Okulu bitiren hemen KPSS'ye hazırlanıyor
Radikal gazetesinden Mehmet Bylut'un haberine göre; Memuriyet, birçok gencimizin rüyalarını süsleyen bir iş kapısı. Olağanüstü bir durum olmazsa işten atılmama garantisi var. Maaşın aybaşında banka hesabınıza yatmaması gibi bir risk yok. Bir bakıma hayatınız için bir garanti fırsatı.
Bunların hepsi doğru. Peki gerçekte memurlar aradıklarının ne kadarını bulabiliyorlar? Bu soruyu sorduğumuz memurlar açıkçası pek de olumlu cevaplar vermiyor.
Öncelikle maaş olarak memurlar oldukça şikayetçi. Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi'nin yapmış olduğu araştırmaya göre; 2014 yılı Temmuz ayı sonu itibarıyla dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi (yoksulluk sınırı) 4.038,18 TL olarak belirlendi. Ancak üniversite mezunu bir memurun maaşı 2.000 TL civarında.
Bu memurun evlenmesi ve eşinin de çalışmaması durumunda geçim açısından iç açıcı bir durum ortaya çıkmıyor. Hele bir de çocukları olursa durum daha da vahim. Bu yüzden midir bilmem, artık internette memur eş bulma siteleri bile kuruldu. Mevcut durumda pek de haksız sayılmazlar aslında. Artık bir evin geçimini sağlayabilmek için eşlerin ikisinin de çalışması gerekiyor.
MEMUR İLK DEFA ZAM ALAMADI!
Memurlar 2014'e kadar her sene ocak ve temmuz aylarında iki kere zam alıyordu. Ancak, bu yıl ilk defa ikinci zammı alamadılar. Geçen yıl Ağustos ayında imzalanan ve 2014 ile 2015 yıllarını kapsayan toplu sözleşmede Memur-Sen'in hükümetin 'yüzde 3+3+enflasyon farkı' önerisi yerine 123 lira seyyanen zammı kabul etmesi bu sonucu ortaya çıkardı.
Yılbaşında maaşlara tek seferde uygulanan 123 liralık seyyanen zam maaşları yüksek olan kamu görevlisinin kaybını ise daha da büyüttü. Müsteşar ve genel müdür gibi üst sınırdan maaş alan kamu görevlilerinin enflasyon farkı ödenmemesinden kaynaklı kaybı 258 liraya kadar ulaştı. En düşük memur aylığında ise kayıp 73 lirayı buldu.
Dolayısıyla imzalanan ve 2014 ile 2015 yıllarını kapsayan toplu sözleşme, memura cumhuriyet tarihinin en büyük kayıplarından birini yaşattı. Ayrıca 2014 yılında memurun fazla mesaisi ve ikramiyesi de kesildi.
Yapılan seyyanen zam memurları üzdü ancak Maliye bu işten karlı çıktı. Türk Sağlık-Sen'in yaptığı hesaplamaya göre 2014 yılı için ek ödemelerle birlikte memurlara ayrılan net kaynak 10 milyar 158 milyon TL iken seyyanen zammın bütçeye getirdiği toplam yük 7 milyar 191 milyon TL oldu. Böylece memurların 2 milyar 967 milyon TL'si hazineye kaldı.
BİR DARBE DE TOKİ'DEN
Memursan ev sahibi olmanın iki yolu var: Ya banka kredisi ile ve yüksek faiz yüküyle ev alacaksın ya da AK Parti hükümetinin en önemli icraatlarından olan TOKİ vasıtasıyla ev sahibi olacaksın. Memurların çoğu son zamanlarda ikinci yolu tercih ettiler ve ev sahibi oldular. Ancak 2014'ün ikinci yarısında memura bir darbe de TOKİ'den geldi.
Memurun maaşında reel anlamda düşüş olmasına karşın TOKİ, kredi taksitlerinde Temmuz'da da zam kararı alıp, yıl genelinde toplamda yüzde 10,5 zam yaparak memura sürpriz yaptı.
KARİYER MESLEKLERDE DURUM NASIL?
Üniversite mezunu gençlerin bir kısmı düz memurluktan öte KPSS A grubu kadrolara yönelik çalışma yapıyorlar ve uzmanlık, müfettişlik, hakimlik ve kaymakamlık gibi kadrolara yerleşmeye çalışıyorlar.
Eski bir müfettiş olarak bu sürecin çok zorlu ve yıpratıcı olduğunu söyleyebilirim.
Bu meslekler maddi anlamda daha tatmin edici nitelikte. Ancak çekilen zahmetin ve birikimin karşılığı olan maaş alınıyor mu tartışılır.
Ayrıca son yıllarda yapılan ve yapılması düşünülen düzenlemeler söz konusu kariyer mesleklerde bazı sorunları ortaya çıkardı. 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen "eşit işe eşit ücret" uygulaması denetim elemanlarını küskün memurlar haline getirdi. Hazırlanan torba yasada da müfettişlere yazdıkları rapor beğenilmezse düz memur olma yolu açılıyor.
Bu arada Maliye Bakanlığı memur ihtiyacına yönelik yeni bir kaynak da buldu. Nitekim yeterlik sınavını geçemeyen 90 vergi müfettiş yardımcısı düz memur olarak atandı ve çektikleri onca zahmet boşa gitti. Önümüzdeki yıllarda da bu tür uygulamaların devam edeceği tahmin ediliyor.
Bakanlıklara alınan çok sayıdaki uzman ise hem kendileri ile aynı işi yapan memurlarla çalışma barışını bozdu hem de gizli işsizliğe neden oldu.
İdarecilerde de durum farklı değil. Her an görevden alınma kaygısı ve akabinde özlük haklarının kaybı riski çalışma ortamı ve iş üretimini olumsuz etkiliyor.
BELKİ DE LİMON SATSALAR DAHA İYİ
Malumunuz Temmuz ayında artışa geçen limon fiyatlarının önü alınamıyor. Hızla yükselmeyi sürdüren limon fiyatı 10 TL'ye kadar çıktı. Sektör temsilcileri limondaki fiyat artışının, Eylül ayı başlarındaki yeni ürünler piyasaya çıkana kadar devam edeceği görüşünde.
Bir kasa limon altından bile değerli hale geldi. Üreticiler limon bahçelerini hırsızlardan korumak için ekstra önlemler aldı. Yani anlayacağınız limon tüketicinin cebini yakarken üreticisinin yüzünü güldürüyor.
Son günlerde limon fiyatlarındaki artış ve üreticisine kazandırdığı para ister istemez memurların aklına şu soruyu getiriyordur: Memur olacağıma limon üretip satsam daha mı iyiydi acaba?
Bu limonla ilgili yazdıklarımız şakayla karışık limoni bir espri belki... Ama memurların durumunu ortaya koymak açısından güzel bir örnek.
Ne olursa olsun memurluk ve kariyer meslekler iş arayan gençler arasında yüzdesel olarak hep bir numarada kalacaktır. Biz sadece memurluğun son döneme ilişkin fotoğrafını çekelim dedik.
Yine de karar sizin: Memurluk mu? Limon satmak mı?
Kaynak:
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.