Avrupa'da Kastamonu günleri
Geçtiğimiz ay Londra ve Paris'ten sonra Milano'da da Kastamonu günleri düzenlendi. Her gittiği hem gurbetçi Türklerden hem de şehir halkından büyük bir beğeni topladı.
İlgili belediye ve senatörlerin ortak kanaatleri şu şekilde belirttiler. "Ülkeler arası kültürel yakınlaşmanın ticari ve siyasi işbirliğinin geliştirilmesi için bu türlü tanıtım günlerinin çok faydası vardır, bu türlü faaliyetler ülke halklarını yakınlaştırmaktadır" şeklinde bu faaliyetlerin önemine dikkat çekildi.
Avrupa'ya Kastamonu'nun coğrafi konumu itibariyle dar bir alana sahip olmasına rağmen tarihi ve kültürel açıdan hinterlandının çok geniş olan nadir bir yer olduğu gösterildi.
Böylece Türkiye'de İstanbul ve Kapadokya bölgesinin dışında fazla bir yer bilmeyen Avrupalılar, muhteşem bir bölgeyi daha keşfetmiş oldular.
Peki bunu nasıl başardı Kastamonulular?
Son yıllarda bu nadide şehrimizi gezip görmek isteyen yerli ve yabancı turist sayısında bir artış olmaktaydı.
Ancak bunun yetersiz olduğunda herkes hem fikirdi.
O halde ne yapılmalı dediler? Yapılacak iş "sıcak satış"yani müşterinin ayağına gitmek deyip, bir proje yaptılar. Ekip oluşturdular.Destek buldular.
Evet müşterinin ayağına gidilmeliydi. Kastamonu günleri Avrupa'ya ve AD'ye taşınmalıydı. Onlarla sıcak teamasa geçilmeliydi. Onlar da bunu yaptılar.
Nasıl mı? Avrupa'nın ileri gelen şehirlerinin belediyeleri ile ortak proje kapsamında tanışma günleri düzenlediler. Geniş alanlarda flim seti gibi bir şey inşa ettiler. Ahşap maketlerden Kastamonu sokakları, evleri, camileri, tarihi çarşıları, hanları kurdular .Bu maketler de monte olarak Kastamonu'da üretildi ve istenilen yerde monte edildi.
Kastamonu'ya ait tarihi eserlerin maketleri insanların içine girebileceği şeklide küçültülüp (belli bir ölçeğe göre) yapıldı.
Onların gözü önünde yöresel yemekler pişirilip ikram edildi. Mesela o çekme helvanın yapılışı, etli ekmek, banduma,tirit,siyes bulgurundan pilav. Canlı canlı insanlar hem seyretti hem de tadına baktılar. Onlar için çok ilginç bir tecrübe ve deneyim oldu. Yöresel ürünler sergilendi. El sanatları ahşap ürünler, dokumalar, el işlemeli örtüler vs.
Folklor gösterileri yapıldı, düğün dernek eğlenceleri sergilendi. Onlara da bu kıyafetler giydirildi. Bu giysiler içinde onlara kendi fotoğrafları hediye edildi.
Tarihi eserlerin fotoğrafları sergilendi. Hele de Pompei Polise ait fotoğraf sergisi ve bölgeyi anlatan filml çok etkileyici idi. En ilginci de beş boyutlu sinema formatında yapılan çekimlerdi. Bu çekimlerde dağlar, vadiler, kanyonlar gösterildi ve şehir turu yaptırıldı.
Şimdi herkes "neden bundan benim haberim olmadı" diyor değil mi?İşin doğrusu benim de haberim yok.
Bu sadece benim aklıma gelen bir fikir,bir hayâl.
Çok mu abartılı? Yapılamaz mı?
Yapılamayacak hiç bir şey yok. Yeterki karar verilsin. Birileri öne çıksın, biraz zahmet çekip biraz da risk alsın. Böyle projeler dünyanın pek çok yerinde yapılıyor. Pek çok örneği de var. Neden biz de yapmayalım?
Ben işin uzmanı değilim ama bu konuda çok inovatif fikirler geliştirilebilir ve buna benzer daha pek çok destinasyon projeleri ortaya konabilir.
Yoksa öbür türlü "gelüse gelü,gelmese gendü bülü" formatında bu iş devam eder gider. Şimdi zaman müşterinin ayağına gitme zamanıdır. Mevlana'nın dediği "ne olursan ol gel" sözünden önce "sen gelme önce ben geleyim" demek zamanıdır.
Sözün özü; benim acizane fikrim İstanbul'da yapılan Kastamonu Günleri daha profesyonel bir elin değmesi ile yurt dışı turuna çıkarılmalıdır.
Belki de büyüklerimizin böyle bir projesi vardır. Benim ki laf ebeliği olabilir.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.