YDS'de kazandıran küçük taktikler
ÖLÇME Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), son iki yıldır yabancı dil sınavlarını YDS altında topladı ve sınav sistemini de değiştirdi. Önceki yıllarda adaylar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (KPDS), Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS) gibi sınavlarda belli taktikler uygulayarak, yüksek puanlar alabiliyorlardı. YDS ise okuyup anlama ve ona göre cevap vermeyi gerektirecek sorular içeriyor. Atmak eskisi kadar kolay değil, ancak hiç taktik yok da değil.
İşte Just English YDS Eğitmeni Selma Kaya'dan bu konuda birkaç tüyo aldık. Tabii öncelikle dili iyi öğrenmenin şart olduğunu hatırlatarak. "Çünkü taktikler dil bilginiz belli seviyedeyse işe yarıyor" diyen Kaya, YDS ile ilgili şu bilgileri verdi.
YDS'ye kimler girmeli, bu sınav nerelerde kullanılıyor?
ÖSYM yabancı dil tazminatı almak isteyen kamu personelinin yabancı dil bilgisi seviyesini belirlemek için artık YDS adı altında tek bir sınav yapıyor. O nedenle YDS, yüksek lisans ve doktora yapacaklar, dil tazminatı alacaklar, yabancı dil seviyesini belgelemek isteyenler gibi çok büyük bir kitleyi ilgilendiriyor.
Geçerlilik süresi nedir?
Kurumlar süre belirtmediği sürece aldığınız puan ömür boyu geçerli. Ama bazı akademik ilanlarda son 2 yıl içinde alınmış bir YDS puanı istenebiliyor. Dil tazminatı için de sınav geçerliliği 5 yıl.
e-YDS'nin farkı nedir?
Soru tipi ya da zaman açısından herhangi bir farkı yok. Sadece bilgisayar üzerinden soruların görüntülenmesi ve cevaplanması farklı. Sınav sadece Ankara'da olmak üzere her ay yapılıyor. Kontenjan sınırlı olduğu için başvurmak çok zor. Kayıtlar hemen bitiyor; hızlı olan kazanıyor.
Peki zor bir sınav mı?
YDS 80 soruluk bir sınav. 150 dakika süre veriliyor. Sınav, İngilizce kelime, gramer ve okuma-anlama becerilerimizi ölçüyor. Aslında kullanılan İngilizce açısından daha kolay ve anlaşılır sorular var. KPDS ya da ÜDS'de kullanılan İngilizce zordu. Üstelik ciddi bir yelpazede akademik metinler okuyorduk. Mesela bir cümle tamamlama "Faiz oranları arttığında..." diye başlayabiliyordu. Okuyup anlasak da konuyla ilgili bir fikrimiz yoksa doğru cevabı bulmak zordu. Ancak o sınavlarda da teknik-taktiklerimiz çoktu. Okumamıza gerek kalmıyordu.
Şimdi yok mu o taktikler?
Eskisi kadar yok. Bu da internet yüzünden oldu bence. Eskiden sadece kitaplarda yazardı bu teknikler ya da kursa gelen öğrencilerimiz bilir kullanırdı. Şimdi her söylediğimiz internette. Aslında her şey "virgülden sonra 'that' gelmez" ile başladı.
Sınava girip yüksek puan alan adayların soruların çoğunu okumadığı fark edildi. Şıklarda "rather than" varsa işaretliyorduk, doğru çıkıyordu. Haliyle bir değişikliğe gidilmesi gerekti. Şimdi basit, sade bir cümleyi okuyup anlamamız ve ona göre bir şık seçmemiz bekleniyor. Her adayın ilgi alanında olabilecek, sıkılmadan okuyup anlayabileceği sorular var.
Teknik-taktik kullanmaya gerek kalmadı mı diyorsunuz?
Demiyorum. Çünkü sınav 150 dakika ve çoğu aday, zaman sıkıntısı yaşıyor. Son yarım saat de yetişti yetişmedi telaşıyla geçiyor. O yüzden şu an tekniklerimizi doğru cevabı bulmaktan çok, hız kazanmak için kullanıyoruz.
Soruda bir beklentimiz olmadan, şıklarda ne arayacağımızı bilmeden ilerlemiyoruz. Şıkları her defasında sırayla okumuyoruz. Örneğin "e" şıkkında gözümüze çarpan bir ipucu o şıktan başlamamızı ve zaman kazanmamızı sağlayabiliyor.
Nasıl bir ipucu mesela?
Paragraf tamamlama sorularında bağlaç örneğin. E şıkkı "However" diye başlıyorsa doğru cevap olma ihtimali yüksek diyoruz. Çünkü İngilizce akademik metin yazan biri her cümleyi bağlaçla başlatmak istiyor. Ya da soruyu okumadan bile şıklarda bir bağlaç bir zamir görürseniz doğru cevap çıkma ihtimali çok yüksek. Ben bunlara atma teknikleri diyorum. Ancak "o piti piti" yerine daha destekli daha olası bir şık işaretlemeye yönelik taktikler. Yanlış cevaplar doğrularımızı götürmediği için şanslıyız, boş bırakmıyoruz. Ama mutlaka okuyup kontrol ediyoruz. Tabii eskisi gibi taktik kullanıp işaretleyip geçmek diye bir şey yok artık.
Sınava az zaman kaldı, bu süreç nasıl değerlendirilmeli?
Bir gramer bir kelime kitapları olsun, biraz İngilizce altyapıları oluşsun. Sonrasında haberleri İngilizce takip etmek iyi bir fikir olabilir. Okumayı öğrenmekten çok okurken sıkılmamayı öğrenmek gerek. 150 dakika kıpırdamadan İngilizce okuyacaklar. O nedenle çıkmış soruları çözsünler.
Çıkan soruların açıklamalı çözümleri de internette var. Pek çok YDS hocası kendi yöntemiyle o soruları çözüp paylaşıyor. Böylece hem soru çözmüş hem de açıklamalarını görmüş olurlar. İyi bir puan almak için çalışkan öğrenci olmak gerekiyor elbette. "Hiç çalışmadan 80 aldım" örneklerine itibar etmesinler. Belli bir İngilizce altyapısı varsa zor bir sınav değil ama çalışmadan da olmaz.
Just English'in YDS'de başarı oranınız nedir?
Biz sitemizde sonuçlarımızı ve öğrencilerimizin geri dönüşlerini paylaşıyoruz. Bizim ölçütümüz yüksek puanlar almalarından ziyade öğrencilerimizin istedikleri puanı almış olmaları.
Dil eğitimi kimlere gerekli?
'Çalışanları bir adım öne taşıyor'
Betül Gündüz (Just English Ankara Meşrutiyet Şubesi öğrencisi): 7'den 70'e herkes için yabancı dil eğitimi gerekli. Üniversitede öğrenciyken, alanımızla ilgili araştırma yaparken, bir şirkette staj yaparken dil bilmenin önemi ortaya çıkıyor. Özellikle iş hayatına adım attığımızda, yabancı ortaklı şirketlerle birlikte çalışıyorsak İngilizce bilmek insanları bir adım öne taşıyacaktır. İş hayatının dışında tatile gittiğimizde, yabancı bir insanla karşılaştığımızda kendimizi ifade edebilecek ve karşımızdakini anlayacak kadar İngilizce bilmek gerektiğini düşünüyorum. Ne kadar erken yaşlarda yabancı dil öğrenmeye başlanılırsa o kadar iyi konuşuruz ve daha rahat kendimizi ifade edebiliriz.
'Herkes yabancı dil öğrenmeli'
Adil Mesut Acar (Just English Bursa Heykel Şubesi öğrencisi): Hem günümüz insanları hem de gelecek kuşaklar için dil eğitimi gerekli diye düşünüyorum. Ama özellikle İngilizce öğretmeni, akademisyen olmak, uluslararası bir şirkette, turizmle ilgili bir şirkette çalışmak ya da tercümanlık yapmak isteyenlerin yabancı bir dili üst seviyede bilmesi şart. Yabancı bir dilin sorunsuz öğrenilmesi için verilen eğitimin çok iyi olması gerekiyor. O nedenle Türkiye'de ilkokul eğitiminden itibaren konuşma ağırlıklı olmak üzere İngilizce öğretilmesinde yarar var.
'Bilim dili de İngilizce'
Ayşenur Belge (Just English Bursa Heykel Şubesi öğrencisi): Nereye giderseniz gidin eğer İngilizce biliyorsanız, yabancılık çekmezsiniz. Bilim dünyasının dili de İngilizce. Kaynakları incelemek isteyenlerin dil öğrenmesi şart. Ben YDS öğrencisiyim. Akademik hedefim olduğu için kursa başladım. Çünkü YDS demek gramer demek. Önceleri sınav için dil öğreniyordum ancak şimdi hedefim yurtdışına gitmek ve yeni insanlar tanımak.
'Araştırma için şart'
İrem Karakuş (Just English Bursa Nilüfer Şubesi öğrencisi): Dil eğitiminin herkes için gerekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü kariyer yapmak isteyenlerin mesleğinde yükselebilmesi için dil eğitimi önemli. Ben Tarih bölümünde yüksek lisans yapacağım. Akademik hayata adım atmayı düşünenlerin mutlaka yabancı dil bilmesi gerekiyor. Özellikle farklı ülkelerin tarihlerini araştırırken İngilizce kaynaklar bana yol gösterecek. Ancak dil eğitimi almak kolay bir süreç değil. Öğrenmenin çocukluktan itibaren başlaması gerekiyor.
Bulmacayı çöz, bursu kazan
Just English, herkesin katılımına açık bir bulmaca yarışması başlattı. Bulmacayı çözenler arasından çekilecek kura sonucuna göre Just English şubelerinde 1 kişiye Tam Burs verilecek. Ayrıca 5 kişiye yüzde 50, 5 kişiye yüzde 40, 5 kişiye de yüzde 30 indirim yapılacak. Çekiliş sonucunda da 10 kişi ise English Grammar Today adlı kitaba ücretsiz sahip
olacak. Tek yapmanız gereken yukarıdaki resimde gördüğünüz nesnelerin İngilizce karşılıklarını kullanarak bulmacayı çözüp cep telefonuyla resmini çekerek 0 554 364 16 59'a veya info@justenglistr.com'a göndermek. Son tarih 20 Şubat 2015. Bulmacanın cevapları ve kazananlar 21 Şubat'ta www.justenglishtr.com'da açıklanacak.
Cebimdeki cümleler
Yurtdışındasınız ve hastalandınız. Hiç panik yapmayın. Derdinizi anlatmak için temel cümleleri bilmeniz yeterli. İşte size Hastaneye gittiğinizde doktora şikayetinizi anlatırken, muayenede ve eczanede gerekli olan cümleler:
Hastaneye gittiğinizde
- I'd like to make an appointment. Randevu almak istiyorum.
- Do you have any doctors who speak Turkish? Türkçe konuşan doktorunuz var mı?
- I'm not feeling well. Kendimi iyi hissetmiyorum.
-I've got a headache. Baş ağrım var.
- I've got flu. Grip oldum.
- My feet/eyes/knees are hurting. Ayaklarım/gözlerim/dizlerim ağrıyor.
- I'm in a lot of pain. Çok ağrım var.
- I'm epileptic/diabetic/asthmatic. Epilepsim/diyabetim/astımım var.
- I've been feeling very tired. Kendimi çok yorgun hissediyorum
- I'm having difficulty breathing. Nefes almakta zorluk çekiyorum.
- I'm allergic to antibiotics. Antibiyotiğe alerjim var.
- Open your mouth and cough. Ağzınızı açın ve öksürün.
- I'm going to take your blood pressure. Tansiyonunuzu ölçeceğim.
- Your blood pressure is high. Tansiyonunuz yüksek.
- I'm going to give you an injection. İğne yapacağım.
- We need to take a blood sample. Kan örneği almamız gerek.
- I want to send you for an x-ray. Sizi röntgen çektirmeye göndermek istiyorum.
- I'm going to prescribe you some pills. Size bazı haplar yazacağım.
- Take this prescription to the chemist. Bu reçeteyi eczaneye götürün.
Eczanede
- Have you got anything for travel sickness/cough/cold sores? Yolculuk tutması/öksürük/uçuk için bir şeyiniz var mı?
- I'm suffering from indigestion. Can you recommend anything? Hazımsızlık çekiyorum. Bir şey önerebilir misiniz?
- Does it have any side-effects? Yan etkileri var mı?
Kaynak:Milliyet
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.