Sevgi ile ilgili deyimler
… sevdasına düşmek; bir şeyi çok fazla istemek.
Allah’ını seversen; olması ve gerçekleşmesi çok istenilen bir durum karşısında kullanılan yalvarma sözü.
Ben şahımı (şeyhimi) bu kadar severim; Ben bundan daha çok özveride bulunamam” anlamında kullanılan bir söz.
Bırak Allah’ını seversen; bir kimse veya nesnenin değersizliğini belirtmek için kullanılan bir söz.
(bir şeyi) gözü gibi sevmek; pek çok sevmek.
(birinin) üstüne sevmek; birini severken bir başkasını daha sevmek:
“Sanki ben sizin üstünüze birini sevmişim, herkese rezil olmuşum, siz de onu duymuşsunuz.” - M. Ş. Esendal.
Boğazını sevmek; yiyip içmeye düşkün olmak.
Canı gibi sevmek; çok güçlü bir sevgiyle bağlanmak:
“Amcasının sırtını, canı gibi sevdiği sekiz yaşındaki Serdar’ı nasıl okşarsa öyle sıvazlıyor.” - T. Buğra.
Çocuk gibi sevinmek; çok sevinmek:
“Güzel sözler duyduğunda çocuk gibi sevinir.” - A. Kabaklı.
Gözünü sevda (aşk) bürümek; ondan başka hiçbir şeyi düşünmemek, tamamen ona bağlanmak:
“Senin gözünü sevda bürümüş, bey, dedi. Sen bir İzmir’e git de gönlünü eğle!” - S. Ali.
Gözünü sevdiğim; okşamalık olarak kullanılan bir söz.
Gözünü seveyim; tkz. birinden bir şey isteneceği zaman kullanılan söz.
Gözünün bebeği gibi sevmek; çok sevmek.
Günahı kadar sevmemek; sevmemek, nefret etmek:
“Kışın çok karlı, tipili günlerinden başka günlerini günahı kadar sevmezdi.” -O. C. Kaygılı.
Sevda çekmek; birine tutkun olmak, aşk tutkusu içinde olmak.
Sevgi beslemek; sevgi duymak, sevmek:
“Makedonya’da savaşmıştı ve Türk köylüsüne karşı büyük sevgi besliyordu.” - H. E. Adıvar.
Yerini sevmek; yerini beğenmek.
Aşka düşmek; âşık olmak.
Aşka gelmek; tkz. bir şeyi yapmak için büyük bir istek duymak, coşmak, coşkunluk göstermek:
“Meltemler tanrısı aşka gelip bu yeni varlığı yelpazelemeye koyuldu.” - Halikarnas Balıkçısı.
(birinin) derdi başından aşkın (olmak)
1) Birçok sorunu bulunmak:
“Kendi derdimiz başımızdan aşkın, bir de başkasının derdi ile uğraşacak vaktimiz yok.” - H. Taner.
2) Aşırı derecede meşgul olmak:
“Benim derdim başımdan aşkın, bir de onunla uğraşamam şimdi.” - A. Ümit.
Gözünü sevda (aşk) bürümek; ondan başka hiçbir şeyi düşünmemek, tamamen ona bağlanmak:
“Senin gözünü sevda bürümüş, bey, dedi. Sen bir İzmir’e git de gönlünü eğle!” - S. Ali.
Pir aşkına; “karşılık gözetmeden veya karşılık görmeden tam inançla, gerçek bir sevgi ile” anlamında kullanılan bir söz: İki ay pir aşkına çalıştık.
Tokat aşk etmek (eylemek); hızla vurmak: “Sandalyeyi elinden alıp iki tokat aşk etti.” - S. F. Abasıyanık.
Kaynak:Eğitim Sistem
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.