10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 129-130 Cevapları Öğün Yayınları
Metni Anlama ve Çözümleme
1. Bâkî, tasavvufla hiç ilgilenmemiş; şiirlerinde tasavvufa yer vermemiştir. Aşk, tabiat, döneminin zenginliği, dünya zevki şiirlerinde yer alan başlıca konulardır. Buradan hareketle okuduğunuz şiirin temasını belirleyiniz.
Cevap: Beşeri aşk
2. Şiirdeki ahenk unsurlarından ölçü, kafiye, redif, asonans, aliterasyon, nakarat, kelime ve kelime grubu tekrarı, ses akışını tespit ederek okuduğunuz gazeldeki ahengi sağlayan unsurları belirleyiniz.
Ölçüsü: Aruz ölçüsü
Redif: “yitişmez”
Kafiye: “âd” zengin kafiye (â sesinin iki ses kabul edildiğini unutmayın. Uzun ünlüler iki ses kabul edilir.
Aliterasyon: “m, n” ünsüzleri
asonans: “a, e, i” ünlüleri
Nakarat: şiirde yok
Ses akışı: Aruz ölçüsü, kafiye, redifle sağlanmıştır.
3. Okuduğunuz şiirin nazım biçimini ve nazım türünü tespit ediniz.
Nazım biçimi gazel
Nazım türü âşıkâne gazel
4. Okuduğunuz şiirdeki edebî sanatları belirleyerek bunların anlama katkısını değerlendiriniz.
İlk beyitte “kameti şimşâd” (şimşir boylu, boyu şimşir ağacı gibi düzgün ve güzel olan) sözüyle istiare sanatı yapılmıştır.
İkinci mısrada “O şimşir boylum feryadıma koşup gelmiyor; galiba onun kulağına feryat erişmiyor.” ifadeleriyle mübalağa (abartma) ayrıca sevgilinin ağlayıp inlemesine yüz vermediğini, ilgilenmediğini söyleyen şair, bunu hüsn-i ta’lil içinde feryâdının onun kulaklarına yetişmemesine bağlar Hüsn-i talil sanatı
2. beyitte “sa’y” kelimesiyle tevriye sanatı yapılmıştır. Arapça olan sa’y kelimesi çalışma anlamından başka hac esnasında Safâ ve Merve adlarını taşıyan iki mevki arasında koşma manasına da gelir ki bu, haccın tamam olması için yapılan merasime dâhildir. Bu itibarla, zahitlerin sa’y ile âşıkların vardıkları mertebeye erişemeyecekleri sözüyle, onların ibadet ederek, hacca giderek Hakka ve hakikate varamayacakları da anlatılmış oluyor.
3. beyitte “Gözyaşım, öyle hararetle akar gider ki arkasından rüzgâr bile yetişmez ve âhımdan önce kapına varır.” dizelerinde mübalağa (abartma) sanatı yapılmıştır.
4. beyitte Sevgiliye kavuşma (vasl) Kabe’ye benzetilmiş (teşbih), aşık da Kabe’ye gelmek üzere yola çıkan yolcuya benzetilmiştir. “yol, râh-rev-i ka’be” sözcükleri arasında tenasüp (uygunluk) “ömür, ahir, mevt” sözcükleri yine birbiriyle ilişkili olduğu için tenasüp sanatı vardır.
5. beyitte “Dünyada bugün ona yetişecek bir üstat yoktur.” ifadesiyle mübalağa (abartma) sanatı yapılmıştır.
5. Okuduğunuz şiirde, söyleyici ile hitap edilen kişi/varlık arasındaki ilişkiyi belirleyiniz.
Cevap: Söyleyici sevgilinin ağlayıp inlemesine yüz vermediğini, ilgilenmediğini söyleyen bir aşıktır.
6. Okuduğunuz şiirde, şiirin yazıldığı dönemin gerçekliğini yansıtan unsurları bularak şiirdeki millî, manevi ve evrensel değerleri belirleyiniz.
Cevap: Tasavvuf akımından hiç etkilenmese de Baki’nin gazelde”zühhad, menzil” gibi tasavvufi terimleri kullanılması o dönemde de tasavvuf akımının edebiyatımıza etkisini gösterir. Dil ve üslup özellikleri de yazıldığı dönemin edebi zevk ve anlayışını yansıtıyor.
7. Okuduğunuz şiiri, bağlı olduğu edebî dönem, akım, gelenek, topluluk vb. açıdan inceleyip şiirde görülen edebî, felsefi, estetik anlayışı tespit ederek şiirdeki edebiyat, sanat ve fikir akımlarının yansımalarını değerlendiriniz.
Cevap: Şiir divan edebiyatı geleneğine bağlı yazılmıştır.
8. Okuduğunuz şiirde verilmek istenen açık ve örtük iletileri bularak şiiri yorumlayınız.
Âşıkların herkesten önce eriştikleri menzil (durak), aşk yolundan gidilerek erişilen hakikatlerdir.
Zahitlerin sa’y (ibadet ederek, Hacca giderek) ile âşıkların vardıkları mertebeye erişemeyecekleri
Sevgiliye kavuşmanın Kâbe’ye gitmek kadar istenir bir şey olduğu
9. Okuduğunuz şiirin yazıldığı dönemin gerçekliğini yansıtan unsurları ve şiirin dönemin gerçekliğiyle ilişkisini, okuduğunuz şiiri ve şairin biyografisini de dikkate alarak şair ile şiir arasındaki ilişkiyi değerlendiriniz.
Cevap: 16. yy.ın en büyük divan şairlerinden olan Baki’nin bu şiiri şairin edebi kişiliğini tam anlamıyla yansıtıyor. Biçim açısından kusursuz, duygu ve anlam bakımında derin ve içten şiirler yazan şairin bu gazelinde de aynı nitelikleri görüyoruz.
Divan edebiyatına “yüksek zümre edebiyatı, saray edebiyatı, klasik edebiyat” denmesinin nedenlerini araştırınız. Elde ettiğiniz bilgileri aşağıya yazınız.
Yüksek Zümre Edebiyatı: Zümre kelime anlamı olarak “topluluk, takım, grup, camia” anlamlarına gelir. Divan edebiyatının Arap ve İran edebiyatlarının etkisiyle, medrese eğitimlerinden geçmiş seçkinlerin oluşturduğu edebiyat olduğu için bu edebiyat döneminin yüksek zümre edebiyatı olduğu görüşünü savunanlar vardır.
Saray Edebiyatı: Saray edebiyatı saray ve çevresine hitap eden edebiyatttır. Divan edebiyatının saray, konak ve medrese gibi devrin yönetim ve öğretim çevreleri ile bunlara yakın olan kesimler içinde varlık göstermesinden dolayı saray edebiyatı denilmiştir.
Klasik Edebiyat: Klâsik sözcüğünü TDK şöyle tanımlıyor: Üzerinden çok zaman geçtiği hâlde değerini yitirmeyen, türünde örnek olarak görülen eser, alışılmış, sanatta kuralcı, kökleşik… Divan edebiyatı; konu, tema ve tür olarak sınırları önceden belirlenmiş, öz ve biçim bakımından belli kurallara bağlı bir edebiyat olduğu için klasik edebiyat da denilmiştir.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.