Halvet der encümen
Zâhid ve sûfîlerin sürekli biçimde veya belirli aralıklarla toplumdan ayrı yaşamalarına “halvet, uzlet, vahdet, inzivâ” gibi isimler verilir. Tasavvufta genellikle halk ile beraber olan bir kimsenin Hak’tan uzak kalacağına inanılır. Ancak zâhid ve sûfîler, gerçek halvetin kalben ve zihnen halktan ayrı kalarak kendini Allah ile birlikte hissetmekle yaşanabileceğini, bu durumda toplum içinde yaşamanın kalben Hak ile birlikte olmaya engel teşkil etmediğini belirtirler. Nitekim bedenen halktan ayrı olan bir kimse zihnen onlarla birlikte olabilir.
Şâh-ı Nakşibend Hazretleri buyurur:
“Bizim yolumuzun esâsı, «halvet der-encümen»dir. Yani zâhiren halk ile, bâtınen Hak ile olmaktır. Nitekim Kurʼânʼdaki; «Öyle (sâlih) kimseler vardır ki onları Allâhʼın zikrinden ne ticaret alıkoyar ne de alışveriş...» âyetinde bunlara işaret edilmektedir.”
“Sâlik, yeterince olgunlaştığında, kalbi ile dili arasında fark kalmaz. Yani dünyevî meşgaleler, kalbî ve bâtınî işlerine mânî olmaz. Bâtınî işler de, dünyevî meşgalelere engel teşkil etmez…”
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.