Dijital Bağımlılık; İnternet
Başlığa bakıp ta teknolojiye ve internete düşman olduğum fikrine kapılmış olabilirsiniz. Oysa ki şu an okuduğunuz yazının sizin elinize ulaşması yine teknoloji ve internet sayesindedir.Elimizin mahkum olduğu bu çift taraflı bir bıçak olan teknoloji ve teknolojinin en vahşi türevlerinden biri olan internete değil düşman olmak ,karşısında duracak iradeye dahi sahip olmak bile güç. Dünyada facebook uygulaması kullanımında dördüncü olan bir ülkenin %50,2 oranında kitap okuma alışkanlığı olan insanıyız. Varın gerisini siz düşünün.
Günlük hayatta en çok sevdiğimiz şeylere karşı ‘hastasıyım’’ tabirini kullanırız. İnternet artık gündelik hayatımızın bir parçası olduğu gibi ‘’hastasıyım’’ dediğimiz hastalıklarımız arasına da girmiş bulunmakta. İnternete hasta olan kişiler yada internet bağımlısı olan kişilerin bu rahatsızlıkları tıp dilinde "Internet Addiction" olarak tanımlanıyor. İnternet bağımlısı biri zamanla madde bağımlılığındaki davranışları sergilemeye ve tamamen sanal bir hayat yaşamaya başlıyor. Bağımlı kişi internetin başından uzaklaştığında yada internet olmadığında depresif hareketler sergileyip krize giriyor ya da hırçınlaşıp etrafındakileri kırıp dökebiliyor.Sanal hayatlarına çevrimiçi olarak devam eden bu bağımlılar ,gerçek yaşamlarına hep çevrimdışı kalıyor. İnternet kotalarının sınırsızlığına aldanan bu bağımlılar, hayat sürelerinin sınırlı olduğunun farkına varamıyor.
İnternet ,başlangıçta her soruna çözüm sunan bir yardımcı olarak görülürken, bugün insanları kaygılandıran bir noktaya geldi.İnternetin aile bireylerinden olan Black-Berry ve iPhone’larda avuçlara sığdırılınca, neredeyse 7/ 24 online yaşar olundu. Yaşadığımız çağda bir de internet kuşağı türedi. Üstelik o çok yadırganan internet ailemizin bir ferdi oluverdi. Olmadığı zaman üzülenler, kendini hırpalayanlar hatta onu eve getirmek için denemedik yol bırakmayanlar internete olan sevgilerini aşikarca ortaya koyuyor. En gerekli zamanlarda komşularla yapılmayan yardımlaşma bile , internet söz konusu olunca ‘’tut şu kablonun ucunu döşeyelim abi’’ muhabbetleriyle doruğa çıkıyor. Kardeşler arası kıskançlığa neden olacak derecede sevilen bu sanal aile ferdinin en büyük özelliği de herkese kendini sevdirebilmesi.
Arkadaşlıkların, evliliklerin ve örgütlenmeler dahi internet üzerinden yapılanmaya başladığı bu zamana sosyallik can çekişmeye başlıyor. Facebook’ta dürtmeyi , Messenger’da titretmeyi sosyalleşme sayan bu sanal kişilikler sosyalleşmeyi baltalıyor. İnternet toplumun ‘’yaşam destek ünitesi’’ haline gelmeye başlıyor. İnternet olmadığı zamanlarda evlerde bir cenaze havası esiyor.
İnternet bu çağda adeta bir savaş alanı olmuş durumda. Üstelik ucu bucağı görünmeyen bir mekanda , karşınızda kim olduğunu bilmeden içinde dahil olduğumuz bu savaşın ne gecesi ne gündüzü var. Buna rağmen bu sanal savaşın askerleri olan internet neferleri durmadan artıyor. İnternetin varlığı da bir dert yokluğu daha bir dert . Tüm dünya ile bağlantı kurma, resmi ve özel işlerinizi tuşlara dokunarak halletme, yığınlarca bilginin gözünüzün önünde akıp durması, müzik, resim, film, oyun gibi eğlence unsurlarına sınırsız ulaşım internetin getirilerindendir. Ya götürdükleri ? İnsanlar, gerçek dünyalarında karşılığını bulamadığı tutkuları ve tutsaklığı sanal dünya dediğimiz internette yaşamaktadır. İnternet üzerinden yapılan banka soygunları, tertemiz şuurlara yönelik gayri ahlaki içerikler, sosyal bir varlık olan insanı, sosyal hayattan kopararak yüz yüze iletişimini azaltması, günlük işleri aksatması, insanı zaman tüketen bir robota dönüştürmesi ve kullanıcılarında oluşan bir çok sağlık sorunu da internetin götürdükleri arasındadır. En sonunda da uzakları yakın kıldığını sandığınız internet, sizi en yakınınızdaki şeylerin en uzağına düşürerek son hamlesini yapıyor.
Morfin kullanımı interneti nasıl kullanacağınız konusunda size yol gösterir. Morfini doğru kullanırsanız ameliyatlar yapabilirsiniz ama yanlış şekillerde kullanırsanız sonunda uyuşturucu bağımlısı olursunuz. İnternet çift taraflı bıçak gibidir. Çocukların elinde ise daha da tehlikeli bir hal alır. Yetişkinlerde bile dikkatsiz ve rastgele kullanımda bir çok zararlar verir. İnternette sadece “takılıyorsanız” sizin için bir tehlike pek yok. Fakat yanlış olduğunu bildiği halde kendini durduramıyorsanız, giderek internete harcadığınız zamanın artıyorsa, aile ve arkadaşlarınızı ihmal etmeye başlamışsanız, bilgisayar başında kendini iyi hissediyor ve internet olmayınca sinirlenip kendinizi boşlukta hissediyorsanız ,internet denen ahtapotun kolları sizi sarmaya başlamış demektir. En kısa zamanda sanal okyanustaki bu ahtapottan kurtulmak ve suyun üstüne çıkıp nefes almanız gerekmektedir.
İnternetin size değil sizin ona hükmetmeniz gerekmektedir.Kölesi değil efendisi olmak şarttır ilk başta. Çünkü dünyada var olan her nimet insanoğlunun emrimize sunulan bir araçtır.Araçlar amaç olmamalıdır. İnternetin en yaralı şekilde kullanılması ve hayatımıza pozitif yönde katkı sağlaması için çözüm, kişinin hiç internet kullanmaması değil, internet kullanımını kontrol etmeyi öğrenmesidir.Unutmayın ki İnsan bir kabloya teslim olacak kadar aciz bir varlık değildir. Fişi çekin ve hayatınıza devam edin..
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.