Yazının icadıyla kültürel bilgi birikiminin aktarımı gerçekleşmiştir. Bilgi birikimlerinin oluşturulması üzerine yenilerinin eklenmesini sağlamış; anlaşmaların, kanun, kuralların bir yere kaydedilmesi sağlanmış, kalıcı hale getirilmiştir. Bu sayede insanlığın bilgi edinme serüveni hızlanmış ve etkinleştirilmiştir.
Aslında önemsiz gibi görünen ama insan hayatının, insanlık medeniyetinin gelişmesinde en önemli paya sahip olan şey kuşkusuz yazının icadı oldu. Birçok tarihçiye göre yazının icadı insanlık tarihinin dönüm noktasıdır. Yazının icadıyla birlikte insanlar birbirleriyle daha rahat iletişim kurdu. Böylece bilim ve teknik gelişti. İnsanlar yeni şeyler icat ederek günlük yaşamlarını kolaylaştırmaya başladı. Yazıyı ilk oluşturan uygarlığın Sümerler olduğu söylenebilir. Mezopotamya’da yapılan kazı çalışmalarında tarihin en eski yazı tabletlerinin bu uygarlık tarafından yapıldığı belirlenmiştir. İlk yazı MÖ 3500’lü yıllarda yazılmıştır. Sümerler’in çivi yazısı Mısırlılar tarafından geliştirilerek çivi yazısı oluşturulmuştur.
Yazı ilk icat edildiği yıllarda günümüzdeki gibi kağıtlar yoktu. Bunun yerine papirüs denen özel bir ağacın yapraklarına, derilere, taşlara yazılar yazıldı. İlk yazılar çiviler yardımıyla bu yüzeylere kazınıyordu. Ardından Hintliler’in mürekkebi icat etmelerinin ardından yazı yazmak kolaylaştı. Son olarak Anadolu’da Bergama’da parşömen kağıdın kullanılmasıyla günümüze en yakın kağıt icat edilmiş oldu. Bu sayede yazılar daha kalıcı oldu. Kuşaktan kuşağa geçerek insanların geçmiş kuşakların tecrübelerinden faydalanması sağlandı.