11. Sınıf Meb Felsefe Sayfa 114-116 Cevapları

11. Sınıf Meb Felsefe Sayfa 114-116 Cevapları
11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Sayfa 114, 115, 116 3. Ünite Ölçme ve Değerlendirme Cevaplarını yazımızın devamından okuyabilirsiniz.

4. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 114 Cevabı

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere doğru sözcükleri yazınız.

1. Kant’ın ahlak felsefesinin temelinde “ödev” kavramı vardır.
2. Hegel, oluşum ve değişimi diyalektik yasaya göre açıklar.
3. Montesquieu’ya göre iki toplum arasındaki ilişkiyi düzenleyen hukuka Devletler Hukuku devlet içindeki siyasi ilişkileri düzenleyen hukuka..Siyasal Hukuk-ve kişiler arası ilişkileri düzenleyen hukuka Medeni Hukukdenir.
4. Rousseau; egemenliğin ortak iradeyeait, bölünemez, devredilemez ve toplumun yararına olduğu görüşündedir.

Aşağıda Romen rakamlarıyla verilen filozof isimlerini harf ile verilen felsefi kavram, akım ve eser isimleriyle eşleştirerek doğru harfi parantez içine yazınız.

III. Voltaire (a) Candide
IV Rousseau (b) Toplum sözleşmesi
I. Kant (c) Ödev ahlakı
V Bentham (ç) Faydacılık
II. Hegel (d)Diyalektik idealizm
e) İdealar dünyası

Aşağıda verilen açık uçlu soruların cevaplarını ilgili alanlara yazınız.

6. 18-19. yüzyıl felsefesinde insanlar için “aydınlanma” kavramıyla neler amaçlanmıştır?

Bu çağın en önemli özelliği ideolojilerin çekiştiği (Liberalizm – Sosyalizm) bir çağ olmasıdır.
– Siyasal ve sosyal sorunlara önem verilmiştir. (Bunda Sosyalizmin etkisi görülür.)
– Yeni kültür ve insan tipi arayışlarına yönelme vardır. (Bunda da Sosyalizmin etkisi vardır.)
– Din ve geleneğe karşı olan tutum yaygınlaşmıştır.
– Olgulara dayalı bilim anlayışı geliştirilmiştir. (Pozitivizmin etkisi vardır.)
– Bu dönemde 5 akım karşımıza çıkar. Bu akımlar: İdealizm (Fichte – Hegel), Pozitivizm (Auguste Comte), Romantizm (Schelling – Hegel), Nihilizm (Nietzsche), Diyalektik Materyalizm (Karl Marx)

7. “Aklını kendin kullanma cesaretini göster.” sözüyle Kant’ın 18-19. yüzyıl felsefesine olan etkisi nedir? Açıklayınız.

Aklını kullanma cesareti gösterenlerin sayıca üstünlüğü ele geçirmesi
Çünkü aklını kullanan, şüphe eder, sorgular, eleştirir.
Çünkü aklını kullanan, iradesini başkasına teslim etmez, körü körüne itaat etmez, sorumluluk alır.
Çünkü aklını kullanan, kendini bir özne olarak görür; değişimin, dönüşümün kendinden başlayacağını bilir.

8. Bilgi konusunda 18-19. yüzyıl felsefesinde öne çıkan felsefi akımlar nelerdir?

a-) İdealizm (Fichte – Hegel): İdealizmin kurucusu Platon’dur. İdealizm düşünceyi esas alır. Felsefi problemleri düşünceyle açıklarlar. Metafiziğe yer verirler. Empirizm ve Pozitivizme karşıdır. 19.yy temsilcileri Fichte ve Hegel’dir.
b-) Pozitivizm (Auguste Comte): Çıkış noktası Kant’ın “Metafizik bilim olamaz” düşüncesidir. Buna bağlı olarak Comte, felsefenin metafiziği bırakıp olgulara dayanmasını savunur. Felsefenin alanı gözlenebilen ve ölçülebilen somut varlıklarla sınırlıdır. Metafiziği tamamen reddederler. Her şeyi maddesel olarak görürler. Pozitivizm bilimlerin gelişmesiyle beraber ortaya çıkmıştır. Kurucusu Auguste Comte’dur.
c-) Romantizm (Schelling – Hegel): Çıkış noktası Kant’tır. Varlık, insan aklının ve duygularının dışarı vurumudur. Aydınlanma dönemi olan 18.yy’ın salt akılcı görüşlerine tepki olarak doğmuştur. Bilimin insan ruhunu sınırladığını ve daralttığını söylerler. Temsilcisi Schelling, Hegel ve Musset’tir.

9. 18-19. yüzyıl felsefesi siyaset alanında yeni ve farklı fikirler üretilmesinin sebepleri nelerdir?

18.ve 19.yüzyıl felsefesinde tarihsel açıdan bakıldığında siyasal ideolojilerin öne çıktığı bir döneme olarak nitelendirebiliriz. Özellikle sosyalist düşünce onun kökleri bu dönemde daha belirgin hale gelmiştir. Diğer yandan liberalizm ve felsefi kökleri de bu dönemde oluşmuştur. Bu çağda siyasal ve sosyal sorunlara daha çok önem verilmiştir. Bunda Sosyalizmin büyük etkilerini görmek mümkün. Yine Sosyalizmin etkisiyle yeni kültür ve insan tipi arayışları hep bu dönemde başlamıştır. Ayrıca gelenekselden kopup aklın ön planda olduğu bir düşünme tarzı olarak yeni fikirler ortaya atılmış ve dini geleneklerden kopuş hep bu dönemin amasıdır.

18 ve 19. Yüzyıllarda hakim görüş, olgulara dayalı bilimsel yaklaşımdır. Bu yaklaşımda pozitivizmin etkisi büyüktür. Bu dönemde beş akım karşımıza çıkmaktadır. Bunlar; Pozitivizm, Romantizm, Nihilizm, İdealizm ve Diyalektik Materyalizmdir. 19. yüzyıl insanların hak, adalet, eşitlik ve yeni akılcı bilgilere ulaşması için ortaya çıkan ideolojiler çağı olmuştur. Din ve gelenekselden kopuş ve liberalizm ile sosyalizmin çatışması hep bu dönemde yaşanmıştır. Bu şekilde yeni insan tipleri ve kültürlerinin ortaya çıkması hedeflenmiş ancak başarılı olamamıştır. Bu dönem düşünürlerinin görüşleri ve yöntemleri birbirinden farklı olsa da insanın değerli ve geliştirilebilir varlık olduğu benimsenmiştir.

11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 115 Cevabı

10. Felsefi içerikli edebî eserlerin aydınlanma üzerindeki etkisi nelerdir?

Felsefenin edebiyat ile ilişkisi 18. Ve 19. Yüzyıl da yapılan felsefesini önemli bir şekilde etkilemiştir. Bu dönemde öne sürülen düşüncelerin aktarımı felsefenin dışına çıkarak sanatsal bir anlatım tarzına dönüşmüştür. Bu anlatım tarzı insanların felsefeye olan ilgisini arttırmış ve kitaplara daha fazla önem verilmeye başlanmıştır.

18.yüzyılda matbaaların sayısında büyük bir artış gözlenirken basılı eserler daha fazla insana ulaşmıştır. Özellikle Avrupa’da artık birçok yayına ulaşmak mümkün olmuştur. Bunun en büyük etkilerinden biri burjuva sınıfının hızla büyümesi ve felsefeyle birlikte dil ve edebiyata olan büyük ilgidir.

Bu dönemin filozof ve aydınları sadece felsefi eserler değil farklı alanlarda da eserler vermeye başlar. Yazılan eserler genel olarak toplumu ilgilendiren problemleri ele alır. Daha çok akla yönelik felsefi eserler ön plandadır ve bunlar burjuva sınıfına hitap eder. Edebi eserleri ise daha fazla halkın sorunlarına değinerek onların duygularına dokunan eserlerdir.

Bu dönemin atmosferini gözler önüne seren edebi eserler sayesinde felsefinin halk arasında yayılmasını sağlar. Özellikle filozofların edebi eserler kale alması düşünsel zenginliği arttırmış ve dolayısıyla halkın aydınlanmasına büyük katkılarda bulunmuştur.

11. Her iki tip soru için de adalet ve eşitlik kavramlarına yapılan vurgular nelerdir?

Cevap: Acaba adalet herkes için mi geçerli olmalıdır hak edene mi verilmelidir ve eşitlik göreceli midir soruları sorulmaktadır.

12. Onur Uca’nın araştırmasından hareketle Fransız Devrimi ve Sanayi İnkılabı’nın etkisi altında felsefede ortaya çıkan eşitliğe dayalı toplum düzeni düşüncelerini değerlendiriniz?

Cevap: Herkesin bazı yönlerden eşit haklara sahip olduğu ve adaletin herkese aynı mesafede olması gerektiği ancak ödül sisteminin ise hak edene verilmesini savunmaktadır.

13. İ.Kant, “Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi” adlı eserinde insan için kesin bir buyruk, aynı zamanda genel bir yasa olmasını isteyebileceği maksime (kural) göre davranışta bulunmasıdır. Buna göre insanın kesin buyruğa uyarak hareket etmesinin amacı nedir? Açıklayınız.

Cevap: Kant, herkesin kabul etmesi gereken bir yasanın “ahlak yasası” olması için, bu yasanın içinde olan tüm yükümlülüklerin sonucu mutluluğun oluşmasını belirtir. Tüm diğer yaslarda da amaçlanan budur. Buradaki mutluluk insanın doğal yaşamındaki koşullarda değil zorunlu akılsal koşularda aranmalıdır.

Kant, “Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi” adlı eserinde şuna dikkat çeker. Genel yasalarca belirlenmiş “ödev” buyruğunu davranışın maksimi gibi yani sanki kendi istemimi gibi davranışta bulun ve bu davranışın sonucunda yapılan eylemler bir araç değil bir amaç uğruna yapılmasıdır.

İnsanın yaşamını sürdürmesi bir ödevdir ve buna herkesin doğrudan doğruya bir eylemi vardır. Ancak insanların gösterdikleri bazı endişe ve iç değerleri kuraların(maksimlerinin) çoğu zaman ahlaksal bir içeriği yoktur.

14. J. J. Rousseau’nun “İnsan özgür doğar oysa her yerde zincire vurulmuştur.” sözüne göre insan toplum içinde özgür hareket edebilir mi? Gerekçeleriyle yazınız.

Cevap: Toplum sözleşmesi ile bir araya gelen insanlar sonrasında çıkartılan yasalara uymak zorundadırlar. J. J. Rousseau’nun “İnsan özgür doğar oysa her yerde zincire vurulmuştur.” Sözü de filozofun doğal yaşamdan yana olan görüşlerin neticesinde söylenmiştir.

Günümüze geldiğimizde insanların tüm hak ve özgürlükleri belli yasa ve kanunlarla güvence altındadır. Her toplumun kendine özgü belli kuralları vardır ve kişiler bu kurallara uymak zorundadır. Aksi halde kargaşa ve düzensizlik oluşur, buda beraberinde birçok problemi beraberinde getirir.

Bu nedenle insanın her ne kadar özgürlüğü kanunlarla güvence altına alınmış olsa da kendi istediği gibi davranması mümkün değildir.

15. J.Hyppolite’nin “Marx ve Hegel üzerine çalışmalar” adlı eserinde birey, karşıt öğretisini kendisinin dışında ve kendisine özdeş görür. Birey yok olur ve yaşam döngüsünün tekrarlanmasını sağlayan başka bir varlık haline gelir. Birey, kendisini karşıtı için ortaya koymakla örtük olarak kendi varlığını ortadan kaldırır. Çocuk ebeveynin karşıtıdır, çocuğun yaşamı ebeveynin yok oluşudur. Hegel, buna ‘yaşamın sonu gelmez döngüsü’ der. Bu durumun olumlu tarafı bireyin gelişimi ve desteklenmesi anlamına gelen yeni bir bireyin dünyaya gelmesidir.
Metinde anlatılan Hegel’in birey ve karşıtı görüşlerinin efendi ile hizmetçi, sevilen ile seven gibi insan ilişkilerinin örneğine rastlanır mı? Niçin?

Cevap: Evet görülebilir hizmetçi kendi varlığını efendinin varlığı için yok etmektedir.

11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 116 Cevabı

16. Cevap: D
17. Cevap: B
18. Cevap: E
19. Cevap: D
20. Cevap: A

7
12
18
3
5
2
8
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.