Adını bir vapur türünden alan ve yanında şeker yada lokumla ikram edilen sade kahve çeşidi hangisidir

TRT 1 Altın Petek 16 Mayıs 2017 Salı Yarışma Sorusu;

Yarışmacı Ece ÇAKIR Yeditepe Üniversitesi Sineme Televizyon Bölümü öğrencisi;

Soru : Adını bir vapur türünden alan ve yanında şeker yada lokumla ikram edilen sade kahve çeşidi hangisidir 

A- Yandan çarklı

B- Boğaz kahvesi

C- Dibek

D- Haliç

Doğru Cevap: Yandan çarklı

Sizde sorunun cevabını yorum olarak yazın gönderin anında yayınlayalım.

Yandan çarklı vapur ya da yandan çarklı gemi, yan tarafındaki su çarkını buhar makinesinden aldığı güçle döndürüp hareketi sağlayan ve daha çok nehir yolculuğunda kullanılan vapur. Antik çağlarda bu çarkların hareketi insan ya da hayvan gücüyle sağlanırdı. Çağdaş çarklı gemiler dizel motorlarla da takviye edilmektedir.

YANDAN ÇARKLI KAHVE NASIL OLUYOR?

Yıllarca hayata karşı maddi, manevi mücadeleler vermiş ama kadermi desek yada başka bir şeymi söylenir. Hayatta hiç bir isteği olmamış,sevmiş ama çeşitli imkansızlıklar yüzünden sevdiğinle evlenememiş.

Yıllarca sevebileceği, yüreğinin yarısını,ruh ikizini aramaya koyulmuş ama bir türlü onunla karşılaşamamış ama onu aramaya devam etmiştir.

Ve ailesinin isteği ile görücü usulüyle evlendiği eşinden,aradığı ilgiyi bulamayan adam internetteki paylaşım sitelerine giriyor,adeta rüzgara kapılmış yaprak misali,oradan oraya nette geziyordu.

Günlerden birgün,üyesi olduğu bir paylaşım sitesinden, bir hanımefendiden bir mesaj aldı.

"Yandan çarklı kahve nasıl oluyor".

Adam şaşırmış, hemde sevinmişti. Çünkü paylaşım sitesindeki ankete kahvemi yandan çarklı içerim diye yazmıştı.

Hemen o hanımefendiye,yandançarklı kahvenin şekeri, fincanın yanında konularak içildiğini yazdı. Belkide yıllardır aradığı, kutsal bir mesajdı bu O hanımefendiye arkadaşlık teklifinde bulundu.

Meğer O hanımefendide, adamın netteki yazılarını, bir müddettir yakın markaja almış ve adamı gıyabında sevmişti.

Kısa zamanda buluşup tanıştılar. İlk görüşmelerinde sanki ikisininde yüreğine, ilahi bir ateş, aşk ateşi düşmüştü. Ama arada, önemli pürüzler vardı.Çünkü kadında evliydi ve yıllardır, pek yüzü gülmemiş, çile çeken biriydi. Eşiyle mutluluğu bulamamıştı.

Ve hanımefendi,adamın aradığı bütün vasıflara uyuyordu, dini bütün, imanı kamil ve çok güzeldi, sanki kalbinin öbür yarısıydı, sanki ruh eşiydi,evli bile olsa onu seviyordu ve bu sevgiside karşılıksız değildi.

Tek amaçları,şeytana ve nefislerine uymadan birbirlerini sevmek,imanlarını zedelememekti. Birbirlerini göremeden, seslerini duyamadan yaşayamıyorlardı.

Fırsat buldukça, masumane bir şekilde buluşuyorlar, günahtan sakınarak, ilişkilerini devam ettiriyorlar ve sürekli Allaha samimi ve halisane bir dua ile günaha girmeden hayırlı bir şekilde Allahın izin vereceğine inanarak, sabrediyorlardı.

Çünkü ikisininde kaybolan yılları vardı,sanki yıllardır birbirlerini arıyorlardı. Belki ikiside kaybolan yıllarını,birbirlerinde bulmuşlar, mutluluğa, beraber yuva kurarak ulaşmak istiyorlardı. Ve Yüce Allah'a sığınmışlardı. Biliyorlardıki O, Allah neylerse güzel eylerdi.

Aşkları hasret yangınlarında yanarak hala devam ediyor ve vuslata ermek için gece gündüz dualarına devam ediyorlar.