Profesyoneller "Götürü Usulü" Çalışır
Bir zaman büyük bir işletmenin başındaki arkadaş ile konuşurken çevresindeki yöneticilerin seçiminde çok dikkatli olması gerektiğine dikkatini çekmek istediğimde bana demişti ki, “hocam biz profesyonel yöneticileriz, yönetim kurulu bizi istemezse bırakırız, hesabını veremediğimiz hiç bir şeyimiz yok.” Halbuki bunu söyleyen sözde profesyonel olan arkadaşım hatta öğrencim daha işindeki ilk yılındaydı.
İşletmelerin kuruluş aşamasında ya da büyümesi sonucunda yeni işlerin ortaya çıkması durumunda, yeni değişmeler ve gelişmeler sonucunda teknik ve uzman personele ihtiyaç duyulur. Bu personel iç kaynaklardan temin edilemiyorsa elbette dış kaynaklara baş vurulabilir.
Ancak İşletmelerde iç kaynaklardan personel sağlama imkanı varsa ve yapılacak işler çok fazla uzmanlık gerektirmiyorsa dışa açılma, dış kaynaklara başvurma gereksiz,hatta fırsattan çok “tehdit” bile olabilir. Mali işler, İK ve bilgi sistemleri gibi gizlilik, sadakat ve güvenirlilik temel yetkinliklerini gerektiren işlerde/pozisyonlarda dış kaynaklara yönelmemeli, mümkünse iç kaynaklarla bu açık kapatılmalıdır. Zira İç kaynaklardan personel sağlama hem mevcut personelin moral ve motivasyonunu yükseltir hem de bu yöntem ile personelin tanınması sağlanır. Ayrıca bu iş az zaman alan ve ekonomik bir uygulamadır.
“BİZ SUCUK SATIYORUZ,SUCUK!”
Çevresindeki profesyonel geçinen insanların ne dilinden, ne işinden bir şey anlamayan patron sonunda çılgına dönüp çevresindekilere “biz sucuk satıyoruz, sucuk!” diye tepki gösterdiği o komedi de olduğu gibi, işletmeler zaman zaman kendilerine nerede yaşadıklarını ve ne iş yaptıklarını hatırlatmalı.Kararlarını ona göre vermeliler. İşletmenin misyonu sık sık gözden geçirilmeli, kültür iklimiyle ve misyonla uyumlu olmayan işlere ve kişilere yatırım yapılmamalıdır. Dünyanın bir ülkesinde başarılı olan bir uygulama veya bir kişi ülkemizde başarılı olamayabilir. Hatta aynı grup şirketlerinin birinde başarılı olan bir uygulama/ kişi diğer şirkette başarılı olamayabilir.
Bir uygulamanın,bir stratejinin veya bir kişinin başarılı olması veya katkı sağlaması işletmenin içinde bulunduğu çevreyle ve kültür iklimiyle yakından ilgilidir. Çevreye ve kültür iklime uygun düşmeyen, benimsenmeyen herşey işletme tarafından red edilir. Çünkü işletmeler çevreyle ve kültürle muhat canlılar gibidir. Canlıların bünyeleri kendisiyle uyumlu olmayan şeyleri kabul etmezler.Bunları göz önüne almadan verilen kararlar çoğu zaman beklenen faydayı veremeyecektir, ayrıca başarısızlıkla sonuçlanan kıymetli uygulamalar ilerideki uygulamaların da önüne geçecektir.
Kültüre ve çevreye uyumlu olmayan dış kaynaklardan sağlanan profosyonel de olsa bu personellerden de beklenen verim alınamaz. Dahası bu profesyonellerle yol ayrımına gelindiğinde getirdiklerinden daha fazlasını “götürebilir”ler.
KENDİ PROFESYONELİNİ YETİŞTİRMEK
Yazının başında değindiğim kurumun yöneticisine yaptığım uyarının üzerinden daha bir yıl geçmeden o kurumda acı bir tecrübe yaşandı.Kurumdan ayrılan “üst düzey profesyonel yönetici”lerden üçü, beş yıl bile çalışmadığı halde kurumdan ayrılırken sözleşme gereği trilyonlarca parayı tazminat olarak götürmüşlerdi.
Netice itibariyle işletmeler sürdürülebilir rekabet avantajı elde edebilmek için elindeki personeline sürekli yatırım yapmalıdır.Yani “alt yapıya” önem vermeli,kendi “A takımını” kendi altyapısından yetiştirmeli ve bunu bir kültür haline getirmelidir. “Eldeki serçe elde olmayan güvercinden iyidir” sözünden hareketle içerideki personele “ev danası” muamelesi yapmamalı, eğitim ve geliştirme ile personelin uzmanlığı sürekli artırılmalı, bilgi paylaşımı ve diğer kaynaklara ulaşma, kullanma imkânı verilmelidir. Böylece kendine güven ve motivasyonun artırılması ile personel güçlendirilmelidir.
Kısaca bu ve benzeri uzun soluklu çalışmalarla işletmeler kendi profesyonellerini kendi yetiştirmelidir.”Komşunun tavuğu”na fazla özenmemelidir.
Unutmayın ki “profesyoneller götürü üsülü çalışır.”
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.