Yoksula Üniversite Yolu Kapalı
2015 Genel seçimleri sona erdi. Yakında bir koalisyon hükümeti görünürken, gözlerin Partilerin hükümet olmaları halinde seçim vaatlerini yerine getirip getirmeyeceklerine çevrilmesi normal bir durumdur.
Özellikle seçime katılan CHP ve HDP partilerinin sosyal yardım vaatleri umut vericidir. Ancak, 15 milyon yoksul yurttaşımızın da bulunması unutulmamalıdır. Elbette, çeşitli açılardan yoksul yurttaşlarımız etkilenmektedir. Yoksul yurttaşları etkileyen etkenlerden biri eğitim sistemimizdir.
Eğitimsel kaynaklara ulaşabilme ya da onlardan yararlanma eşitliği, eğitimde fırsat eşitliğinin temelini oluşturuyor. Başka bir ifadeyle, demokratik toplumlarda, hiçbir ayrım yapılmaksızın herkesin gizilgüç ve yeteneklerini en uygun biçimde geliştirmede eğitim hizmetlerinden eşit ölçüde yararlanma şansına sahip olmalıdır. Herkese en üst basamağa kadar öğretim sağlanmalıdır.
Ancak bugünlerde açıklanan istatistiki bilgiler durumun pek iç açıcı olmadığını gösteriyor. MEB istatistikleri ile MEB-UNICEF ortaklığında hazırlanan rapordan elde edilen bulgulara göre; sınıf tekrarı ve okulu terk büyük bir sorun olarak çözüm bekliyor. Öğrencilerin neredeyse yarısı ortaöğretimi tamamlayamıyor. Güneydoğu illerinde, mezun olmayan öğrenci oranları yüzde 60’lara ulaşıyor.
İlkokula kayıt yaptıran, her 100 öğrenciden 68’i üniversite, 84’ü ise 4 yıllık lisans proğramından okuyamıyor. 2002-2003 öğretim yılında 12 yıllık zorunlu eğitimi tamamlamış olması gerekirken öğrencilerden yüzde 42’si ya mezun olamamış, ya da ilköğretim sonunda Açık liseye yaptırarak, örgün eğitimin dışına çıkmış okulu terk eden gençlerin yüzde 37’sinin ailelerin gelir durumu ise 1000 TL olarak ortaya çıkıyor.
Mutluluğun temel öğelerden biri, bireyin özgür ve kendisi olabilmesidir. Başka bir ifadeyle, bireyin değerlerini ve inançlarını özgürce yaşamak bireyi mutlu kılan etkenlerden biridir. Ancak; yukarıdaki istatistiki veriler, bu anlayıştan çok uzak olduğunu göstermektedir.
Bu öğrencilerimiz gelecek yaşantılarında özgürce seçimlerini vermeleri nerdeyse olanaksız. Eş, iş seçimi bunların başında geliyor. Yine oy verme davranışını özgürce kullanmaları da tartışılır. Bunun diğer anlamı oy verme özgürlüğünü başka/başkalarına ipotek edecekleri anlamına gelir.
Gelecekte, özgür olamayacakları belli olan bu öğrenciler, yeniliklere açık olmaları da beklenemez. Böylece, bu öğrenciler gelecek yaşamında çağdaş gelişmelere, değişmelere uyum göstermeleri mümkün değildir. Uyum gösterememe bu öğrencilerin gelecekte amaç ve amaçlarını etkili bir biçimde yerine getirmemeleri anlamına gelecektir. Bu da bu öğrencilerimiz için mutsuzluktur.
Eğer, mutlu bir toplum yaratmak istiyorsak etkili siyasal, toplumsal ve ekonomik koşulların yanında, eğitim sisteminde değişikliklere gidilmelidir. En başta, laik ve bilimsel eğitimin temelleri atılmalıdır. Yine; her yurttaşın eğitim olanaklarında eşit bir biçimde yararlanmalıdır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.