Din, birey ve toplum için neden önemlidir
Din, birey ve toplum için neden önemlidir?
İslam dini insanlar arasındaki yeri ve önemi büyüktür. Dinimizde bir insanın nasıl yaşaması gerektiği nasıl ibadet etmesi gerektiği, nelerden uzak durması gerektiği, neleri yemesi gerektiği kısacası bütün yaşantısını nasıl Allah’ın yolunda doğru bir şekilde yaşaması gerektiği bizlere hadi ve ayetlerle bildirilmiştir. İşte bu nedenle dinimiz bizim hayatımızda sürekli olarak yeri ve önemin büyük olduğunu anlamaktayız.
Sizce, Atatürk’ün dini vazgeçilmez görmesinin sebepleri nelerdir? Sınıfça değerlendiriniz.
Atatürk, toplumlar için dinin ne kadar önemli olduğunu, onsuz bir milletin var olamayacağını çok iyi biliyordu. Bununla birlikte yanlış inançların, boş ve batıl inanışların insanlara büyük ölçüde zarar verdiğini görüyor, ilerlemek ve çağdaşlaşmak için bunlardan kurtulmak gerektiğini düşünüyordu. Örneğin o şöyle demiştir:”Her fert din ve diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta yüksek mektep ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin hakikatini tetkik, tetebbu ilmi ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek yüksek müesseselere sahip olmalıyız. ” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c. 2, s. 86; Atatürk’ün Düşünce Yapısı, G.Tüfekçi, s. 117)
Atatürk’ün dinle ilgili çalışmalarını ve devrimlerini iki yönde incelemek gerekir:
Birincisi toplum için yararlı gördüğü konularda dinin desteğini almaktır. Kurtuluş Savaşı boyunca M. Kemal Atatürk bu destekten çokça yararlanmıştır. Atatürk aynı nedenle Diyanet İşleri Başkanlığını kurdurmuş, böylece din işlerini organize bir hale getirerek kontrol altına almıştır. Aynı şekilde Kurankerim’i Türkçe’ye çevirtmiş, açıklamasını yaptırmıştır. Bu alanda Atatürk’ün yaptırdığı bir başka önemli çalışma, Peygamberimizin sözlerinin yer aldığı bir hadis kitabını Türkçe’ye açıklamalı olarak çevirtmek olmuştur.
İkincisi ise: Toplum için zararlı gördüğü dini inanış ve kurumlarla mücadele etmektir. Atatürk bu alanda başarı elde etmek için öncelikle direnç noktalarını ortadan kaldırdı. Önce din işlerini yönetim işlerinden ayırarak saltanatı kaldırdı. Sonra dünyadaki bütün Müslümanların temsilcisi olarak kabul edilen halifeliği kaldırdı. Dinin ağırlıklı olarak işlendiği yazılı eserlerle bağı koparmak için Arap elifbasını kaldırarak Latin harflerini kabul ettirdi. Tekke ve zaviyeleri kapattırdı.
Atatürk’ün İslam’ı öven ve önemseyen yüzlerce sözü vardır. Ancak o, İslam’ın insanlar tarafından yanlış anlaşıldığını, Osmanlı Devletinin uzun yıllar süren duraklama, gerileme ve yıkılış dönemlerinde çarpıtıldığını, geri kalmışlığın ve tembelliğin aracı haline getirildiğini düşünüyordu.
“Dine sonradan girmiş, hurafe ve batıl inançlar”, “Dinin yozlaştırılması” gibi ifadelerden ne anlıyorsunuz?
Dini zayıflatmak isteyen grupların ortaya attığı saçma davranış ve düşünceler.
Toplumda dinle ilgili hurafe ve batıl inançların yaygınlaşması, bozulmaların ortaya çıkması ne gibi sorunlara yol açar? Tartışınız.
Hurafe sözlük anlamı itibarıyla saçma ve uydurma anlamlarına gelir. Dini açıdan yapılan istilahi tarifte ise, İslam’dan önceki dinler veya inançlardan kalan asılsız, batıl inançlar ve bunlara bağlı olarak yapılan davranışlara hurafe denir. Eğer dinde hurafe ve batıl inançların yaygınlaşırsa Kur’an’ı Kerim ve dinimiz yanlış anlaşılır ve yorumlanır. Toplumda huzursuzluk olur.
Kaynak:Eğitim Sistem
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.