Ebeveyn-Çocuk ilişkisinin 4 farkındalık seviyesi
Anne babaların çocuk eğitiminde 4 farkındalık seviyesi vardır:
- Yetersiz Farkındalık
- Geleneksel Farkındalık
- Gözlemci Farkındalık
- İçtenleşmiş Farkındalık
Yetersiz Farkındalık seviyesindeki ebeveynlerin en belirgin yanı “ilgisizlikleridir”.
Böylesi ebeveynlerin bir kısmı, çocuk eğitimi diye bir şeyin olmadığını, zaten dünyaya gelen çocuğun öyle ya da böyle, düşe kalka büyüdüğünü, herkesin kendi kaderini yaşadığını düşünürler… Bu gruba giren diğer ebeveynler ise çocuk eğitiminin eşine ait olduğunu, eşinin çocuklarla zaten yeterince ilgilendiğini düşünerek işine ve kariyerine odaklanmışlardır. Onlar için arada bir çocukla şakalaşmak, oyuncak almak, harçlık vermek, bazen alışveriş merkezlerine gitmek, arkadaşları ile sağa sola gitmesine izin vermek “elinden geldiğince” ilgilenmektir.
Böylesi ebeveynlerin çocukları genelde “özgüvenli” olarak görülse de pedagojik olarak ilgisizliğin yol açtığı bir “sınırsızlık” içindedirler. Doyumsuzdurlar… Huzursuzdurlar... Sürekli bir can sıkıntısından bahsederler. Oyalanma arayışı içindedirler. Arkadaş ortamlarına aşırı yönelmeleri, ilgisizliğin yol açtığı değersizlik duygusunu giderme çabasıdır.
Bu gruba giren ebeveynlerden eğitim seviyesi yeterli olanlara “anne baba eğitimi” programları, pedagoji kitap tavsiyeleri ve farkındalık seviyesi yüksek ebeveynlerle tanışma programları iyi gelecektir. Eğitim seviyesi düşük veya kendi psikolojik problemleri nedeni ile ilgisiz ebeveynlere ise önce psikolojik destek sunulup ardından yukarıdaki yardımların yapılması doğru bir yöntemdir.
Geleneksel Farkındalık seviyesinde olan ebeveynlerin en belirgin yanı ise çocuklarının “fizyolojik” ihtiyaçları ile ilgili oldukları hâlde, “ruhsal” ihtiyaçlarını fark edememeleridir.
Böylesi anne babalar sürekli çocuklarının davranışlarından şikâyetçidir: Yemeğini yemiyor… Derslerini yapmıyor… Kardeşi ile kavga ediyor… Odasını toplamıyor…
Geleneksel Farkındalık seviyesinde olan ebeveynlerin büyük kısmı “el âlem ne der?” düşüncesinden dolayı çocuklarına sürekli bir baskı hâlindedir. Bu baskıların ruhsal kökeni, çocuğunun iyiliği için değil, çevresine karşı itibarını kaybetmemek ve “ne biçim çocuk yetiştirmiş” denilmesinin önüne geçmek içindir,
Bu ebeveynler baskılar arttıkça çocuğunun ruh sağlığının bozulduğunu fark etmek yerine, büyüdükçe saygısızlaştığından, sözünün artık geçmediğinden yakınırlar. “Minnet duygusu” vurgusu ile “çocuğu için neler yaptığını” anlatır durur, “vefasızlıktan” bahsederler. Çocuğun bu duruma gelmesinin bir “duygusal yoksunluktan” kaynaklandığını duymak ve anlamak istemezler.
Böylesi ebeveynle yetişmiş kişiler, genellikle çocukluk döneminde çekingen, ezik ve yetersiz, yetişkinlik döneminde ise aile içinde kavgacı, huzursuz ve fakat dışarıda sakin, uysal görünümdedirler. Genellikle çevresi tarafından sevilen, saygılı, iyi yetişmiş örnek kişiler olarak tarif edilse de iç dünyaları sürekli bir karmaşa hâlindedir.
Farkındalık seviyesinin yükseltilmesi en zor ebeveyn modeli, Geleneksel Farkındalık seviyesindeki ebeveynlerdir. Böylesi ebeveynler, zaten anne babalarından da “öyle” gördükleri için, doğrunun “böyle” olduğuna kesin kanaat getirmişlerdir. Eğer onlar yanlış yaptılarsa kendisinin neden kötü bir insan olmadığını sorar dururlar.
Hatalarını kabul ettiklerinde, bugüne kadar inşa ettikleri itibarlarının yıkılacağı kaygısını taşıdıkları için sürekli bir “kendi gerçeğini gizleme” ve savunucu yanları ile dikkat çekerler.
Psikoloji ve pedagojinin gereksizliğine inandıkları için tedaviye yatkınlıkları da zordur...
Bu grupta bulunan ebeveynler, geleneksel çevrelerinin dışına çıkmadıkça, kendi gibi düşünenlerden “bir süreliğine” duygusal beslenmeleri kesmedikçe, gelenekselliğin ötesinde yeni aile yapıları ile tanışmadıkça çocuğuna verdiği zararı fark edemeyecektir.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.