Bu sayfalarda sizlerle bir yıldır üniversiteye hazırlık rehberliğinde beraber olduk Allah kısmet ederse bu sene de beraber olmayı düşünüyoruz.
İdeallerinizi gerçekleştirmek üzere hep birlikte bir hazırlık serüvenindeyiz. Bu serüvende bazen neşe, bazen hüzün bazen de bu umulmadık engellerle karşılaşacağız. Bu engeller bizim hayat ile ilgili ısrar ve sabrınızı ölçecektir. Üniversite, bir meslek kazandırmanın yanı sıra hayata daha geniş açıdan bakma ve birey olma bilincinin oluşmasına yardım edecektir.
Türkiye’de Yüksek Öğretim Süreci
Türkiye’de her yıl 16 milyona yakın öğrenci eğitim görüyor. Bu rakam birçok Avrupa ülkesinde fazla. Bu öğrencilerden 3.000.000 yakını bir yükseköğretim programına devam etmekte. Her yıl üniversitelerden mezun olanların sayısı ise 600.000. Üniversitelerin sayısı her dönem artış gösteriyor. Şu anda 185 üniversitemiz var. Bunlardan 98 tanesi devlet, 62 tanesi vakıf, 5 tanesi KKTC ve 20 tanesi yurt dışında. Yeni üniversiteler de açılmayı bekliyor. Üniversite giriş sınavları, kontenjan ve yeterlilik olmak üzere başlıca iki temel nedene dayanmakta. Bu nedenlerden bazen biri, bazen diğeri giriş sınavlarında ağırlığını hissettirmiş fakat çoğunluk her ikisi de dikkate alınmıştır. Şimdi uygulanan sistem de hem kontenjana hem de yeterliliğe göre yerleştirme yapılıyor. Artık üniversite kazanmaktan çok istenilen bölüme yerleşme, orada akademik eğitim alma ön plana çıkıyor.
Sistemin Değişmesi Avantaj Mı?
Türkiye’de yüksek öğretim’e giriş her zaman tartışma konusu olmuştur. İktidara gelen her siyasi yapılanma popülist bir yaklaşımla sınavların kaldırılacağını vaat etmiştir. Fakat sınavlar hala devam etmektedir. Demokratik süreçlerde rekabete dayalı mutlaka seçim vardır. Bundan sonra da bu seçme durumu mutlaka gözlenecektir. Bu seçmenin adı değişebilir. Bazen ÖSS ve ÖYS bazen de YGS ve LYS olabilir. Fakat sistem ne kadar değişirse değişsin, değişmeyen bir gerçek var ki o da; sınava her zaman hazırlıklı olmaktır. Eğer bir yüksek öğretim programında okumak isteniyorsa oyunu kurallarına göre oynamak gerekir. Bunun için de erken hazırlık sürecine giren, stratejik çalışan, iradesine hâkim olan bu işte başarılı olacaktır.
2010 Yılı Sınavları Tartışmalı Geçti
Üniversiteye hazırlık sürecinin ilk sınavı olan YGS gerçekleştikten bir süre hafta sonra şifre tartışmaları gündeme geldi. Söz konusu tartışma, basına verilen YGS örnek kitapçığındaki soru şıklarının şifreleme yöntemiyle yerleştirilmesine yönelikti. Söz konusu uygulamalar sadece Türkiye’de değil yurt dışında birçok ülkede yapılan sınavlarda kullanılmaktadır. Diğer bir nokta ise devletin en üst makamı olan Cumhurbaşkanı’nın konuya hassasiyetle yaklaşmasıydı. Söz konusu süreç adli makamlarda hukuki boyutuyla ele alındı. Sonuç, şifreleme var, ama kopya çeken yok. Bu süreçte şifre iddialarına bir tarafa bırakıp derslerine çalışan, çalışmalarını ertelemeyen, vazgeçmeyen adaylar avantajlı oldu.
Sınav Sistemi, YGS ve LYS’lerle Bir Bütündür.
Üniversiteyi hedefleyen adaylar için YGS’nin iyi veya kötü geçmesi çok fazla bir anlam ifade etmiyor. Çünkü sınav sistemi YGS ve LYS’lerle bir bütünlük oluşturmaktadır. Tek basamaklı sınav sistemine göre iki basamaklı sınav sistemin en önemli avantajı budur. İsteyen aday YGS DE il derecelere giremese dahi LYS’de Türkiye derecesi dahi yapabilecektir. Sınav profesyonellik isteyen bir süreçtir. Üniversite adayları ciddi bir maça hazırlanan sporcular gibi yaşantı ve motivasyonlarına dikkat etmelidirler.
Puanlamada Büyük Pay, LYS'ler İle Elde Edilecek.
Adayların girecekleri YGS’nin LYS’lere etkisi maksimum % 40 oranındadır. Geriye net yapma oranına göre başarıyı değiştirebilecek % 65 - 70. bir dilim kalmaktadır. Adaylar bundan sonraki kalan iki buçuk aylık bir zamanı iyi bir biçimde değerlendirerek hedeflerine rahatlıkla ulaşabilecekler. Geçen yılın sınav sonuçlarını incelediklerinde LYS'den sonra öğrencilerin başarısının yükseldiğini ve hedeflerine ulaşabileceklerini göreceklerdir. Bundan dolayı YGS’si beklentilerinin altında geçenler için moral bozmaya kesinlikle gerek yoktur. Bütün bunların telafisi mümkündür. YGS’ iyi geçen adaylar için de bunun anlamlı olması için mutlaka aynı başarıyı LYS’lerde de göstermeleri gerekiyor. Bundan dolayı hedefli öğrenciler için asıl bundan sonraki süreç önemli olmaktadır.
Erken Hazırlık Başarı Gerektirir.
YGS de daha çok kavrama yeteneği ve bilgiyi kullanma becerisi ölçülürken, LYS’lerde ise daha çok bilgi düzeyi ölçülmektedir. Bundan dolayı LYS çalışmaları da YGS çalışmalarından farklı olmalıdır. Bu durumda adayların girecekleri LYS’lere kaynaklık eden derslere düzenli ve yoğun bir çalışılması gerekiyor. Öğrenilen bilgilerin kalıcı olması için tekrar ağırlıklı çalışmalar önem kazanacaktır. Adayların kalan zamanda 3-4 yıllık konuların pekiştirilmesi zor olduğu için fazla zaman kaybetmeden işe koyulmaları gerekiyor. LYS’ler çoğunlukla bilgiye dayalı sorulardan oluştuğu için, çalışmanın karşılığının daha çok alınacağı bir sınavlardır. Bu nedenle öncelikle girilmesi düşünülen LYS’lere kaynaklık eden ders konularının belirlenmesi, zamanın planlanması, çalışmaların ertelenmemesi, çalışmaların uygun kaynaklardan yapılması ve konular bitince de deneme sınavlarıyla çalışmaların yeterliliğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Çalışma İsteğinin Gelmesi Beklenmemelidir.
İlk olarak ders çalışmanın, istek ya da ilham yoluyla gerçekleştirilebilecek bir faaliyet olmadığı kabul edilmelidir. Sadece estetik alanında, istek ya da ilhama ihtiyaç vardır. Bu nedenle, çalışma isteğinin gelmesini beklemek boşuna olacaktır. Ders çalışma isteği, ancak aday o dersi anladığında gelir. Bunun için de öncelikli olarak adayın çalışması gereklidir.
Kısacası önceleri istemeyerek çalışmaya oturulsa bile bu faaliyet daha sonra zevkli hale gelecektir. Konuları öğrendikçe, adayın motivasyonu artacaktır.
Adaylar, çalışmaya başlamadan önce şunları aklından çıkarmamalıdır:
1) Sınavı kazananlar farklı organizmalar değil, onunla aynı yapıya sahip öğrencilerdir.
2) Sınav, normal zeka düzeyindeki bireylerin başarabileceği bir sınavdır.
3) Sınavda istediği hedefleri yakalayanlar için de, hazırlık sürecinde olanlar için de bir gün 24 saattir.
4) Sınavı kazanabilmek için, dersleri sevmek şart değil, ancak düzenli çalışmak şarttır.
5) Önemli olan sınavdan sonra öğrencinin kazandığı bölümü sevmesidir. Bu da istenilen bölümü seçebilecek düzeyde net yapmakla alakalıdır.
Unutmamalıdır ki en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir. Bu nedenle adaylar, çalışma konusundaki kararlarını vakit kaybetmeden uygulamalıdır.