Allah’ın kulunu bir işi yapma veya yapmama hususunda yükümlü tutmasına teklif denir.
Sözlükte “bir şeye düşkün olmak, bir işi güçlüğüne rağmen üstlenmek” anlamındaki kelef kökünden türeyen teklîf “birine yapılması zor bir işi yüklemek” demektir (Râgıb, Müfredât, “klf” md.; Tehanevî, Keşşâf, 1/504-505)
İslam dininde akıl ve buluğ (ergenlik) çok önemlidir. İnsan akıllı olup, ergenlik yaşına da gelince, “İbadetlerini yapmak ve günahlardan da sakınmak” şeklinde özetleyebileceğimiz, mükellef olma dönemi başlamış olur.
Fakat konu engelliler olunca, Yüce Mevlamızın, “Allah, hiç kimseye gücünün yetmeyeceği şeyi yüklemez’’ Bakara 2/286) ayetiyle; Sevgili Peygamberimizin “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın… “ (Buhari, Cihad, 164 hadisini hep göz önünde bulundurarak meselelere çözüm bulmamız gerekecektir.
Demek ki, kişinin teklife ehil sayılabilmesi için kendisine yöneltilen hitabı anlayabilecek ve gereğini yerine getirebilecek güçte bulunması gerekir. Mükellef tutmadaki amaç yükümlülüğün mükellef tarafından imtihan şartları içinde yerine getirilmesidir.
Mükellefiyetin şartı kişinin temyiz kudretine sahip olarak buluğa ermesidir.
Dolayısıyla zihinsel engelli olan akıl hastaları ile çocuklar mükellef sayılmaz (Zerkeşî, el-Bahrü’l-muhit, 1/343-352; Zekiyyüddin Şabân, Uṣûlü’l-fıkıh, s. 275-277)
Özetle, bir kimse zihinsel engelliyse (yani akıl özürlüyse) o kimseye hiçbir sorumluluk yoktur. İbadetler ve yasaklar konusunda bir mesuliyeti olmayacaktır.
İbadetleri yapmaya aklı eren kısmi zihinsel engelliler ise, güçleri yettiği, akılları erdiği kadarıyla sorumlu olurlar.
Böyle kimselerin durumunu tespit etmek için -açıklaması geçerli olan- uzman doktorlardan bilgi almak gerekir.