12. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 248 Cevapları Ordinat Yayınları
Metni Anlama ve Çözümleme
1. “Okumak Üzerine” adlı metinde geçen “kanma bilmeyen susuzluk”, “boy ölçüşmek”, “olaylara bağlanmak” sözcük gruplarını metnin bağlamından hareketle açıklayınız.
“Kanma bilmeyen susuzluk”: Okumanın doyurucu olmaması, sorularımızı karşılayamaması.
“Boy ölçüşmek”: Birbirleriyle yarışmak, kıyaslamak. Okumanın sınırlarını zorlayabilmek.
“Olaylara bağlanmak”: Kitaplarda anlatılan hayali olaylarla gerçek dışı bir ilişki kurmak.
2. “Okumak Üzerine” adlı metnin ana düşüncesini ve konusunu açıklayınız.
Cevap: Metnin ana düşüncesi, okumanın gerçeklikten uzaklaştırıcı ve zihni karmaşaya sürükleyici etkilerinin eleştirilmesi üzerinedir. Metin, aşırı ve niteliksiz okumanın “marazi” bir hastalık haline gelebileceğini savunmaktadır.
3. Metne göre Ruskin okumaya çok önem vermesine rağmen Proust niçin aynı fikirde değildir? Cemil Meriç bu görüşe katılıyor mu, neden? Değerlendiriniz.
Cevap: Ruskin okumaya önem verirken, Proust çocukluğunda okuduğu kitapların anılarından çok, o anlarla bağlantılı oldukları yer ve zamanların hatırasının kaldığını düşünür. Cemil Meriç de Proust’un görüşünü destekler nitelikte yazar. Ona göre okumanın değeri, zihni canlandırmasıyla değil de yaşantılara bağlantısıyla ölçülmelidir.
3. Proust’a göre sohbet etmekle okumak arasındaki fark nedir? Açıklayınız.
Cevap: Proust’a göre okuma zihni uyandırmalı ancak onun yerini almamalıdır. Okumanın zihni uyandırması istenirken, onun yerini tamamen alması istenmemelidir. Okuma zihnin faaliyetini teşvik etmeli, onu yerine geçmemelidir.
4. Proust’un “Okuma zihnî hayatı uyandırmalı fakat onun yerini almamalı.” sözüyle kastettiği nedir? Açıklayınız.
Cevap: Okuma, zihni faaliyeti tetiklemeli ve canlandırmalıdır. Okuma zihni harekete geçirmeli, düşünmeye sevk etmeli ve ideler üretmesini sağlamalıdır. Ancak okuma, zihnin kendi işlevini yerine geçmemelidir. Okuma, zihnin yerine geçip onun faaliyetini tamamen devralmamalıdır. Zihin, okumanın dışında da kendi başına düşünme, akıl yürütme ve hayal gücünü kullanma yeteneğine sahiptir. Okuma bu yetenekleri devre dışı bırakıp zihnin kendi başına yapabileceklerinin yerini alırsa, zihnin gelişimi ve potansiyeli sınırlandırılmış olur. Proust, okumanın zihni uyandırıp canlandırması gerektiğini ancak onun yerini tamamen almaması gerektiğini vurgulamak istemiştir. Zihin, okuma dışında da kendi iç dinamikleriyle işlev görebilmelidir. Okuma, zihnin bir uzantısı olmamalı, onun muhatabı olmalıdır. Böylece Proust, okumanın zihni beslemesi gerektiğini ancak sınırlamaması gerektiğini ifade etmiş olur. Okuma zihni canlı tutmalı ama onun yerini almamalıdır.
5. Okuduğunuz metinde kimler neden eleştirilmektedir? Yorumlayınız.
Cevap: Makalenin eleştirdiği türden insanlar ve okuyucular eleştirilmektedir. Aşırı, niteliksiz ve sorumsuz okuyucular, kitapları uykularını bastıran ve gerçeklikten kopuk “okuma delisi” insanlar olarak tasvir edilmektedir.
6. Proust’a göre okumanın diğer dostluklardan farklı olan samimiyeti nelere dayanmaktadır? Sizce Proust, bu konuda haklı mıdır? Açıklayınız.
Cevap: Proust’a göre okumanın diğer dostluklardan farkı, konusunun bir ölü ya da uzaktaki bir şey olması ve hasbi ve içten olmasındadır. Okuma, merasime ve zorunluluklardan uzak, samimi ve içten bir dostluk kurmayı sağlar. Proust, bu konuda haklı görünmektedir. Okuma gerçekten de diğer dostluklardan daha samimi olabilir.
7. Cemil Meriç bazen kendi düşüncelerini desteklemek bazen de farklı düşüncelerini savunmak için Proust’a ait sözleri kullanmıştır. Bu iki durumu örneklendirecek cümleleri metinden bulunuz.
Cevap: Cemil Meriç, bazen Proust’un “Okuma zihnî hayatı uyandırmalı, yerini almamalı.” sözünü kendi düşüncelerini desteklemek için, bazen de “Kitaplar sahiden kitapsa dili de saftır.” sözünü farklı bir görüşü savunmak için kullanmıştır.
8. Cemil Meriç bu denemede hangi anlatım biçimlerini kullanmıştır? Açıklayınız.
Cevap: Cemil Meriç denemesinde betimleme, karşılaştırma, benzetme ve açıklama anlatım biçimlerini kullanmıştır.
9. Deneme gibi bilgilendirici metinlerde yazar ile anlatıcının aynı kişi olması metnin anlamını nasıl etkiler? Belirtiniz.
Cevap: Yazar ile anlatıcının aynı kişi olması, metnin daha inandırıcı ve tutarlı olmasını sağlar. Okuyucu, yazarın düşüncelerini doğrudan ve otoriter bir biçimde aktarıldığını hisseder. Mesaj daha etkili bir şekilde iletilmiş olur. Anlatıcının konumunun belirsiz olması, metnin anlamını bulanıklaştırabilirdi.
10. “Okumak Üzerine” adlı metinle metindeki görsel arasında nasıl bir anlamsal ilişki vardır? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
Görsel, metnin konusunu vurgulamaktadır. Metin okuma üzerinedir ve görseldeki kitaplar bunu temsil etmektedir. Görsel, metnin mesajını güçlendirmektedir.
Görsel, metnin yazarı olan Cemil Meriç’in okuma tutkusunu ve kitaplara olan bağlılığını sembolize etmektedir. Meriç’in kendisi de yaşamı boyunca kitaplarla dolu olan biridir. Görsel, onun okuma karakterini yansıtmaktadır.
Görsel, metinde anlatılan bir okur tipini temsil etmektedir. Metinde eleştirilen aşırı okuryazarlığın ve gerçeklikten kopukluğun bir simgesi olabilir. Okur, kitapların arasında kaybolmuş gibidir.
Görsel, metinde vurgulanan okumanın olumlu yanlarını, yani bilgi edinme, düşünme ve hayal gücünün gelişimi gibi kazanımları sembolize etmektedir. Kitaplar, okurun zihnini beslemekte ve geliştirmektedir.
Görsel ve metin arasında metaforik bir ilişki olabilir. Kitaplar, metnin argümanlarını taşıyan ve onları pekiştiren bir taşıyıcı görevi üstlenebilir.
ETKİNLİK
“Türkiye’nin Ruhu: Cemil Meriç” adlı belgeseli sınıfta izleyiniz. Belgeselden çıkarımlar yaparak “Okumak Üzerine” adlı parçayı yazar-metin ilişkisi bağlamında değerlendiriniz.
“Türkiye’nin Ruhu: Cemil Meriç” adlı belgeselden edindiğimiz bilgiler ışığında, Cemil Meriç’in “Okumak Üzerine” başlıklı yazısını yazar-metin ilişkisi bağlamında değerlendirecek olursak:
Belgeselden, Cemil Meriç’in yaşamı boyunca kitaplarla sıkı bir ilişki içinde olduğu ve onlardan derin etkilendiği anlaşılıyor. Meriç, kitaplar sayesinde farklı dünyalar keşfetmiş, yeni düşüncelerle tanışmış ve kendini geliştirmiştir. Okuma onun için bir tutku, hatta bir yaşam biçimi olmuştur.
Bu bilgiler ışığında, “Okumak Üzerine” başlıklı yazısını Meriç’in kendi okuma deneyiminden hareketle kaleme aldığını söyleyebiliriz. Meriç, bu yazıda okumanın önemi ve gücü üzerinde dururken, aslında kendi hayatında okumanın oynadığı rolü ve okuma yoluyla edindiği kazanımları işlemektedir. Yazı, Meriç’in kişisel tecrübesinin bir yansımasıdır.
Metnin sonunda Meriç, “Bilhassa gençlik çağlarında hünerli bir okuyucu olmak neleri kazandırır!” diyerek, geçmişte kendisinin de deneyimlediği gibi okumanın gençlik çağında sağlayabileceği faydaları vurgular. Burada da Meriç’in kendi geçmişindeki bilinçli okuma pratiğinin etkisi görülmektedir.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.