Sadık GÜLTEKİN

Sadık GÜLTEKİN

Dağ fare doğurdu!

Dağ fare doğurdu!

Sayın YÖK Başkanı, milyonların merakla beklediği değişikliği, tatlı bir ses tonuyla açıkladı. Konuşmasının yarısında, ben olaydan koptum, sıkıldım...

Başkan ve komisyon dersine iyi çalışmamış, ne sisteme ne de sunuma iyi hazırlanmışlar; yer yer çalışmadıkları konulardan soru çıktı, gafil avlandılar!
 
Açık uçlu ya da kısa cevaplı sorular n’oldu, basın açıklamasında bu konuya hiç değinilmedi.

‘Açık uçlu sorular var mı, yok mu?’

Bu belli değil!
 
Çocuklara çalışın diyorsunuz, ama neye nasıl çalışacaklarını açıklamıyorsunuz!
 
Temel Yeterlilik Sınavı’ diye bir yenilik var, devrim niteliğinde bir yenilik diyorsunuz...
 
‘Devrim’ kelimesine haksızlık olur, neyin devrimi?
 
Basbayağı YGS’nin kırpılmış hali!
 
Temel Türkçe ve Temel Matematik önemli diyorsunuz, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler önemsiz mi, bu testleri neden kaldırdınız?
 
Yalınlık, sadelik ve basitlik test sayısını azaltmakla mı oluyor, bu mudur?
 
Bildiğin YGS’yi dört testten iki teste indirmişsin ve bunu devrim olarak nitelendiriyorsun!
 
Güldürmeyin beni...
 
Bu nasıl bir hazırlıktır, sınavın soru miktarı belli, süresi belli değil!
 
‘Temel Yeterlik Sınavı 80 soru, süresi de 80 veya 90 dakika olacak’ diyemediniz...
 
‘İkinci oturumdaki sınavların süresi 60 ya da 70 dakika olacak’ diyemediniz, ucunu açık bıraktınız. Bunu belirlemek çok mu zor?

Her şeyin baştan belli olması gerekmez mi?

2 milyon 300 bin adayı ilgilendiren bir sistemi açıklıyorsun, bilgiler eksik; olmaz böyle bir şey!
 
Ölçme-değerlendirme ciddi bir olaydır; her şeyin baştan net belli olması gerekir.
 
‘Cumartesi günü ilk oturumda 150 puanı alan sınavı kazanmış olacak, 180 puanı alan da ikinci oturumlara katılma hakkı elde edecek’ deniliyor...
 
Peki, aday 150 veya 180 puan aldığını nereden bilecek?
 
Malum mu olacak?
 
Başkan diyor ki; “Adayın infisatifine bırakılacak!”
 
Ben, bunca yıldır böyle bir açıklama görmedim, ne demek ‘adayın insiyatifine bırakılacak’, ölçme-değerlendirmede böyle bir kavram var mı?
 
Ben, üniversitede böyle okumadım!
 
180 barajını aşsam bile, öğleden sonraki oturumlarda aklım hep ilk oturumda olur, ‘acaba barajı aştım mı’ diye...
 
LYS’nin adı, YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı)’ye dönüştü; ama içerik aynı.
 
Tek fark, soru sayısının azaltılması.
 
Yine alanlara yönelik dört test var, bunda bir değişiklik yok, ancak testlerin soru sayısı 40’a sabitlenmiş.
 
Esas sıkıntı burada başlıyor. Geniş kitlelerin girdiği böylesi bir sınavda, sen soru miktarını azaltırsan, aslında adaylara iyilik değil, kötülük yapmış olursun.
 
Düşünsenize, 2,5 milyon kişi sınava girecek, onların karşısına 40’ar soruluk iki test koyacaksın ve bununla seçme yapacaksın!
 
Sistemi yanlınlaştırdık derken, sistemi kasmaya başlıyorsunuz!
 
Milyonlarca aday, dar alanda kısa paslaşma yapacak!
 
Bu kadar az soru sayısının olduğu bir sınavda, soru kaçırmamak gerekiyor; böyle bir uygulama, adayların canını çıkarır!
 
18 puan türünün, 4 puan türüne indirgenmesi bir başarı olacak dile getiriliyor.
 
İlginç ve komik!
 
Bu puan türleri durduk yere çoğaltılmadı, bir ihtiyaçtan dolayı; programlara, ihtiyaçlarına uygun adaylar yerleştirilsin diye bu kadar detaylandırıldı.
 
Şimdi çok büyük sıkıntı ve kargaşa olacak. 3-5 yıl sonra üniversitelerden, gelen adaylara yönelik şikayetler olacak, ‘adaylar bu programlara uygun değil’ yakınmaları olacak!
 
Mühendislik programlarına da tıp ve diş hekimliği programlarına da aynı puan türü, tek puan türüyle yani SAY ile öğrenci yerleştireceksiniz.
 
Sorun şurada; mühendislikte matematik, sağlık bilimlerinde ise fen bilimleri ağırlıkta, halbuki sen bu ayrıma bakmadan, ikisini yek bir çatı altında topluyorsun!
 
Yani öyle bir merhem yapıyorsun ki, her derde derman olacak!

Yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.
Sadık GÜLTEKİN Arşivi