Tercüme faaliyetlerinin medeniyetlerin gelişimine etkileri
Vahiy merkezli olarak başlayan İslam bilim ve düşünce tarihinde önemli dönemlerden birisi felsefenin İslam dünyasına girmesidir. Müslümanlar arasında bilimin gelişmesinde Emeviler Dönemi’nde başlayan tercüme faaliyetlerinin etkisi vardır. Felsefenin İslam dünyasına girmesi tercüme faaliyetlerinin bir sonucudur.. İslam dünyasında başlayan tercüme faaliyetleri salt bir nakil olmayıp felsefenin, İslam düşüncesi ile yeniden hayat bulup hikmete dönüşmesidir.
İslamiyet Mısır, Yunan, Hint ve İran gibi büyük medeniyetlerin kurulup geliştiği topraklar üzerinde yayılmıştı. Bu durum Müslümanlara kendilerinden önceki medeniyetlerin zengin bilgi birikiminden faydalanma imkânı sunuyordu. Ancak bu imkânın kullanılabilmesi için çeşitli dillerde yazılmış eserlerin Arapçaya tercüme edilmesi gerekiyordu.
Emeviler Dönemi’nde başlayan tercüme hareketleri ilk zamanlarda tıp alanındaki çevirilerle sınırlı kaldı. Abbasi Halifesi Mansur, bu alanı genişleterek Aristo’nun “Organon” adlı eserini Yunancadan, Beydeba’nın
“Kelîle ve Dimne”sini Farsçadan Arapçaya tercüme ettirdi. Süryanice ve Sanskritçeden de çeviriler yaptıran Mansur, bu eserler için sarayında bir kütüphane kurarak buraya bilgi hazinesi anlamında Hazinetü’l-Hikme adını verdi. Hazinetü’l-Hikmenin büyüyerek bir akademi hâline gelmesi ve Beytü’l-Hikme adını alması ise Halife Me’mun zamanında oldu.
Müslüman âlimlerin 750 yılında başlayan ve 900 yılına kadar süren tercüme faaliyetleri sırasında astronomi, matematik, tıp ve felsefeyle ilgili eserler Arapçaya çevrildi. Bu sayede İlk Çağ’a ait klasik eserlerden pek çoğunun bugüne gelebilmesi sağlandı.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.