Yol nedir TDK ne anlama gelir
- [isim]Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik
- "Hayatta epeyce yol almış, çoluk çocuğa karışmış bir münevver olarak sürüden ayrılmaya korkuyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bütün günlerimiz için kendimize bir yol çizer, sonra her gün bunun aksine hareket ederiz." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Elinde güçlü bir çıra vardı, onu yüksekte tutarak yolculara yol gösteriyordu. (Nezihe Araz)
- "Senin yolunu kesecek, engel olacak değilim." (Mahmut Yesari)
- Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer
- "Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı." (Çetin Altan)
- "Biz benzincinin istihkakını düşeriz, siz de benzini alırsınız, diye yol gösterirler." (Memduh Şevket Esendal)
- "Yola öğle yemeğinden sonra çıktık." (Samim Kocagöz)
- Genellikle yerleşim alanlarını birbirine bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi
- "Yolda oynayan çocuklara ne olduğunu sordu." (Ömer Seyfettin)
- "Motorun yanaşmasını bekliyorum, yol kestiği için şimdi hiç gürültü etmiyor." (Zeyyat Selimoğlu)
- "Mademki bu işi yapamıyorsun, o hâlde başka işimiz yok derler, bana yol verirler." (Orhan Kemal)
- "Bir roman konusundan yola çıkarak Salâh Birsel'in 'Dört Köşeli Üçgen'iyle Orhan Kemal'in 'Murtaza'sı arasında bir akrabalık kuruverdi." (Selim İleri)
- İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yer
- "Su yolu. Sel yolu."
- "Seniha'nın bu hareketi türlü türlü tefsirlere yol açtı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- Yolculuk
- "Yola çıkmak. Yoldan kalmak."
- Gidiş çabukluğu, hız
- "Bu vapurun yolu az."
- Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimi
- "Celal Bey'i sakal bırakma yolunda, kim, hangi örnek özendirdi diye çok düşünmüşümdür." (Haldun Taner)
- Uyulan ilke, sistem, usul, tarz, tarik
- "Duyguların eğitimi de en iyi sanat yoluyla olur."
- Kumaşta bulunan çizgi
- Kez, defa
- Gaye, uğur, maksat
- "Bu yolda çok emek harcandı."
- Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çare, yöntem
- "Bu işi yapmanın bir yolu vardır."
Yol kelimesi ile ilgili gerçek ve mecaz anlamlı kelimler
- Bu yola asfalt dökülüyormuş. (gerçek anlam)
- Bu iş için farklı yollar düşünüyordu. (mecaz anlam)
- Uzun bir yol gittik. (gerçek anlam)
- Farklı yollar deneyerek amacına ulaşmaya çalışıyordu. (mecaz anlam)
- Yola çıkmadan önce bulantı ilacını al ki araba tutmasın. (gerçek anlam)
- Annem her zaman doğru yoldan saptırma Allah'ım diye dua eder. (mecaz anlam)
- Yolda yemek üzere bir sürü erzak ayarladım. (mecaz anlam)
- İşe gitmek için her gün o kadar yola nasıl dayana biliyorsun? (gerçek anlam)
- Proje için öncelikle bir yol haritası çıkarırsak her şey daha kolay ilerleyecektir. (mecaz anlam)
- Gittiğin yol, yol değil diye defalarca uyarmama rağmen dinlemedi. (mecaz anlam)
- Kamyon şoförlerinin ömrü yollarda geçiyor. (gerçek anlam)
- Yol boyunca ağzını bıçak açmadı. (gerçek anlam)
- Yarın uzun yola çıkacağız, bugünden iyi dinlenmeliyiz. (gerçek anlam)
- Artık yolun sonuna geldin, her şeyi anlatsan iyi olur. (mecaz anlam)