Bu eğitim sistemiyle çağa uygun öğrenci yetiştirmek imkansız
Konuşulan konular arasında, eğitime ayrılan kaynakların yetersizliği, öğretmen yetiştirilmesindeki sıkıntılar, okul müfredatının gerçek hayatla örtüşmemesi gibi problemler öne çıktı. Dershanelerin sosyal adaletin sağlanmasına hizmet ettiğine değinilirken, öğrencileri sıralamak yerine beceri kazandıracak bir eğitim sistemine ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Mevcut eğitim sistemiyle çağa uygun öğrenci yetiştirmenin imkansız olduğu vurgulandı.
Abant Platformu’nun, İstan-bul Conrad Otel’de dün başlayan 31. toplantısının açılış konuşmasını yapan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Başkanı Mustafa Yeşil, Türkiye’de yaşanılan problemlerin neredeyse tamamının eğitime dayandığına dikkat çekti. Yeşil, “Eğitime ayrılan insan ve para kaynağı ne kadar önemliyse, bu kaynakların nasıl ve ne istikamette kullanılacağının, ortak emek, ortak akıl ve ortak vicdanın ürünü olması da bir o kadar önemlidir.” dedi. Eğitimdeki başlıca problemleri, öğretmenlerin sorunları, ders kitaplarının günümüzle örtüşmemesi, yabancı dil öğretiminde başarı sağlanamaması ve engelli-özel eğitime muhtaç öğrencilerin ihtiyaçlarının giderilmemesi şeklinde özetleyen Yeşil, çözüm olarak şunları söyledi: “Tüm bu konularda tutarlı ve kalıcı çözümler üretmek elbette mümkün. Sağlıklı bir eğitim sistemine giden yolun, eğitimin amacı nedir sorusuna toplumun tüm kesimlerinin katkıda bulunacağı ve sahipleneceği bir cevap vermekten geçtiği inancındayız.”
Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Eser Karakaş ise Türkiye’nin en sorunlu sektörünün eğitim olduğunu söyledi. Son 30 yılda her alanda yaşanan devrimin eğitime yansımadığını vurgulayan Karakaş, “Bilgi, eğitimin en anahtar kavramı. Bilginin, kıt kaynaktan çıkıp serbest mala dönüşümü eğitimciler tarafından idrak edilmediği için bu durum eğitim politikaları ve müfredata yansımadı.” diye konuştu. Mevcut eğitim sistemi ile Türkiye’de çağa uygun bir öğrenci profili yetiştirmenin önümüzdeki 25 yıl imkansız olduğunu aktaran Karakaş, şöyle devam etti: “Öğretmenlik teşvik edilen bir meslek olmaktan çıkmış, öğretmen-öğrenci oranı çok kötü. Ayrıca inanılmaz ağır ve saçma bir müfredat yüklenmiş durumda. Yapılması gereken bu müfredattan beklentileri minimuma çekmek. Lise mezunundan beklentileri en aşağıya çekmeli ve gerçekçi olmalıyız. Örneğin lisede bilgi kuramı diye bir ders var ama biz bu dersi üniversitelerde anlatacak akademisyeni bile bulamıyoruz. Mevcut kaynak ve hedefler arasında uçurum var. Hedef imkansız olunca beklentinin yüzde birini dahi gerçekleştiremiyorsunuz. Yükseköğretime ayrılan kaynakları iyi tutarken lisansüstü eğitime kaynak ayırmada dökülüyoruz.”
Okullar dershaneye dönüşmüş durumda
Adnan Menderes Üniversite-si’nden Prof. Dr. Yunus Çengel, eğitim sisteminin, istenilen mezun profiline göre oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Liselerde öğrencilere beceri kazandırmak yerine sıralamaya önem vermenin yanlış olduğunu ifade eden Çengel, “Sıralamadan ziyade kazanım durumunu sorgulamamız gerekiyor. Zaman bilgiden ziyade beceri kazanma zamanı. Testten ziyade çocuğu hayata hazırlamamız gerekiyor. Mevcut sistemde her şey sınava göre. Dershaneleri tartışıyoruz ancak okullar dershane olmuş durumda. Hedef sıralama olduğu sürece, bir ya da 12 sınav fark etmiyor.” değerlendirmesini yaptı.
Kaynak:
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.