İslam medeniyetinin beşiği olan şehirler
İslamiyet; fetihler, göçler ve İslam âlimlerinin yazdığı el yazması kitapların etkisi ve ticaret sebebiyle çok geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Mekke, Medine (Peygamber Şehri), Kudüs, Bağdat, Kahire, Kurtuba ve İstanbul bu şehirlerin başlıcalarıdır.
İslamiyet, fetihler, göçler, İslam âlimlerinin yazdığı el yazması kitapların etkisi ve ticaret sebebiyle kısa denilebilecek bir zaman diliminde Uzak Doğu, Atlas Okyanusu, Avrupa Kıtası ve Afrika’nın içlerine kadar yayılmıştır. İslam kültürü böylelikle çok geniş bir coğrafyada yaşanmaya başlamıştır. İslam medeniyeti sayesinde refah içinde, gelişmiş şehirler meydana gelmiştir. Bu şehirler imar edilmiş, her kültür ve dine mensup şehir halkı huzur içinde bir arada yaşamıştır. Bu durum tamamen, İslam’ın ilmi, izzeti, irfanı ve hikmeti sayesinde gerçekleşmiştir.
Mekke, Medine, Kudüs, Kûfe, Kahire, Şam, Halep, Bağdat, Kurtuba, San’a, Marakeş, Tunus, Fas, Kayravan, Tlemsen, Timbuktu, Semerkant, Buhara, Belh, Herat, Kazan, Musul, Bursa, İstanbul, Saraybosna, Isfahan, Yezd, Şiraz, Kabil, Lahor, Delhi ve Agra İslam coğrafyasının seçkin şehirleri olup buralarda İslam kültür ve medeniyetini temsil eden çok kıymetli eserler vücuda getirilmiştir. Bu şehirler içinde, Mekke, Medine , Kurtuba ve İstanbul’u ise İslam kültür ve medeniyetini yansıtan değer ve özellikleri bakımından ise ayrı bir yere koymak gerekir.
Mekke: Dağların arasında susuz bir vadide yer alan Mekke şehri, Hz. İsmail’in annesi Hacer tarafından ve daha sonra zemzem suyu adı verilen, tüm Müslümanlarca kutsal addedilen su kaynağını bulmasıyla hayat bulmuş, Kâbe’nin inşasıyla apayrı bir değer kazanarak mükemmel bir şehre dönüşmüştür. Kâbe, Allah’a (cc) kulluk etmek amacıyla inşa edilen ilk İslam ibadethanesidir. Hz. Peygamber (sav) bâtılla mücadelesine bu şehirde başlamış, İslam medeniyetinin temelleri burada atılmıştır. Tüm bunlar Mekke şehrine İslam Dünyası içinde farklı bir konum ve tarihî bir önem kazandırmaktadır.
Medine: İslam dünyasında peygamber şehri olarak kabul edilen bu kutsal kent, kapılarını Hz.Peygamber’e (sav) savaşsız açtığı için “Kur’an’ın fethettiği şehir” olarak kabul edilir. Hz. İbrahim (as) Mekke’yi, Hz. Peygamber (sav) ise Medine’yi harem yapmış, bu şehirlerde gayrimüslimlerin yerleşmeşine izin verilmemiştir. İslam’ın kalbi sayılan bu iki şehre Haremeyn adı verilmiştir.
Kudüs: Vahye dayanan üç semavi dinin buluşma noktası olan Kudüs şehri, dinî ve tarihî bakımdan çok büyük bir öneme sahiptir. İslam’ da ise çok ayrı bir yeri ve önemi vardır. Kur’an’da mukaddes toprak, iyi, güzel bir yer olarak nitelenmiştir.
Bağdat: Abbasi halifesi Ebu Cafer Mansurun 750’li yıllarda Bağdat İsimli Sasani köyünü başkent yapmak isteği üzerine tarih sahnesine çıkmıştır. Medinet’üs-selam, Kubbet’ül İslam, Mansuriye ve Dar’ül Hilafe gibi isimleriyle tanınır. Şehrin kuruluşuna Halife Mansur zamanında büyük titizlik gösterilmiş, imarında İranlı mühendisler görev almıştır. Şehrin kuruluşuna gözlemcilik yapmaları amacıyla âlimler ve devlet adamları görevlendirilmiştir. Bağdat şehir plancılığı bakımından örnek teşkil eden bir şehirdir.
Kahire: Mısır, Hz. Ömer (ra) tarafından fethedilmiş ve Fustat’ı askerî gücü yoğun olan bir garnizon şehir olarak kurmuştur. İslam şehirlerinin tipik bir örneği olan Fustat’ta cami merkezdedir ve etrafında mahalleler konumlandırılmıştır. 10.yy.da şehrin adı Arapçada “düşmanlarını kahreden” anlamına gelen Kahire olarak değiştirilmiştir.
Kurtuba: Tarihi oldukça eskiye dayanan Kurtuba şehri Fenikeliler tarafından kurulmuştur. Şairler ve yazarlar tarafınfan “Endülüs’ün Gururu” olarak tanınan şehir, 711 tarihinde Tarık bin Ziyad’ın kumandanlarından Mugie er- Rumi tarafından fethedilmiş böylelikle Müslüman egemenliği başlamıştır. İslam döneminde Kurtuba karışık bir nüfus yapısına sahiptir. Şehir, 3. Abdurrahman zamanında en parlak devrini yaşamıştır. Bu dönemde 200.000 ev, 600 cami ve medrese, 800 hamam, 50 hastane ve çeşitli sanayi tesisleriyle Kurtuba, çok gelişmiş ve medeni bir şehir olma özelliğine sahiptir.
İstanbul ve Osmanlı şehri: 4. yy.da Roma İmparatoru Konstantin tarafından kurulan bu kadim kent 565 yıldır İslam şehridir. 14 asır önce de Medine-i Münevvere ile kardeş şehir olacağı müjdelenmiştir. Dünyanın diğer tarihî şehirleri arasında yeri çok farklıdır, hepsinden daha değerli olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Hem dinî, hem ticarî hem de kültürel açıdan çok önemli ve kıymetlidir.
Günümüzde şehir: Şehirlerin sosyal yapı ve fiziki durumu ile kültürel yaşam ve insan ilişkilerinin değişikliğe uğramasında en önemli etken “Sanayi İnkılabı”dır. İslam toplumları da Sanayi İnkılabı’ndan olumsuz etkilenmiş, âdeta Batı şehirlerinin kopyası gibi gelişmiş ve kimliğini yitirmiştir.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.