. İşçiler 8 saatten fazla çalıştırılıyor. Kimi zaman haftalık izin kullandırılmıyor. Mesai ücreti ödenmiyor. Yer yer maaşları düzenli verilmiyor. Devletten alacağını hemen alan firma, işçiye ödeme yapmaya gelince sürekli geciktirme taktiği uygulayarak parayı nemalandırıyor. Tazminata hak kazanmasın diye 11 aylık olan işçi, işten çıkmış gibi gösterilip bir iki gün sonra tekrar işe alınıyor. Bu yöntemle 10 yıl boyunca aynı taşeron firmada çalışan işçinin bile tek kuruş kıdem tazminatı birikmiyor. Mesai sınırlaması olmaksızın çalıştırılan bu işçiler, fazla mesai durumunda mesai ücreti alamıyorlar. Yıllık izin de kullanamıyor. Yıllarca çalışmalarına rağmen maaşları hep asgari ücret düzeyinde kalıyor.
MEB’in ücretli öğretmen uygulaması da pek çok soruna yol açıyor. Tamamı üniversite mezunu olan atanamayan öğretmenler, geçimlerin sağlayabilmek için ders ücreti karşılığı çalışıyor. Bir ay boyunca derse giren bu öğretmenler, kadrolu öğretmenlerin üçte biri kadar maaş alabiliyor. Ders ücreti ile geçinmeleri mümkün olmadığı için ekonomik sıkıntı yaşıyorlar. Ayrıca geçici öğretmen gözüyle bakılan bu kişiler, öğrenci üzerinde etkili olamıyor.
6 bin işçi tazminat kazandı
Kamu kurumları, taşeron işçilerin açtığı davaların tamamına yakınını kaybediyor. Halihazırda Karayolları’nda çalışan yaklaşık 6 bin işçi davaları kazandı. Bunun için devlet, yaklaşık 1,5 milyar TL tazminat yüküyle karşı karşıya kaldı. Kamu kurumlarının tazminat ödememesi için bu işçileri kadroya alması gerekiyor. Ancak bu durumda karar emsal teşkil edecek ve kamudaki 585 bin işçinin kadroya alınması gerekecek. Hükümet, taşeron işçiler tarafından açılan davaları kaybederken bu durumun önüne geçebilmek için yeni bir düzenleme hazırlıyor. Bu düzenleme ile bir yandan taşeron işçilerin haklarında iyileştirmeye gidilirken bir yandan da taşeron tanımında değişiklik yapılacak. Öte yandan sendikalar, İş Kanunu’nda yapılacak değişiklikle taşeronlaşmanın yaygınlaşacağı endişesini taşıyor. Türk İş Başkanı Ergün Atalay, “Taşeron işçisi güvence altına alınmalı. Ancak yapılan düzenleme ile işin tamamının alt işverene verilmesi öngörülüyor. Bu durumda bütün işçiler alt verenin işçisi haline gelecek. Burada işçilerin örgütlenme ihtimali hiç olmayacak.” diyor. Türk-İş’in görüşünün tanımın aynı kalmasından yana olduğunu söyleyen Atalay, “Tanımın bu haliyle bile taşeron işçi sayısı 1 milyon. Bir de onların getirdiği tanım olursa bu rakam 4 milyona çıkacak.” ifadesini kullanıyor.
Kaynak:
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.