Ekonomik ve sosyal sorunlar kötü alışkanlıklara başlamaya etkileri
Sizce kötü alışkanlıklara alışmada hangi faktörler etkilidir? Bunun için ne tür önlemler alınmalıdır? Sınıfça konuşunuz.
Kendini kanıtlama arzusu veya dışlanma kaygısı gibi duygular kötü alışkanlıklara başlamada önemli rol oynar. Bazı kişiler de sıkıntıya düştükleri veya morallerini bozacak bir olayla karşılaştıkları zaman dirençlerini kaybederler. Alkol ve uyuşturucu madde kullanımı çevrenin etkisi, merak ya da özenti ile başlar.
Kötü alışkanlıklara başlamada kitle iletişim araçlarının rolü var mıdır?
Evet kitle iletişim araçlarının kötü alışkanlıklara başlamada bir rolü vardır. Gazete, dergi, televizyon ve internet gibi kitle iletişim araçlarındaki birtakım görüntü, yazı ve reklamlar insanları kötü alışkanlıklara özendirebilir. Ayrıca arkadaş hatırına veya kendini kanıtlama adına “Bir defadan ne çıkar?” düşüncesi zamanla kötü alışkanlıkların başlamasına yol açmaktadır.
Ekonomik ve sosyal sorunlar kötü alışkanlıklara başlamaya etki eder mi? Tartışınız.
Evet etki eder. Eğer çok kötü bir ekonomik durumumuz varsa ve sosyal sorunlar yaşıyorsak bu etkenler bizi kötü alışkanlıklara yöneltir.
Kötü alışkanlıklara başlamada kitle iletişim araçlarının rolü var mıdır?
Evet kitle iletişim araçlarının kötü alışkanlıklara başlamada bir rolü vardır. Gazete, dergi, televizyon ve internet gibi kitle iletişim araçlarındaki birtakım görüntü, yazı ve reklamlar insanları kötü alışkanlıklara özendirebilir. Ayrıca arkadaş hatırına veya kendini kanıtlama adına “Bir defadan ne çıkar?” düşüncesi zamanla kötü alışkanlıkların başlamasına yol açmaktadır.
Ekonomik ve sosyal sorunlar kötü alışkanlıklara başlamaya etki eder mi? Tartışınız.
Evet etki eder. Kötü bir sosyal çevre ve ekonomik durum bizi kötü alışkanlıklara yöneltebilir.
“Adalet mülkün temelidir.” sözü ne anlama gelmektedir?
İnsanların yaşadıkları ülke, vatan, topraklar ya da devlet o insanların mülküdür. Mülkün yani devletin ya da vatanın temeli ise adalete dayanmaktadır. Bu doğrultuda devletin temeli olan adalet sayesinde toplumdaki bireyler eşitlik ilkesi ile temsil edilmektedir.İnsanların en önemli ihtiyaçlarından birisi de adalettir. İnsanların maddi ve manevi bir çok ihtiyacı vardır. Adalet ise insanların manevi ihtiyaçlarıdır.
Adaletin olmadığı bir ülkede huzur ve refah ortamı da olamaz. Çünkü adaletin olmadığı ülkede ya da o ülkenin herhangi bir alanında huzurlu bir ortam görülemez. İnsanlar birbirlerine karşı saygı göstermez ve bununla birlikte toplumda kargaşa, huzursuzluk ve kaos ortamı oluşur. Adaletin olmadığı ve kaos ortamının yaşandığı bir ülkede ise bireylerin devlet yöneticilerine olan güvenleri de git gide erimeye başlar. Çünkü eğer mülkün temeli olan adalet yok ise güçlü olan güçsüz olanı sürekli ezer ve güçsüz olanın haklarını gasp ederek onu yok etmeye çalışır.
Adaletin olduğu ortamda ise huzur ve refah olur. Güçlü olanın gücü adalet ile sınırlanırken güçsüz olanın hakkı da adalet sayesinde verilmektedir. İşte tüm bu nedenlerden dolayı devletin güçlü bir yapıya sahip olabilmesi için öncelikle o devletin sağlam bir adalet yapısına sahip olması gerekmektedir. Çünkü adaletsizlik karmaşayı beraberinde getirir, karmaşa ise o devlete huzursuzluğu ve mutsuzluğu getirir. Yani burada önemli olan adaletin doğru ve düzenli bir şekilde işlevselliğini göstermesidir.
Hukuk devleti ile hukukun üstünlüğü arasında nasıl bir ilişki vardır? Arkadaşlarınızla konuşunuz.
Hukukun üstünlüğü ayrıca hukukun bağımsızlığını gerektirir ki, bu ikincisi olmadan birincisi pek anlam ifade etmez, lafta kalır, gider.
Hukukun üstünlüğünün kabul edildiği ülkelerde polis kafasına göre kimseyi göz altına alamaz. Tutukluluk ve hükümlülük ayrımları nettir; kişi aylarca hüküm almadan içerde tutulamaz. Ayrıca hukuk kuralları herkese uygulanır para ya da mevkii, güç ayrımı olmaz bu da hukuk önünde herkesin eşitliğini getirir. Kısaca
hukukun üstünlüğü unsuru özgürlüklerin ve demokrasinin temelini oluşturur.
Yukarıda da vurguladığımız gibi çoğulcu ve katılımcı demokrasilerin bir ayağı da hukuk devleti unsurudur.
Hangi davranışlar “kul hakkı” kapsamına girer?
– Birisine sövmek veya kötü söz söylemek.
Toplumsal hayatta kul hakkı olarak gördüğümüz davranışların bir listesini çıkarınız. Kul hakkı kapsamına giren bu tür davranışların önlenmesi için neler yapılabilir? Düşünce ve önerilerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
Hayatın çeşitli şartlarında ve insanların birbirleriyle ilişkilerinde dikkat etmeleri gerekli pek çok hakları vardır. Kul hakkı, insanların haklarına saygılı olmak, söz ve davranışlarla onlara zarar vermemek demektir. Aynı şekilde bir insana zarar verecek şekilde istemediği sözü söylemeye veya davranışları yapmaya kul hakkı yemek denir. Bun göre, insan haklarına saygı gösterip, zarar vermemek kul hakkına saygı göstermektir. Bu haklara zarar vermeye çalışmak ise kul hakkı yemek demektir. Kul hakkı konusunda Müslüman olan insanla, olmayan arasında bir ayrım yoktur, yapılan her haksızlık kul hakkına girer.
Kul hakkına sebep olan pek çok davranış vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
- İnsan öldürmek.
- Yalan söylemek ve hile yapmak.
- Gıybet ve iftira etmek.
- Hırsızlık yapmak.
- Rüşvet alıp – vermek.
- Haset etmek.
- Bir kimsenin namus ve şerefine sataşmak.
- Başkalarıyla alay etmek, ad takmak, onları küçük görmek, sövmek veya kötü söz söylemek.
- Kötü zanda bulunmak.
- Başkalarının özel hayatlarını araştırmak.
- Birisine sövmek veya kötü söz söylemek.
- Birisini dövmek ya da yaralamak.
- Arkadaşının sırrını açıklamak.
- Başkasının çocuğunu ücretsiz çalıştırmak.
- Verdiği sözde durmayarak birisini bekletmek.
- Borcunu zamanında ödememek.
- Birisine istemediği bir sözü söylemek, yani sözle rahatsız etmek
- Birisine istemediği davranışı yapmak, yani onu rahatsız etmek.
Kaynak:Eğitim Sistem
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.