Toplumuzda Peygamber ve ehl-i beyt sevgisinin ne gibi somut örnekleri vardır
Sevgili peygamberimiz, Hz.Muhammed (s.a.v.) şeklinde telaffuz edilir, saygı ve sevgi dolu bir dille anılır. Müslüman halk peygamber sevgilerini çocuklarına verdikleri isimlerle belli eder ve çocuklarına Ahmet, Muhammed, Mustafa, Mahmut gibi Peygamberimiz Hz.Muhammed'in adlarını verirler.
Aziz milletimiz dinî değerleri samimiyetle benimsemiş, onlara her zaman önem vermiş ve sahip çıkmıştır. Milletimizin gönlünde Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ise ayrı bir yeri olmuştur. Allah’ın (c.c.) kutlu peygamberi Hz. Muhammed’i (s.a.v.) her zaman çok sevmiştir. Ona olan sevgisini, saygısını ve bağlılığını da her fırsatta göstermiştir. Milletimiz, ağızdan çıkabilecek kötü bir söz sebebiyle ve Allah’ın Resulü’ne (s.a.v.) saygısızlık olur diye çocuklarına Muhammed adını koymamaya özen göstermiştir. Bunun yerine, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) adını biraz değiştirip çocuklarına Mehmet ismini vermiştir. Mehmet, milletimizin erkek çocuklarına en fazla verdiği isimlerden biridir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Nimetleriyle sizi beslediği için Allah’ı sevin. Beni de Allah’ı sevdiğiniz için sevin. Ehl-i Beyt’imi de benim sevgim için sevin.” (Tirmizî, Menâkıb, 3792.) buyurmuştur. Aziz milletimiz, Hz. Peygamber’e (s.a.v.) olan sevgisinin bir göstergesi olarak onun Ehl-i Beyt’ine de her zaman sevgi ve saygı göstermiştir. Ehl-i Beyt’i, Allah Resulü’nden (s.a.v.) bir parça, bir yadigâr olarak görmüştür. Ehl-i Beyt’i sevmeyi, Resulullah’ı (s.a.v.) sevmenin bir gereği kabul etmişlerdir. Çocuklarına Hz. Peygamber’in (s.a.v.) isimleriyle birlikte Ehl-i Beyt’ten olan Hz. Ali (r.a.), Hz. Fâtıma (r.a.), Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin’in (r.a.) isimlerini de çok fazla koymuşlardır. Hz. Hasan’ın (r.a.) soyundan gelenlere seyyid, Hz. Hüseyin’in (r.a.) soyundan gelenlere ise şerif denilmiştir.
Milletimiz hem Hz. Muhammed’e (s.a.v.) hem de Ehl-i Beyt’e olan sevgi ve saygısının bir gereği olarak Ehl-i Beyt evladına, Peygamber (s.a.v.) soyundan gelenlere hürmet etmiştir. Osmanlılar zamanında, Yıldırım Beyazıt (1389-1402) zamanında, seyyid ve şeriflerin isimlerinin doğru bir şekilde tespit edilebilmesi için Nakibu’l-Eşraf müessesesi oluşturulmuştur. Bu müessese, Peygamber (s.a.v.) soyundan gelenlerin doğum ve ölümlerini tespit etmek, onları soylarının temizliğine ve asaletine yakışmayacak durumlara düşmekten korumak, haklarını korumak vb. işlerle görevliydi.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.