Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak
Genç bir delikanlı geldi yanıma. İçindeki huzursuzluklardan şikâyetçi oldu. Anne babası ile son zamanlarda sürekli çatıştığını, derslerine konsantre olamadığını söyledi.
“Bir uzman desteği alsaydın keşke” dedim.
Babası ile bir psikiyatra gittiğinden, ilaç aldığından, aldığı ilacın hiçbir işe yaramadığından bahsetti. “Sadece uykumu getiriyor, o kadar.” dedi. Annesi, ısrarla ilacı kullanmasını istediği için, o da, annesini kıramadığından dolayı içiyormuş gibi yapmaya başlamış. Bu durum ayrıca huzursuzluk oluşturmuş içinde. “Bugüne kadar hep dürüst olmaya çalıştım, ama boşmuş dürüstlük mürüstlük işleri…” diye bir cümle kullandı; dikkatimi çekti.
Üniversite ikinci sınıf öğrencisi imiş…
Sohbet biraz derinleşince, dindar bir anne babası olduğu hâlde, artık inanç problemi yaşamaya başladığından bahsetti. Kimseye bahsedemediği için de “huzursuzum” diye anlattı. “Hayata dair her şey anlamını kaybediyor artık içimde. Sanki bir boşluğa düşmüş gibiyim.” dedi.
“Ne oldu da böyle düşünüyorsun?” diye sordum.
“Dünyanın hâline bir bakın!” dedi… “Her yerde savaş; Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da, Libya’da, Afganistan’da, şimdi bir de Yemen çıktı. Bu ülkelerin ortak özelliği nedir biliyor musunuz; bunlar hep Müslüman ülke… Madem Müslümanlık iyi bir şey, o zaman niye bu savaşlar Müslüman ülkelerde oluyor hep? Avrupa’da neden savaş yok? Cevabınız var mı? Bir hocama sordum, o da bana ‘Avrupalılar Müslüman ülkeleri karıştırmak için tuzaklar kuruyorlar da ondan’ diye cevap verdi. Çocuk kandırıcı bir cevap bu… Hadi, diyelim ki öyle; peki Müslümanların hiç mi aklı yok da tuzaklara düşüyorlar? Bir yıl öncesine kadar Türkiye çok güzel bir ülkeydi. Bakın şimdi; artık insanlar birbirleri ile selam vermeden önce, hangi partiyi tuttuğunu öğrenmek istiyorlar. Kendinden olmayana ‘hain’ diye bakıyorlar. Sanki meydanlarda Avrupalı siyasetçiler mi geziyor da halkı birbirine düşman ediyor?”
Henüz 21 yaşındaki bir genç, İslam’ı böyle tanımamalıydı… Müslümanları hele böyle hiç… Uzun uzun dinledim, anlamaya çalıştım.
“Babam geçen yıla kadar, siyasetle miyasetle ilgilenen bir adam değildi. Emekli olmuştu ne güzel. Küçük kardeşi ile hacca gitti. Döndükten sonra daha da çok yumuşadı. Evden camiye, camiden eve gider, nerede bir hayır işi olsa oraya koşardı. Şimdi adamın içine cin girdi sanki. Birlikte hacca gittiği öz kardeşi ile konuşmuyor. Yengem cemaatten biri. Kermesler falan düzenliyorlar. O da hayır işleri ile uğraşıyor yani. Babam, yengem için, amcama ‘O münafığı babasının evine koymadıkça seni adam yerine koymam. Devlet düşmanı ile aynı sofraya oturmam’ dedi. Amcam çok alındı bu söze. Şimdi eski samimiyetleri kalmadı. Bunlar kardeşti ya… Hacca beraber gittiler. Hacdan resim gönderdiler, tavaf yapmışlar birlikte. Daha düne kadar, perşembe akşamları bir araya gelip Kur’an okuyorlardı. Babama bunu hatırlattığımda ‘Onlar çıkarları için her kılığa girerlermiş oğlum. Devlet düşmanı imişler bilememişiz onları… Bilememişiz içimizdeki münafıkları…’ dedi. ‘Baba kendine gel’ dedim. ‘Yengem 45 yaşındaki kadın, devleti ne bilsin, düşmanlığı ne bilsin’ dedim. Ama büyülenmiş gibi bir şey, dinletemedim. ‘Devletime düşman kardeşim de olsa, bu kapıdan içeri almam’ diyor başka bir şey demiyor…” dedi genç, sonra hırslandı:
“Bir din, insanı kendi kardeşi ile düşman edebiliyorsa… Bir ülkede iç savaş çıkartabiliyorsa… Bir ülkenin halkına eğitimsizlikten rahatsız olmayacak bir düşünceyi aşılayabiliyorsa… Başına gelen her şeyden başkalarını sorumlu tutuyorsa… Ve beni bir gün kardeşimle düşman edebilecek özelliğe sahipse, ben öylesi bir dine teslim olmam, anladınız mı beni?” diye yumruklarını sıktı, gözleri doldu…
Belki farkındasınız, belki değil… Ama görüyorum ki gençler, ülkemizde yaşanan olaylardan çok etkileniyor. Kindarca konuşmalar, nefret söylemleri dinin cazibesini kaybettiriyor. Endişeleniyorum… Gençlerin içten içe cevap bulamadığı sorular oluşuyor.
Bilmem, eğer siz de aynı endişeyi taşıyorsanız, dini kindarlarla değil, tevazu ve hoşgörü ile tanıtın çocuklarınıza… Yoksa, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma ihtimali var, haber vereyim...
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.