Sözlükte “artma, arıtma; övgü ve bereket” mânalarına gelen zekât, terim olarak Kur’an’da belirtilen sınıflara sarfedilmek üzere dinen zengin sayılan Müslümanların malından alınan belli payı ifade eder. Örfte bu payın maldan çıkarılması işlemine de zekât denilir. Sadaka kelimesi de terim olarak zekâtla eş anlamlıdır.
Zekât, aslında mali bir ibadet olmakla birlikte, birçok maddi ve manevi faydalar da taşır. Zekâtın bu faydalarını maddeler halinde şu şekilde özetlemek mümkündür.
1) Zekât, kişiyi cimrilikten korur, ona cömertlik meziyetini kazandırır.
2) Zekât, kişinin dünya malına duyduğu aşırı isteklerini kırar.
3) Zekât, zenginin yoksula karşı şefkat ve merhamet duygusunu canlandırır.
4) Zekât, zenginin cemiyetteki itibarını yükseltir.
5) Zekât, kalbin katılaşmasını önler.
6) Zekât, zengini hayır yapmaya teşvik eder.
7) Zekât, Allah'ın nimetlerine karşı kişinin şükretmesini sağlar.
8) Zekât, yoksulu ihtiyaç sahibi olmaktan kurtarır.
9) Zekât, fakire şahsiyet kazandırır.
10) Zekât çalışmaktan aciz olanlara normal bir hayat sürme imkanı sağlar.
11) Zekât, zengin ile fakirin birbirine yakınlaşmasını temin eder.
12) Zekât, insanı manevi kirden temizler.
13) Zekât malı her çeşit afet ve tehlikelerden korur.
14) Zekât, mala bereket kazandırarak çoğalmasını sağlar.
15) Zekât, malın stok edilmesini önler.
16) Kısaca zekât mükemmel bir sosyal sigortadır. (Fıkhu'l-Zekât, 2/256)