Hikaye ve efsane anlatıcılığı bize sözlü dönemden kalan bir mirastır. Henüz yazıya geçilmemiş, insanların iletişimleri yalnızca sözlü olarak gerçekleşmekteydi.
Gerek toplanılan meclislerde gerekse evde aileler çocuklarına bol bol hikaye anlatırdı. Bu hikayeler konularını yaşadıkları günlük hayattan, çevrelerindeki objelerden, hayvanlardan, insanlardan kısacası yaratılmış her şeyden alırdı. Zamanla hikaye anlatıcılığı yaygınlaşmaya başladı. Anlatılan hikayeler nesilden nesile aktarılarak efsane halini alıyordu.
Örneğin bir köyün içinde kullanılmayan bir ev varsa o ev ile ilgili bir efsane anlatılmaya başlardı. Genellikle bu efsane o evde periler, cinler olduğuna yönelikti. Efsanelerde doğa üstü güçlere sahip, gerçekleşmesi mümkün olmayan olaylar daha fazla anlatılır. Bu anlatılan hikayenin ilgi çekiciliğini artırır, anlatan kişiyi de dinleyen kişiyi de etkiler. Böylece yıllarca anlatılan efsanenin hikayesi sürer gider.
Büyükanneniz ya da büyükbabanız varsa onlarla sohbet ederken mutlaka bir hikaye anlatmalarını isteyin. Bilinen Pamuk Prenses masallarının aksine daha ilgi çekici efsaneleşmiş hikayeler anlatacaklardır. Belki siz de onlardan öğrendiğiniz hikayeyi kendi çocuklarınıza anlatırsınız.