Sevgililer Günü Sözleri
Sevmek… Allah'ın bize bağışladığı en yüce duygulardan bir tanesi… Yaşamımıza renk katan yegane şey. Sevmek ve sevildiğini hissetmek, hissettirmek… Sevmek… Her şeyi, dünyayı, yaşamayı, insanları, kuşları… Benim sevgim zaman ve uzaklıkla sınırlı değil, zamanı kaldırınca aynı andayız, uzaklığı kaldırınca aynı yerdeyiz. O zaman her an ve her yerde seninle beraberiz…
Bazen bir dakika bir gün gibidir. Bazen de bir gün bir dakika gibidir. Zamanı değerli kılan tek şey, yanımdaki senin varlığındır…
Bir destan yazar gibi durmadan gündüz gece, Ben hep seni yazmışım yüreğime gizlice…
Hayat bir tiyatro dediler, bana bir rol verdiler… En acısı benimki idi, önce sev, sonra terket dediler…
Kafamı duvara vurmadan tanıyabilmek seni, beyninin içindekileri anlayabilmek ve yitirmeden yüzündeki anlık tebessümü, tüm saatleri durdurabilmek için çıldırasıya paraladım kendimi.. Lanet olsun, artık sigarayı üç pakete çıkardım. Olsun gözüm, olsun ne olacaksa…
Düşlerini düşleyerek yaşamak, senden nefret ediyorum derken. Seni sevmek, var olmayan ömrümün tamamını sana adamak… Sonra göğsüne yaslanıp seni düşlemek ve sevmek, Kalbinin sonunu bilmeden içine bakarak…
Paylaşmanın asaletini hiçbir zaman, bencilliğin çirkinliğine tercih etme ve öyle bir arkadaş seç ki, sen onun için ölümü düşündüğünde, o senin için çoktan ölmüş olsun…
Ne varsa aradığım bil ki sende bulmuşum. Senden öncesi yoktu, seninle var olmuşum. Sende bütün umutlar, sende bütün duygular… Beni sende arama, ben artık senin olmuşum.
Alaca karanlığı sevmem ben; ya gündüz olmalı, ya gece… Kurşun ya alnından vurmalı, ya da namluda kalmalı. Yar dediğin ya senin gibi olmalı, ya da hiç olmamalı.
Bugün bir çiçekçinin önünden geçerken, Bir çiçek ben çok güzelim, beni al diyordu. Onu aldım; ama güzel olduğu için değil, Seni gördüğünde utansın diye.
Ne içimde seni unutmak gibi bir his var,
Ne de aşkımı körükleyen bir rüzgar…
Ne seni görmeyecek kadar güçlüyüm,
Ne de görmeye dayanacak kalbim var…
Güller hep ellerinde açsın, ama dikenleri batmasın.
Sevda hep seni bulsun, ama seni yaralamasın.
Mutluluk hep yüreğine dolsun, ama beni unutturmasın!
Akşamı son bulan ufuklarda, güneş damla damla erirken.
Hayatta kalan duygularımla sana iki kelime söylüyorum..
“SENİ SEVİYORUM”
Ne seni unutacak kadar zaman geçecek, Ne de geçen zaman seni unutmaya yetecek, Bırakıp gittim diye unuttum sanma! Zaman alışmayı öğretir, unutmayı asla…
Kahvaltı hazırladım, sana da gönderiyorum. Umut dolu omlet, haşlanmış sevgi, bir dilim tutku… Seni seviyorum reçeli ve bir de yanlızlık demledim. Kaç şekerli olsun?
Ben seni Bir Kum Tanesine Adını Yazacak Kadar Değil, Sahildeki Tüm Kum Tanelerine Adını Yazacak Kadar Çok Seviyorum..
Biz her ne kadar sosyetenin cilalı taşlarında dans etmetyi bilmesek de, soğuk dolunayda şeytanla azraille dans etmeyi iyi biliriz.
Sesini duyabilme umuduyla yaşadığım hayat, Yüzünü göremediğim için çekilmez olsa da, Sesini duyabildiğim için yaşamaya değer…
Depremle girdin gönlüme, fay hattı çizdin yüreğime… Artçılar hala devam etmekte… Özlenmektesin bir tanem dokuz nokta dokuz şiddetinde.
Sen geçmişin herhangi bir yolsuz sevdası diye anıyorsun beni, oysa ne yollar aradım o sevdaya ama bilmiyorsun çocuk bilmiyorsun…
Sevgi, sevilen kişiye sunudan bir armağandır. Kabul edilmesi ya da geri çevrilmesi önemli değil, önemli olan sevginin sunulmuş olmasıdır.
Gölgeler düşse de yüreğinin üstüne, güneşini sakın söndürme… Umut yoksa yarınlar uzak kalır insana. Unutma, bir sen daha yok bu dünyada…
Tatlı biri var sevilmeye değer, güzel biri var görülmeye değer… İyi dostlar var özlenmeye değer, ama biri var ki can vermeye değer!
Bir sevgi var içim lekesiz tertemiz, Bir özlem var içimde uçsuz bucaksız, Bir duygu var içimde dalsız budaksız, Bir de sen varsın içimde unutulması imkansız…
Tut ki ben bir yağmur damlasıyım toprağa düştüm mü dağılırım, Düşün ki ben bir kar tanesiyim, suya değdiğim anda eririm, Anla ki sen benim canımsın, seni kaybettim mi ölürüm…
Bugün sigaramın üzerine adını yazdım Sigaram bittiğinde seni unutacam sanmıştım, Ne bilirdim ki seni nefes gibi içime çektiğimi…
Gül dediğin nedir ki, solar gider. Ateş dediğin nedir ki, kül olur gider. Gün dediğin nedir ki, geçer gider… Ama sana olan sevgim sonsuzdur; ancak mezarda biter!
Güneşi sevdiğini söylüyorsun, güneş çıktığında perdeleri örtüyorsun. Rüzgarı sevdiğini söylüyorsun, rüzgar çıktığında kapılan kapatıyorsun. Yağmuru sevdiğini söylüyorsun, yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun. Korkuyorum, çünkü beni sevdiğim söylüyorsun.
Hayat bir şekilde elbet devam edecek. Bir de içinde sen olsan, işte o zaman her yer yeşerecek.
O vefasız kalbin hissetmese de, sana bu şarkıyı dinleteceğim… Bu aşkın uğruna ömrüm bitse de, sana sevmeyi öğreteceğim…
Hissedince sana vurulduğumu, baharda kuş olup uçasım gelir. Bakınca o güzel gözlerine, hasreti bir anda silesim gelir. Ama ne çare bir tanem, ne kuş olup uçabilirim, ne de hasreti silebilirim. Ama inan bana bir tanem, seni bir ömür boyu sevebilirim…
Rüyalara rest çektim uyumuyorum. Herkes derin uykudayken ben sana dalıyorum. Uykular çok tatlı derler, ben seni tadıyorum. Onlar uykuya, ben sana doyamıyorum…
Yüreğimde senden bana hiç bir ışık yok! Ben karanlıktan çok korkarım, beni gel al burdan…
Solmadan gel artık aşkımın gülü! Olsa da konuşsa kalbimin dili küçücük dünyamda… Bir bilsen, seni görünmez yazıyla yazdım kalbime.
Behdanem benim… Düşünsene bir kez dahi olsa! Dikenin güle, ipek böceğinin kozasına olan o büyük sevgisini… Uçurum çiçeklerinin koklanmayacaklarmı bilerek yaşama inat her defasında açtıklarını… Ben de behdanem seni yüreğime can yazdım bir kere. O muhteşem sevgini…
Papatyalar var karşımda sarı sarı. Tıpkı sana benziyorlar, san saçla rmı hatırlatır bana… Yeşil yaprakları da gözlerini… Gülüşün geliyor aklıma, tatlı tatlı bakışın. Ve sen, sen yok ettin beni.
Sensizliğin içinde bırakıp gittin…
Ellerim anladı tutmuyorsun. Gözlerim anladı bakmıyorsun. Dudaklarım anladı öpmüyorsun. Gidişini kalbime nasıl anlatayım, nasıl söyleyeyim ey insafsız sevgili, ya durursa kalbim…
Aşkım aşkım diye ağlayacaksın, başını taşlara hergün vuracaksın, sesini duyan yok ki ağlayacaksın, sen gittin şimdi sıra bende… Ben bittim, şimdi sıra sende…
Deniz sesimi duyar mı? Dağlar dinler mi anlatsam seni? Hüzünlüyüm desem çare olur mu gökyüzü? Salar mı bulutları peşine, ilgilenir mi rüzgar? Yardım eder mi seni bulmama?
Seviyorum sevmenin acı verdiğini, Her sevenin sevilmediğini bile bile! Ama yine de bir umut taşıyorum belki ‘seven sevilir’ diye…
Sevmiyorum seni deseydin keşke! Ta başından bağrıma taş basar, seni unutmaya çalışırdım. Hala oynuyorsun benle, duygularımla, aşkımla… Yetmedi mi çektiklerim, daha da mı çekeceğim? Kaderimdir diyeceğim, seni hep seveceğim ve bir gün senin yolunda öleceğim.
Gecelerden ayazı sevmem… Ya gündüz olmalı, ya gece… Namludan çıkan kurşun, ya kalbimin derinlerinden vurmalı, ya namludan hiç çıkmamalı… İnsan sevdiğini ya ölümüne sevmeli, ya hiç sevmemeli…
Varlığının tiryakisi, yokluğunun delisiyim… Seni benden mahrum etme, gözlerinin hastasıyım…
Seni seviyorum diyenin sevgisinden şüphe et; çünkü aşk sessiz, sevgi dilsizdir…
Seni bir serçenin gözyaşı dökebilme ihtimali kadar seviyorum… Bu kadar mı diyeceksin. Ama serçeler gözyaşı döktüklerinde ölürler…
Bütün dünyayı istediğim renge boyayıp, Bu rengi insanlara bütün sevginle dağıt, Kendini sevginin bir rengi diye tanıt. Çünkü senin varlığın sevgiye en güzel kanıt.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.