Şükür, her nimetin Allah’tan geldiğini bilip dil ile de hamd etmektir. Allahü teâlânın emirlerini yapıp yasak ettiklerinden sakınmak şükretmek olur. İnsanların hidayeti için çalışmak, onları irşat etmek de şükür sayılır.
İnsan olduğumuzu göstermek için şükrediyoruz. Çünkü “insan ihsanın/yapılan iyiliğin kulu-kölesidir” kuralı, insanların sosyolojik ve psikolojik hayatından süzülmüş bir fıtrat kanunun açıklamasıdır.
Şükür, nimetlerin hakikî sahibi olan Yüce Yaratıcı tarafından, bu nimetlerin karşılığında istenmiş bir fiyat olduğu için şükrediyoruz. Yaratılışımızda var olan teşekkür duygusu, Yaratıcı'nın bunu istediği için fıtratımıza koyduğunun göstergesidir.
Şükür, verilen nimetlerin kadr-u kıymetini bildiğimizin; nankör, vurdum duymaz haylazlardan olmadığımızın simgesi olduğu için şükrediyoruz.
Şükür, Rabbimizin rububiyetine, idareciliğine, terbiyeciliğine, yönetimine karşı memnun ve minnettarlığımızın göstergesi olduğu için şükre ediyoruz.
Şükür, kâinatta her şeyin kendisine medyun-u şükran olduğunu göstermek için Allah’a yaptığı tesbih (yani Allah’ın kusursuz bir rab olduğunu ilan etme)lerine iştirak etmek için yapılır.