Fıkıh, Kuran-ı Kerim’de de kullanılan, Arapça kökenli bir kelimedir. Bu sözcüğün yalın anlamı “Bir şeyin özüne inmek ve bu şeyin tüm inceliklerini kavramak” manasındadır. Kuran’da kullanılan hali ile de keskin bir idrak düzeyini ve ince bir kavrama zekasını belirtmektedir. Bu kapsamda fakih de bir şeyi iyi bilen kimse anlamına gelmektedir.
Fıkıh, Hicri takvimin ilk dönemlerinde çaba ile öğrenilebilen dini bilgilere verilen genel addır. Ancak zaman içerisinde yalnızca din ve dünya kanunlarını kapsayan hukuksal bir terim haline dönüşmüştür.
Fıkıh kelime anlamı için Türk Dil Kurumu Sözlüğünde ayrı iki açıklama yer almaktadır. Bu kapsamda açıklamalardan biri eski bir öğrenme biçimi, diğeri ise din bilgisi kapsamında yapılmıştır. TDK tarafından fıkıh için verilen açıklamalar aşağıdaki gibidir:
- Bir şeyi gerektirdiği şekilde, iyice anlamak ve bilmek.
- İslam Hukuku’nda yer alan din ve toplum kurallarının bütünü.
Sözlükte “bir şeyi bilmek, iyi ve tam anlamak, derinlemesine kavramak” mânasına gelen fıkıh kelimesi ilim, fehim gibi yakın anlamlı diğer kavramlara göre daha özel bir anlam taşır. Fakīh de (çoğulu fukahâ) “bir konuyu derinden kavrayan, ince anlayış sahibi kimse” demektir. Kur’an’da, hadiste ve İslâm’ın ilk dönemlerinde fıkıh kelimesinin kullanımı bu sözlük anlamı çerçevesinde kalmış olmakla birlikte, Kur’an ve hadisin İslâm toplumunun iki temel bilgi kaynağı olması sebebiyle kelime genelde Kur’an ve hadis merkezli dinî bilgiyi ve anlayışı ifade eden kavramlardan biri olarak kullanılmış, İslâm toplumunda dinî bilginin gelişip alt ilim dallarının oluşmasına paralel olarak II. (VIII.) yüzyılın sonlarından itibaren İslâm’ın ferdî ve içtimaî hayata dair amelî hükümlerini bilmeyi ve bu konuyu inceleyen bir ilim dalını ifade eden bir terim halini almaya başlamıştır. Kelimenin terim anlamının netleşmesi ise daha ileriki yüzyıllardadır.