Velayet-i kübra nedir

Velayet-i kübra nedir
Velâyet-i Kübrâ; en büyük velilik. Cenâb-ı Hakk’ın insana yakın olmasına bakan ve peygamber varisi olmaktan gelen velilik mesleğidir.

Büyük velilik. Akrebiyet-i İlâhiyenin inkişafına bakan ve veraset-i nübüvvetten gelen gayet kısa, fakat yüksek olan ve tarikat berzahına uğramadan zâhirden hakikata geçen velilik mesleği. (Sahabeler gibi)

En büyük velîlik; tarikat berzahına uğramadan, zahirden hakikate geçen ve peygamber varisliğinden gelen velîlik.

İlim ve amel yoluyla mazhar olunan en büyük velîlik.

Allah’ın kula yakınlığından inkişaf eden, kisbden (çalışmaktan) ziyade vehbiyetle gidilen, mahiyeti çok yüksek, meşakkatli, zevk ve lezzetleri az olan velâyettir. Misal olarak, peygamberlerin, sahabelerin ve ahirzamanda Hz. Mehdi ve talebelerinin şahs-ı mânevîsinin tarzıdır. Ayrıca akrebiyet-i İlâhiyenin inkişafına bakan ve verâset-i nübüvvetten gelen gayet kısa, fakat çok yüksek olan ve tarîkat berzahına uğramadan doğrudan doğruya zâhirden hakîkate geçen velilik mesleğidir. Velâyet-i Kübrâ mesleği, Cenâb-ı Hakk’ın kuluna daha yakın olma sırrı olan akrebiyet-i İlâhiyenin inkişafına bakıyor. Velâyet, kurbiyet merâtibinde sülûktür; çok merâtibin tayyına ve bir derece zamana muhtaçtır. Nur-u âzam olan Risâlet ise, akrebiyet-i İlâhiyenin inkişafı sırrına bakar ki, bir ân-ı seyyale kâfidir. Öyleyse Velâyet-i Kübrâ; “Doğrudan doğruya, tarîkat berzahına uğramadan, lûtf-u İlâhî ile hakikate geçmektir ki, Sahabeye ve Tâbiîne has ve yüksek ve kısa tarîk şudur.

Velayet-i Kübra feyizleri nereden ve nasıl alınabilir?

Velayet-i kübranın feyizleri, bu velayetin mürşidi olan Kur’an ve sünnetten alınır. Diğer bir ifadeyle, bu velayetin feyizleri, tarikat berzahına uğramadan zahirden hakikate ulaştıran ve vahyin ışığında elde edilen hakiki ilim pınarından akan ab-ı hayat feyizleridir.

Risale-i Nur’da bu konu şöyle açıklanmıştır:

“Velayet-i kübra ise; veraset-i nübüvvet yoluyla, tasavvuf berzahına girmeden, doğrudan doğruya hakikata yol açmaktır." (bk. Mektubat, s. 22)
 
“Sahabelerin velayeti, velayet-i kübra denilen, veraset-i nübüvvetten gelen, berzah tarîkına uğramayarak, doğrudan doğruya zahirden hakikata geçip, akrebiyet-i İlahiyenin inkişafına bakan bir velayettir ki, o velayet yolu, gayet kısa olduğu halde gayet yüksektir. Hârikaları az, fakat meziyatı çoktur. Keşif ve keramet orada az görünür.”
 
“Hem evliyanın kerametleri ise, ekserîsi ihtiyarî değil. Ummadığı yerden, ikram-ı İlahî olarak bir hârika ondan zuhur eder. Bu keşif ve kerametlerin ekserisi de, seyr ü sülûk zamanında, tarîkat berzahından geçtikleri vakit, âdi beşeriyetten bir derece tecerrüd ettiklerinden, hilaf-ı âdet hâlâta mazhar olurlar.”
 
“Sahabeler ise, sohbet-i nübüvvetin in'ikasıyla ve incizabıyla ve iksiriyle tarîkattaki seyr ü sülûk daire-i azîminin tayyına mecbur değildirler. Bir kademde ve bir sohbette zahirden hakikata geçebilirler.” (bk. Mektubat, s. 50)

Kaynak:Eğitim Sistem

2
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.