Müslüman din bilginleri niçin fıkhi yorumlar yapma gereği duymuşlardır
İslam’ın farklı şekillerde yorumlanması siyasi itikadi açıdan olduğu gibi ameli – fıkhî açıdan da olmuştur. Ameli – fıkhi yorumlar genellikle dinin ibadet, insan ile insan ve insan ile toplum arasındaki ilişkileri düzenleyen belirli ilkeler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Yorumların ve farklılıkların hiç birisi dinin özünde ve temel ilkelerinde olmamıştır. Hz. Muhammed’in vefatından sonra dini sorunlara Kur’an ayetleri ve Hz. Peygamberin uygulamaları ile çözümler bulunuyordu. Fetihlerin artması, sorunların çokluğu ve yeni bir çok sorunun ortaya çıkışı, özellikle Hicri ikinci asırdan itibaren Müslümanları bazı konularda dini çalışma ve gayreti içerisine soktu. Giderek gelişen ve çoğalan İslam toplumunun sorunlarına çözüm bulmak için, gerekli dini düzenlemelerin yapılması şart olmuştu.
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Yemen’e vali olarak gönderdiği Muaz b. Cebel (r.a.) ile arasında aşağıdaki konuşma geçmiştir:
“Ey Muaz! Oraya gittiğinde ne ile hüküm vereceksin?
Muaz: Allah’ın (c.c.) kitabı ile.
Ya Allah’ın kitabında bir hüküm bulamazsan?
Muaz: Allah’ın (c.c.) elçisinin sünneti ile.
Orada da bulamazsan?
Muaz: Allah’ın (c.c.) vahyi ve resulünün sünnetinden hareketle kendi görüşümle bir sonuca varırım.”
(Ebu Davud, Sünen, Akdiye, 11.)
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.