9. Sınıf Biyoloji Ders Kitabı Sayfa 71-72-73-74-75-76-77-78-79 Cevapları Meb Yayınları
1. Tema Ölçme ve Değerlendirme Soruları
9. Sınıf Biyoloji Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 71
Soru: Aşağıda verilen metinden yararlanarak 1,2 ve 3. soruları cevaplayınız.
1928 yılına kadar İngiliz bilim insanı Alexander Fleming bakterileri yok etmek üzerine çalışmalar yapar, fakat başarısız olur. Bir gün, tatil dönüşü laboratuvarına geldiğinde içinde farklı bakterilerin bulunduğu petri kabını açık unuttuğunu fark eder. Açık unutulan petri küf mantarı ile dolmuştur. Petri kabını temizlemeye hazırlanan Fleming küf mantarının kenarında bulunan jel kıvamındaki yapıda herhangi bir bakteri topluluğu bulunmadığını fark eder. Oysaki kabın diğer kısımlarında bol miktarda bakteri vardır. Fleming, bakterileri yok eden bu yapının Penicillium notatum adı verilen küf mantarı olduğunu tespit eder. Bu mantarların kenarlarında yer alan jöle kıvamındaki sulu kısma ise penisilin adını verir. Fleming, penisilini küf mantarından ayırmayı başaramaz ve penisilin ile ilgili çalışmalarını 1934 yılında sonlandırır. Konu ile ilgili bir makalesinde ise penisilinin hastalıkların tedavisinde kullanılabileceğini belirtir, ancak genel olarak makalesinde değindiği nokta penisilinin küf mantarına duyarlı bakteriler ile diğer bakterileri birbirinden ayırmasıdır. Penisilinin hastalıkların tedavisinde kullanılması Fleming’den sonra başlar.
İnsanlık küf mantarının iyileştirici özelliğinin olabileceğini Fleming’den çok daha önce düşünmüştür. Örneğin Antik Mısır’da insanlar yaraların üzerine enfeksiyon kapmamaları için lapa haline getirilen küflü ekmek sürülerek tedavi edilmeye çalışırlarmış. Fleming’in çalışmalarını inceleyen İngiliz bilim insanları Howard Florey ve Ernst Chain 1939 yılında laboratuvar ortamında penisilini saflaştırmayı başarır.
1940 yılında farelerle yaptıkları deneyde penisilin antibiyotiğinin enfeksiyon kapmış fareleri iyileştirdiği sonucuna ulaşırlar. 1941 yılında ise ilaç ilk defa bir insan üzerinde kullanılır. Hastada iyileşme gözlemlenir, ancak yeteri kadar penisilin üre- tilemediği için hastalık yeniden nükseder. Daha sonra yapılan çalışmalarda araştırmacılar birden fazla insanı tedavi etmeye yetecek kadar penisilin üretmeyi başarır ve bu şekilde benzer özellikteki hastaları iyileştirirler.
Fleming, Florey ve Chain bu konuda yaptıkları önemli çalışmalar sayesinde 1945 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldüler.
1. Soru: Alexander Fleming’in penisilin keşfi sadece tesadüflerle açıklanabilir mi? Alexander Fleming’in bu beklenmedik sonuçları değerlendirme yeteneği, bilim insanlarının hangi özellikleriyle ilgilidir? Yazınız.
Cevap: Bilimsel gelişmeler sadece tesadüflerle açıklanamaz. Alexander Fleming’in petri kabını temizlemeden önce kabı gözlemlemesi bilim insanının gözlem yeteneğinin güçlü olması gerektiğini göstermektedir. Ayrıca bilim insanı tesadüfi bir olayın arkasında bile bilimsel bir gerçeğin olduğunu düşünerek merak duygusuyla hareket edip olayın sebebini açıklamaya çalışmalıdır.
2. Soru: Bilimsel çalışmalarda ve uzun vadeli araştırmaların başarılı olmasında sürekliliğin neden gerekli olduğunu açıklayınız.
Cevap: Bilimsel çalışmalarda süreklilik yeni keşiflerin yapılmasına imkân sağlar. Özellikle uzun süren araştırmalarda sürekliliğin olması araştırmanın başarıya ulaşması için önemlidir.
9. Sınıf Biyoloji Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 72
3. Soru: Biyolojide önemli dönüm noktalarından biri olan penisilinin keşfi gerçekleşmeseydi tıp ve bilim dünyasındaki etkileri nasıl olurdu? Bu durum toplum sağlığı üzerinde ne gibi sonuçlar doğururdu? Açıklayınız.
Cevap: Penisilin keşfedilmeseydi bu durumun tıp ve toplum sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkileri olurdu. Enfeksiyon hastalıklarından kaynaklanan ölüm oranları daha yüksek olur; sepsis, pnömoni ve tüberküloz gibi hastalıklar daha çok insanın hayatını kaybetmesine yol açardı. Basit cerrahi işlemler ve yaralanmalar bile ciddi komplikasyonlara sebep olabilir, iyileşme süreçlerini uzatır ve riskleri artırırdı. Ameliyatlar, enfeksiyon riskinin yüksek olması nedeniyle çok daha tehlikeli hâle gelir, sterilizasyon teknikleri ne kadar gelişmiş olursa olsun antibiyotiklerin yokluğu nedeniyle cerrahi müdahaleler sonrasında enfeksiyon riskini düşürmek zor olurdu. Sonuç olarak, toplum sağlığı üzerinde büyük bir yük oluşur ve modern tıbbın birçok başarısı gerçekleşemezdi.
Aşağıda verilen metin ve grafiklerden faydalanarak 4, 5, 6 ve 7. soruları cevaplayınız.
Lepistesler evlerinizdeki akvaryumlarda da besleyebileceğiniz küçük bir tatlı su balığıdır. Bu türün üyeleri, Trinidad’daki Aripo Nehir sistemindeki küçük su birikintilerinde birbirlerinden nispeten bağımsız popülasyonlar halinde yaşarlar. Bazı durumlarda, aynı derede yerleşmiş iki popülasyon birbirlerinden 100 metre kadar uzaklıkta yaşar. Ancak, aradaki bir şelale, balıkların iki su birikintisi arasında gidip gelmelerini engeller.
Avcı çeşitliliğinin lepistes balıklarında renk desenlerinin sayısı ve dağılımına etkisi olabilir mi? Erkek lepistesler çok çeşitli renk desenlerine sahiptir. Dişi lepistesler, erkekleri seçerken parlak renk desenlerine sahip olan erkekleri tek düze renkli erkeklere göre daha fazla tercih ederler. Ancak, dişileri çeken parlak renkler, erkekleri avcılar için daha belirgin hale getirebilir. Araştırmacılar, az sayıda avcı türünün bulunduğu havuzlarda, parlak renklerin avantajının daha belirgin olduğunu gözlemlediler. Bir lepistes avcısı olan sazancık, henüz yetişkin renklerini göstermeyen yavru lepistesleri avlar. Araştırmacılar, tek düze renklere sahip yetişkin lepistesleri, sadece sazancık içeren havuzlara transfer ettiklerinde, bu lepisteslerin sonraki nesillerinin daha parlak renklerde olacağını tahmin ettiler (dişilerin parlak renkli erkekleri tercihi nedeniyle).
Araştırmacılar, yetişkin lepisteslerin avcısı olan turna balıkları içeren havuzlardan 200 yetişkin lepistes balığını alarak, sadece yavru lepistesleri avlayan sazancık balıklarının bulunduğu havuzlara naklettiler. Ardından her kuşakta yetişkin erkek lepistes balıklarındaki parlak beneklerin sayısını ve bu beneklerin toplam alanını izlediler.
Araştırmacılar 22 ay sonra (15 nesil sonra), kaynak ve nakledilen lepistes popülasyonları için renk desen verilerini karşılaştırdılar.
Cevap: Bu etkinliğin cevabı diğer sayfadadır. (Bkz. Sayfa 73)
9. Sınıf Biyoloji Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 73
4. Soru: Bu örnekte bilimsel çalışma basamaklarının aşağıdaki unsurlarını yazınız.
a) Soru: Avcı çeşitliliğinin lepistes balıklarında renk desenlerinin sayısı ve dağılımına etkisi olabilir mi?
b) Hipotez: Dişi lepistesler, erkekleri seçerken parlak renk desenlerine sahip olan erkekleri tekdüze renkli erkeklere göre daha fazla tercih ederler.
c) Tahmin: Araştırmacılar tekdüze renklere sahip yetişkin lepistesleri sadece sazancık içeren havuzlara transfer ettiğinde bu lepisteslerin sonraki nesillerinin daha parlak renklerde olacağını tahmin etti. (dişilerin parlak renkli erkekleri tercihi nedeniyle).
ç) Kontrol grubu: Kaynak popülasyon (sadece yavru lepistesleri avlayan sazancık balıklar)
d) Deney grubu: Nakledilen popülasyon (turna-çiklidi balıkları içeren havuzlardan alınan 200 yetişkin lepistes balığı)
5. Soru: Bu deneyin sonuçları hakkında aşağıdaki çıkarımlardan hangisi doğru olabilir?
I. Nakledilen lepistes popülasyonundaki erkeklerde benek sayısında ve beneklerin kapladığı alanda belirgin bir artış gözlemlenmiştir.
II. Nakledilen lepistes popülasyonundaki erkeklerde benek sayısında ve beneklerin kapladığı alanda belirgin bir azalma gözlemlenmiştir.
III. Nakledilen lepistes popülasyonundaki erkeklerin benek sayısı artmış ancak beneklerin kapladığı toplam alanda bir azalma gözlemlenmiştir.
IV. Nakledilen lepistes popülasyonundaki erkeklerin benek sayısı azalmış fakat beneklerin kapladığı toplam alanda bir artış gözlemlenmiştir.
V. Nakledilen lepistes popülasyonundaki erkeklerin benek sayısı ve beneklerin kapladığı alanda herhangi bir değişiklik gözlemlenmemiştir.
Cevap: I seçeneğidir.
6. Soru: 22 ay sonra sazancıklar nakledilen popülasyondan lepistes kaynak havuzuna döndürülürse ne olacağına yönelik tahmininizi yazınız.
Cevap: 22 ay sonra sazancıklar lepistes kaynak havuzuna döndürülürse, sazancıklar popülasyon üzerinde baskı oluşturabilir. Sazancıkların lepisteslerle rekabete girmesi, besin kaynaklarının azalmasına ve lepistes popülasyonunun azalmasına yol açabilir. Ayrıca sazancıklar, daha büyük ve agresif oldukları için lepisteslerin yaşam alanlarını kısıtlayabilir ve ekosistem dengesinde değişimlere neden olabilir.
7. Soru: Yukarıdaki bilimsel araştırmada bilimin doğasının hangi özellikleri incelenmiştir? Yazınız.
Cevap: Bilimsel bilginin gözlemlere ve çıkarımlara dayalı olması, bilimsel bilginin özgünlüğü
8. Soru: Aşağıdaki metinden yararlanarak 8, 9, 10 ve 11. soruları cevaplayınız.
İki bilim insanı (A ve B) yüksek tansiyon hastalığının tedavisinde kullanılacak y maddesi içeren bir ilaç geliştirmeyi hedefler. Bu amaç doğrultusunda araştırmacılar çalışmalarına başlar ancak araştırmacılardan A bilim insanı, başka bir proje grubuna dâhil olmak zorunda kaldığından deney süreci başlamadan ilaç geliştirme çalışmasından ayrılır. Laboratuvarın sağladığı maddi kaynaklarla yaptığı uzun süren deneyler sonucunda B bilim insanı, y maddesinin hastalığı tedavi etmede etkili olmadığı sonucuna ulaşır. Bu süreçte zaman ve para harcayan ve bunun israf edilmemesi gerektiğini düşünen B bilim insanı, deney sonuçlarını biraz değiştirmekten zarar gelmeyeceğini düşünüp yayımlanmak üzere konuyla ilgili bir makale yazar. B, bu makaleyi kaleme alırken yaptığı literatür taramasında çeşitli kaynaklardan elde ettiği verilerin bir kısmını referans göstermeden kendi yayınında kullanır. Çalışmayı kendi başına yürütmesine rağmen A’yı da araştırmacı olarak gösterir ve bu makaleyi bir bilim dergisine gönderir.
Cevap: Bu etkinliğin cevabı diğer sayfadadır. (Bkz. Sayfa 74)
9. Sınıf Biyoloji Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 74
8. Soru: B’nin deney sonuçlarını değerlendirirken verilerin bir kısmını referans göstermeden kullanması etik bir ihlaldir. B, veri kullanımında etik sorumlulukları göz önünde bulundurarak nasıl bir yaklaşım izlemeliydi? Açıklayınız.
Cevap: B’nin deney sonuçlarını değerlendirirken verilerin bir kısmını referans göstermeden kullanması etik bir ihlaldir ve bilimsel dürüstlüğe aykırı bir davranıştır. Veri kullanımında etik sorumlulukları göz önünde bulundurarak, B’nin izlemesi gereken doğru yaklaşım şunlar olmalıdır: Veri Referanslama: B, kendi çalışmasında kullandığı verileri doğru bir şekilde referans göstermelidir. Diğer araştırmacıların çalışmalarından elde ettiği verileri kullanırken bu kaynakları açıkça belirtmelidir. Bu, diğer araştırmacıların katkılarını takdir etmenin yanı sıra bilimsel dürüstlüğü sağlamak için önemlidir.
9. Soru: Verilen örnek olayda başka hangi etik ihlaller mevcuttur? Yazınız.
Cevap: Örnek olayda etik konusunda başka ihlaller de mevcuttur. Bunlar; bilimsel dürüstlüğün korunması, tüm araştırmacıların doğru şekilde belirtilmesi, yayın etik kurallarına uyulması şeklinde sıralanabilir.
10. Soru: Metinde verilen etik ihlallerin bilimsel araştırmalara olan etkileri neler olabilir? Yazınız.
Metinde verilen etik ihlallerin bilimsel araştırmalara etkileri:
➢ B, deney sonuçlarını manipüle etmek veya değiştirmek gibi yanlış bir yaklaşım yerine, elde ettiği sonuçları dürüstçe rapor etmelidir. Bilimsel araştırmalarda doğruluk ve güvenilirlik esastır ve verilerin manipüle edilmesi bilimsel süreci zedeler.
➢ A projeden ayrılmıştır. B’nin çalışmayı tek başına yürütmesine rağmen gerçek dışı bir şekilde A’yı araştırmacı olarak göstermesi, bilimsel dürüstlüğe zarar verir.
➢ Makale bir bilim dergisine gönderilirken derginin yayın etik kurallarına uygun davranılmalıdır. Veri kullanımı, yazar katkıları ve diğer etik konular hakkında derginin kurallarını dikkate almak önemlidir.
➢ B, bu adımları takip ederek bilimsel dürüstlüğü koruyabilir ve veri kullanımında etik sorumlulukları göz önünde bulundurabilir. Bu hem B’nin kendi itibarını korumasına hem de bilimsel topluluğa katkı sağlamasına yardımcı olacaktır.
11. Soru: Araştırmacıların etik standartlara uygun davranmalarının bilim insanlarının güvenilirlikleri ve itibarları üzerindeki etkileri neler olabilir? Açıklayınız.
Cevap: Bilim insanlarının etik standartlara uygun davranması, bilim insanlarına güvenilirlik ve itibar kazandırır. Bu durum araştırmalarının güvenilirliğini artırır, saygınlık kazanmalarını sağlar ve toplumsal algılarını olumlu yönde etkiler. Etik değerlere bağlı kalan araştırmacılar, toplumun güvenini kazanır ve bilimsel bilginin yayılmasını ve toplumun bilime olan güvenini yükseltir.
12. Soru: Aşağıdaki senaryoyu dikkatlice okuyunuz ve 12, 13 ve 14. soruları yanıtlayınız.
Biyoloji öğretmeni sınıfındaki öğrencilerden canlıların ortak özelliklerinden birini seçerek o özellikle ilgili bildiklerini yazmalarını istemiştir. Bazı öğrenciler aşağıdaki cevapları vermiştir.
Gökhan: Hücre tüm canlılarda ortaktır ve bazı canlılar prokaryot, bazıları ökaryot hücre yapısına sahiptir.
Seda: Tüm canlılar yaşamsal faaliyetleri için enerji üretmek ve tüketmek zorundadır.
Çetin: Tüm canlılar yaşamını devam ettirmek için eşeyli yolla üremek zorundadır.
Esra: Canlıların tamamı beslenmek zorundadır ve bazıları besinlerini kendisi üretirken bazıları dış ortamdan hazır alır.
İlyas: Adaptasyon (uyum), canlıların yaşadığı çevrede hayatta kalabilme
Cevap: Bu etkinliğin cevabı diğer sayfadadır. (Bkz. Sayfa 75)
9. Sınıf Biyoloji Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 75
üreme şansını artıran türe özgü kalıtsal olmayan özelliklerin tümüdür.
Emel: Sindirim ve solunum olayları anabolik, fotosentez ise katabolik olaylardır.
Duygu: Virüsler tüketici olarak beslenen canlılardır.
Öğrencilerin verdiği cevaplara göre aşağıdaki soruları cevaplayınız.
12. Soru: Hangi öğrencilerin verdiği cevaplar doğrudur?
Cevap: Gökhan, Seda ve Esra’nın verdiği cevaplar doğrudur.
13. Soru: Hangi öğrencilerin cevapları kısmen doğrudur? Bu öğrencilerin cevaplarındaki hatalı kısımları düzeltiniz.
Cevap: İlyas’ın verdiği cevapta adaptasyonun tanımı doğrudur ancak adaptasyonun kalıtsal olmadığını söylemesi hatalıdır. Bu nedenle doğru ifade; Adaptasyon (uyum), canlıların yaşadığı çevrede hayatta kalabilme ve üreme şansını artıran türe özgü kalıtsal olan özelliklerin tümüdür şeklinde olmalıdır.
14. Soru: Hangi öğrencilerin cevapları tamamen hatalıdır? Bu öğrencilerin verdikleri cevapların doğrusunu yazınız.
➢ Çetin, Emel ve Duygu’nun verdiği cevaplar tamamen hatalıdır. Doğru cevaplar;
➢ Çetin: Üreme, tüm canlıların neslini devam ettirebilmek için kendilerine benzer yeni bireyler oluşturmasıdır. Bazı canlılar eşeyli bazıları eşeysiz yolla çoğalır.
➢ Emel: Sindirim ve solunum olayları katabolik, fotosentez ise anabolik olaylardır.
➢ Duygu: Virüslerde beslenme olayı görülmediği için üretici ya da tüketici olarak sınıflandırılmazlar.
15. Soru: Aşağıda verilen metinden ve bazı canlıların taksonomik ve kromozomal bileşenlerinin verildiği tablodan yararlanarak 15,16, 17 ve18. soruları cevaplayınız.
Canlıların sınıflandırılmasında, kalıtsal olarak ortak karakterlere sahip, kendi aralarında verimli döl verebilen yavrular elde edilen bireylerin oluşturduğu canlı grubu, diğer ifadeyle tür temel sınıflandırma birimidir. Türlerin adlandırmaları binominal (ikili) olarak yapılır. Tür isimlerinde birinci kelime cins adı, ikinci kelime ise tamamlayıcı adı ifade eder. Cins adının ilk harfi büyük, diğerleri ise küçük yazılır. Bu iki kelimeyle ifade edilen tür isimleri eğik (italik) yazılarak verilir.
Cevap: Bu etkinliğin cevabı diğer sayfadadır. (Bkz. Sayfa 76)
9. Sınıf Biyoloji Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 76
16. Soru: Filogenetik sınıflandırmaya göre tabloda kaç farklı tür, cins ve aileye ait canlı örneği yer almaktadır? Açıklayınız.
Cevap: 6 tür, 4 cins ve 3 aile bulunur. İki kelime ile adlandırılanlar tür isimleridir. Tür isimlerin ilk isimleri türün ait olduğu cinleri gösterir.
17. Soru: Tablodaki canlılardan hangilerinin aynı takıma ait olduğunu gerekçesiyle yazınız.
Cevap: Pinus nigra ve Pinus pinea’nın familyaları aynı olduğu için takımları da aynıdır. Aynı durum Vulpes zerda ve Vulpes vulpes için de geçerlidir.
18. Soru: Tablodaki canlılardan hangileri çiftleştiklerinde verimli döl oluşturabilir? Sebebini açıklayınız.
Cevap: Verilen canlılar arasında verimli döl oluşumu görülmez. Çünkü verimli döl aynı türler arasında oluşur. Tabloda verilen canlılar arasında aynı türden canlı bulunmamaktadır.
19. Soru: Tabloda verilen türlerden hangilerinde protein benzerliğinin daha fazla olduğunu yazınız.
Cevap: Pinus nigra ile Pinus pinea ve Vulpes zerda ile Vulpes vulpes türlerinin cins adları aynı olduğu için protein benzerlikleri diğer canlılara göre daha fazladır.
Aşağıda verilen metinden yararlanarak 19, 20 ve 21. soruları cevaplayınız.
MARS’TA YAŞAM VAR MI?
Mars yüzeyinin canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için oldukça ağır koşullara sahip olduğu biliniyor. Kutuplarında -150 °C sıcaklıklar görülebilirken ortalama yüzey sıcaklığı -65 °C olan Mars oldukça düşük bir atmosfer yoğunluğuna sahiptir. Dünya’nın yaklaşık %1’i kadar yoğun olan atmosferi büyük oranda karbondioksitin yanında azot, argon, oksijen ve karbonmonoksit gazlarını da içerir. Kutuplarında karbondioksitten ve sudan oluşan buzullar bulunur. Yapılan araştırmalardan elde edilen bulgularda Mars’ın birkaç milyar yıl önce yeraltı mikroorganizmalarına ev sahipliği yapmış olabileceği düşünülüyor.
Cevap: Bu etkinliğin cevabı diğer sayfadadır. (Bkz. Sayfa 77)
9. Sınıf Biyoloji Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 77
Mars’ın ıssız yüzeyi ve kraterlerinde bir zamanlar (ilkin atmosfere sahip olunduğu dönem) su ve akarsuların olduğu ve bu durumun canlı formları barındırmaya elverişli olabileceği düşünülüyor. Bir başka görüşe göre de bir zamanlar Mars’ta var olduğu düşünülen canlılar atmosferden hidrojen çekerek ve metan salınımını artırarak küresel bir soğumaya neden olmuş olabilir.
21. Soru: Metinde söz edilen canlının hangi domainlere ait olabileceğini nedenleriyle açıklayınız.
Cevap: Metinde sözü edilen canlı, bakteri ya da arke olabilir. Mars gibi ekstrem koşulların hakim olduğu bir gezegende arke ve bakteri gibi zor koşullarda yaşayabilen canlılar görülebilir.
22. Soru: Metinde anlatılan canlının iki halkasal kromozom ve plazmit içerdiği, zarla çevrili yapılar içermediği, ekstrem koşullarda yaşayabildiği ve antibiyotiklere karşı direnç gösterdiği bilgisi bu canlıyı sınıflandırmak için yeterli midir? Açıklayınız.
Cevap: Yeterli değildir çünkü hem bakteriler hem de arkeler bahsi geçen özellikleri taşıyan canlı gruplarını içerir.
23. Soru: Bilim insanları Mars’ta yaşamın kanıtlarını araştırmak için belirledikleri kraterlerde çalışmalarını yoğunlaştırmışlardır. Bilim insanlarının buz kütleleri bulunan kutuplar ya da Mars’ın yüzeyi yerine kraterleri seçmelerinin nedenini açıklayınız.
Cevap: Mars yüzeyindeki gündüz ve gece sıcaklık değişim aralığı çok geniş olduğundan Mars yüzeyi çalışmak için elverişli değildir. Kutuplar ise yüzeyden çok daha soğuk olduğu için orada çalışmak neredeyse imkansızdır. Ancak krater bölgelerinde nispeten çalışmaya elverişli alanların oluştuğu ve yaşamın buralarda olabileceği düşünüldüğünden araştırmacılar krater bölgelerinde çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.
9. Sınıf Biyoloji Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 78
Aşağıdaki tablodan faydalanarak 22 ve 23. soruları cevaplayınız.
Soru: Tabloda yer alan hayvanların sınıflandırılmasında verilen özellikler içinden hangisi tablodaki tüm hayvanların aynı grupta yer almasını sağlar?
Cevap: Notokorda sahip olma özelliği tablodaki tüm hayvanlar için ortaktır.
9. Sınıf Biyoloji Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 79
23. Soru: Tabloda yer alan özelliklerden D ve E sütunu yer değiştirseydi tablodaki hayvanların sınıflandırmadaki yerleri ile ilgili aşağıdaki yorumların hangisi doğru olurdu?
A) Akbaba yavrularını sütle besler denilebilirdi.
B) Akbaba ve koyun amniyon keseliler grubunda olmazdı.
C) Komodo ejderi ve akbaba daha yakın akraba türler hâline gelirdi.
D) Akbaba ve koyunun omurgalıların sınıflandırılmasındaki yerleri değişmezdi.
E) Koyunun yavrularını sütle beslemek dışında başka ayırt edici özelliği kalmazdı.
Cevap: D
Aşağıdaki metinden yararlanarak 24. soruyu cevaplayınız.
Biyolojik çeşitlilik; bitkiler, hayvanlar, mantarlar, mikroorganizmalar gibi tüm canlıları, bunların oluşturdukları ekosistemleri ve içinde yaşadıkları alanları kapsar.
Genetik çeşitlilik, tür ve ekosistem çeşitliliği biyoçeşitliliğin temel unsurlarıdır. Eko- sistem, komüniteyi oluşturan tüm canlıların canlı ve cansız varlıklarla etkileşimidir.
Ekosistem çeşitliliği farklı ekosistem türlerinin varlığını gösterir. Bir coğrafyada farklı koşulları sunan birçok ekosistem çeşidinin bulunması, zengin tür topluluklarının neslinin sürdürmesini güvence altına alır.
24. Soru: Türkiye’nin biyolojik zenginliği ile ilgili bazı bilgiler aşağıda verilmiştir. Bunlardan hangisi veya hangileri Türkiye’nin ekosistem çeşitliliğini ifade etmektedir? Boş bırakılan bölümleri işaretleyiniz.
(…) Türkiye’de yapılan arkeolojik kazılardan elde edilen bulgulara göre tahıl tarımı yaklaşık 10.000 yıl önce Anadolu’da başlamıştır.
(✓) Türkiye kıtalar arasında köprü durumunda olduğu için coğrafi özellikler ve iklim kısa mesafelerde değişmektedir.
(…) Türkiye birçok bitki türü için köken ve/veya çeşitlilik merkezidir.
(✓) Türkiye sahip olduğu tarım alanları, ormanları, dağları, stepleri, sulak alanları, kıyıları ve denizleri ile pek çok farklı coğrafi alan ve bunların kombinasyonlarını içermektedir.
(…) Türkiye güncel veriler ışığında bünyesindeki 3.500 kadarı endemik, yaklaşık 10.000 tohumlu bitki türüne, toplamda 12.000 civarında bitki çeşidine ev sahipliği yapmaktadır ve bitki türlerinin çeşitliliği bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir.
(…) Türkiye’nin fauna (belirli bir bölgede yaşayan hayvan türlerinin tamamı) çeşitliliği ılıman kuşak ülkeleriyle kıyaslanacak ölçüde zengindir.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.