Habeş Kralının huzurunda bir genç Cafer b. Ebi Talib (r.a.)
Cafer b. Ebi Talib (r.a.), Peygamberimizin (s.a.v.) amcası Ebu Talib’in oğlu, Hz. Ali’nin (r.a.) ağabeyidir. Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ilk iman edenler arasındaydı. Mekkeli müşriklerin eziyet ve baskıları artınca Habeşistan’a hicret eden ikinci grupta yer aldı. Cafer b. Ebi Talib (r.a.), bu ikinci Habeşistan kafilesine başkan olarak görevlendirilmişti. Mekke müşrikleri, Habeşistan kralına iki elçi göndererek Müslümanları kendilerine teslim etmesini istediler. Hükümdar, Müslümanları dinlemek istediğini bildirdi.
Müslümanlar, Necâşî Ashame’nin huzuruna girdiğinde, Tevhid inancının gereği olarak diğer insanlar gibi ona secde etmediler. Necaşinin huzurunda, bir tarafta Mekke’den gelen iki elçi, diğer tarafta ise muhacir Müslümanlar bulunmaktaydı. Muhacirleri temsilen Câfer b. Ebû Tâlib (r.a.) konuştu. O sırada 25 yaşlarında bir genç olan Câfer (r.a.), cahiliye inanç ve âdetleriyle İslâm’ın getirdiklerini karşılaştırarak etkileyici bir konuşma yaptı:
İşte Câfer b. Ebû Tâlib’in (r.a.) muhteşem konuşması!
“Ey Hükümdar! Biz cahiliye üzerine yaşayan bir kavimdik. Putlara tapar, leş olmuş hayvanları yerdik. Akla gelebilecek her türlü kötülüğü işlerdik. Akrabalarımız ve komşularımız ile ilişiği keserdik. Güçlü olan, zayıfı ezerdi. Bizler bu hâl üzereyken Allah (c.c.), içimizden birini bize peygamber gönderdi. Soyunu, asaletini, doğruluk ve eminliğini, iffet ve nezahetini (ahlak temizliği) bildiğimiz bir peygamber! O, bizi atalarımızın taptığı putları terk etmeye, bir olan Allah’a (c.c.) inanmaya; yalnızca O’na ibadete davet etti. Doğru sözlü olmayı, emanetleri yerine getirmeyi, akrabalık haklarını gözetmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, günahlardan ve kan dökmekten sakınmayı emretti. Fuhuştan, yalandan, yetim malı yemekten ve namuslu kadınlara iftirada bulunmaktan men etti. Biz de ona iman ederek davasını tasdik ettik. Onun Allah’tan getirip bildirdiği şeylere tabi olduk. Bu yüzden kavmimiz bize düşman kesildi ve zulmetti. Bizi dinimizden vazgeçirmek ve Allah’a ibadetten alıkoyup putlara taptırmak için türlü türlü işkencelere uğrattılar. Biz de bütün bu sebeplerden dolayı yurdumuzu, yuvamızı terk ederek ülkene geldik. Sana sığındık. Seni başkalarına tercih ettik. Senin yanında zulme, haksızlığa uğramayacağımızı ümit etmekteyiz.”
Habeşistan kralının karşısında büyük bir açıklık, cesaret ve maharetle İslam inançlarını ortaya koyup; yurtlarını terk etme sebeplerini izah eden Cafer (r.a.), Kureyş temsilcilerinin eli boş dönmesini ve Necaşi’nin mülteci Müslümanları himaye etmesini sağlamıştır. Cafer b. Ebi Talib (r.a.), Mute Şavaşı’nda, Rumlara karşı kanının son damlasına kadar savaşmış ve kırk yaşındayken şehit olmuştur. (Önkal, 1992: parag. 5.) Genç yaşta bir delikanlı olmasına rağmen memleketinden ayrılıp başka bir kıtada yer alan Habeşistan diyarına yolculuk eden kafileye başkanlık yapıp, hükümdar karşısında kim olduklarını meseleye hakim olarak ve ikna edici bir dille izah ederek büyük bir başarı gösteren Cafer b. Ebi Talib (r.a.), gençler için etkileyici bir örneklik teşkil etmektedir.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.