12. Sınıf Meb Türk Dili ve Edebiyatı Sayfa 45-46 Cevapları
METNI ANLAMA VE ÇÖZÜMLEME
1. Okuduğunuz metinde geçen “Ayrıcalıklı bir durumda olmalıydık.”, “Ayrıca sık sık karartma yapılıyor, istasyonun ölgün ışıkları eserlerimizi büsbütün aydınlatmaz oluyordu.” cümlelerinde altı çizili kelimelerin anlamlarını kullanıldıkları cümlenin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizi TDK’nin Türkçe Sözlük’ünden kontrol ediniz.
ayrıcalıklı: Başkalarından ayrı ve üstün tutulma durumu, üstünlük
Ölgün: gücü azalmış, zayıflamış
2. Okuduğunuz metinde anlatıcı, istasyon şefinin “memur hikâyeciler” ya da “esnaf hikâyeciler” ifadesini kullanmasına neden itiraz etmiştir?
Cevap: Çünkü anlatıcı, hikaye yazıp satanlar olarak kendilerini istasyondaki diğer satıcılardan farklı görüyor, anlatıcı bir satıcıdan çok kendilerini sanatçı olarak nitelendirmektedir.
3. Okuduğunuz metinde anlatıcının, yeteneklerinin körelmesine neden olan ve daha iyi yazmasını engelleyen koşullar nelerdir?
Cevap: Eskisi gibi güncel konulardan haberdar olamaması, gazetelerin gelmemesi, çok fazla hikaye yazmaya çalışması, istasyondaki diğer kişilerle eskisi gibi iletişim kurmaması, bu sessizlik yüzünden hikâyelerinde geçen kelimeler dışındaki kelimeleri hatırlamamaya başlaması gibi nedenler…
4. Metnin son cümlesi, yazarın okurdan beklentileri hakkında size neler düşündürmektedir?
Cevap: Yazar yazdıklarını okurlara ulaştırmak gayreti içindedir. Hikayelerini okuyacak kişileri beklemektedir.
5. Metnin temel çatışmasını tespit ediniz. Tespitinizden hareketle metnin tema ve konusunu söyleyiniz.
Metnin temel çatışması: Toplum-birey çatışması, bireyin iç çatışmaları (umut-umutsuzluk)
Konusu: Bir dağ başı kasabasında, demiryolu istasyonunda çalışan üç hikâyecinin istasyon, istasyon çevresi ve vagonlarda geçen hikayeleri…
Teması: Bireyin Çaresizliği / Yalnızlık / Umutsuzluk
6. Okuduğunuz metinde kahramanların kimler olduğunu belirtiniz. Bu kahramanların, olay örgüsünün gelişimindeki işlevlerini söyleyiniz.
Metnin kahramanları: İstasyon şefi, genç Yahudi, genç kadın, istasyon, ayrancı, elmacı, sucuk ekmekçi, kunduracı…
Anlatıcı: Hikayedeki durumları/olayları anlatan kişidir. Geçimini çok zor koşullar altında hikaye yazarak sağlamaya çalışan, maddi sıkıntılar yaşayan, dost canlısı, diğer hikayeci arkadaşlarıyla kendisini sanatçı olarak gören fakat yeterince saygı görmediği için zaman zaman öfkelenen biridir. Olay örgüsündeki ana kahramandır.
Genç Yahudi: O da anlatıcı gibi yazarlık yaparak geçim savaşı veren yoksul ve hasta biridir. Anlatıcının yazarlık yeteneğinin körelmesinde dolaylı olarak etkisi vardır.
Genç Kadın: Diğer arkadaşları gibi benzer sıkıntıları yaşayan seyyar hikayecidir. Yaşadığı sıkıntılardan dolayı umutsuzluğa kapılır, güvenecek birini arar kendine…
İstasyon Şefi: Hikayedeki karakterlerin kişilik özelliklerinin açığa çıkmasındaki en önemli kişidir.
İstasyondaki tek sorumlu kişi olduğu için diğer hikayeciler onunla arasını hoş tutmaya çalışır, bir zaman sonra hikayecilerin işlerine karışmaya başlar, yazarlara “esnaf hikayeciler” diyerek küçümser.
7. Okuduğunuz metinde zaman ve mekân unsurlarının özelliklerini belirleyiniz.
Zaman: Hikayedeki olaylar savaş yıllarında geçmektedir. “Karartma” uygulanıyordu ifadelerinden II. Dünya Savaşı yılları olduğu yönünde bir tahmin yapılabilir.
Mekan: Bir dağbaşı kasabasındaki demiryolu istasyonu, hikâyecilerin kaldıkları kulübeler, hikayecilerin hikayelerini satmaya çalıştığı trenler… Demiryolu istasyonu ve trenler hikayecilerin geçim savaşı verdikleri, yazdıklarını satmaya çalıştıkları ana mekanlar olması sebebiyle oldukça işlevsel bir niteliğe sahiptir.
8. Okuduğunuz metinde anlatıcının kim olduğunu belirterek metnin hangi bakış açısıyla yazıldığını gösteren cümlelere örnekler veriniz.
Cevap: Kahraman anlatıcının bakış açısı: Örnek: “İşimiz pek parlak sayılmazdı; çünkü istasyonumuza tren çok seyrek uğruyordu. Ayrıca yalnız posta trenlerinin geldiği günler iyi iş yaptığımız söylenemezdi”
9. Okuduğunuz metinde yer alan anlatım tekniklerini belirleyiniz.
Cevap: İç konuşma tekniği, geriye dönüş
10. Okuduğunuz metinde anlatıcının “biz” dilinden “ben” diline geçmesinin nedeni nedir?
Cevap: Anlatıcı; “biz” dediği diğer hikayeci arkadaşlarından genç Yahudi ölüp kadın da orayı terk ettiği için yalnız kalmıştır. Bu yüzden anlatımda “ben” diline geçmiştir.
11. Okuduğunuz metinde dönemin sosyal, sanatsal ve tarihî gerçekliğini yansıtan unsurları gösteriniz.
Cevap: Savaş yılları, karartma uygulanması, savaş koşullarından dolayı yaşanan ekonomik zorluklar, trenlerle yolculuk, seyyar satıcılar, hikaye satarak geçinilmesi, sanatçının pek fazla itibar görmemesi..
12. “Oğuz Atay hikâyelerinde; bunalımlı, korkunun tutsağı olmuş, hayata tutunmaya çalışan fakat çok kere kaybeden, toplumla ve çevresiyle sağlıklı ilişkiler kuramayan, çekingen karakterlerin hayatlarını ele alır.” bilgisinden hareketle okuduğunuz metinde kahramanların bu özellikleri yansıtıp yansıtmadığını söyleyiniz.
Cevap: Hikayedeki anlatıcı, genç Yahudi ve kadının bu özellikleri taşıdığı söylenebilir. Her üç karakter de hikaye yazarak geçiminlerini sağlamaya ve hayata tutunmaya çalışırlar… Anlatıcı yaşadığı sıkıntıları bazen dışa vurur, öfkesini saklamaz; hikayelerinin satmamaya başlaması ve diğer nedenler onu umutsuzluğa sürükler. Genç Yahudi ise çekingen bir tiptir, olaylar karşısında tepkisiz ve sessiz kalır. Kadın da olumsuzluklar karşısında sessizdir, tutunacak bir dal arar kendine.
DIL BILGISI
1. Aşağıdaki cümleler okuduğunuz metinden alınmıştır. Bu cümlelerde geçen mecaz anlamlı kelimelerin altını çizerek cümlelere kattıkları anlamları söyleyiniz.
• … ilham geliyordu ve gecenin geç saatlerine kadar yakamızı bırakmıyordu.
• … bayat hikâyelerimizi suratımıza fırlatıyorlardı.
• Bizi bu kasabaya hangi rüzgâr atmıştı?
• İşimiz pek parlak sayılmazdı; çünkü istasyonumuza tren çok seyrek uğruyordu.
2. Okuduğunuz metinde yer alan “Geçen gecelerden birinde genç ve düzgün yüzlü bir yataklı vagon yolcusu, kendisine daha önce sattığımız hikâyelerin bir kısmını tanınmış bir eleştirmene gösterdiğini ve bu ünlü yazarın da hikâyeleri çok basmakalıp ve modası geçmiş bulduğunu söylemişti.” cümlesinde “basmakalıp” ve “modası geçmiş” ifadesi yerine hangi kelimeleri getirirseniz bir sanat eseri için söylenmiş cümle tam zıt bir anlam kazanır?
Cevap: Bu kelimelerin yerine yeni ve özgün, alışılmışın dışında kelimelerini getirebiliriz.
Mustafa Kutlu’nun Bir Saatlik Telâki adlı hikâyesi ile Oğuz Atay’ın Demiryolu Hikâyecileri adlı eserinde “tren” unsurunun nasıl yansıtıldığını karşılaştırınız. Düşüncelerinizi aşağıda boş bırakılan yere kısaca yazınız.
Cevap: İkisinde de tren bir sembol olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin trenin seyahat yani ayrılık veya kavuşma anını anlatmak için kullanması gibi evrensel göndergelerinin kullanılması.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.