Soru : Yahya Kemal’in Bir Başka Tepeden, Orhan Veli’nin İstanbul’u Dinliyorum ve Ülkü Tamer’in İstanbul adlı şiirini sınıfa getiriniz
Bir Başka Tepeden
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
Yahya Kemal BEYATLI
İstanbul'u Dinliyorum
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Önce hafiften bir rüzgâr esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda
Sucuların hiç durmayan çıngırakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık,
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalı Çarşı;
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa;
Güvercin dolu avlular.
Çekiç sesleri geliyor doklardan,
Güzelim bahar rüzgârında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski âlemlerin sarhoşluğu,
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, lâf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.
Orhan Veli Kanık
İstanbul
Kadın ölür hiç bırakılmadığı kalabalıklardan.
Saçlarına gelip gelip kumrular konar ve sevinir ayrıldığına.
Belki evlenmişti ve yaşamıştı çocukların öldüğü kuytularda,
her gece adlarını unuttuğu şehirlerde.
Hiç bilmediği dağları aramıştı o zaman,
çocukluğunda dinlediği hazineleri.
Kadın ölür, yeniden saçlarına üşüşür kalabalık;
uykusundan iki kişinin başlattığı eski bir karanlığa azalır,
ölmekten hiç bıkılmayan çağlar geçer gölgesinden.
Gölgesinden haydutlar geçer,
dönüp onu kuyulardan çıkarır bir tanesi,
atların en iyisini ona verir;
özlediği sulardan çıkar kadın,
ama öteki haydutların çadırlarını görür birden,
yorgun atına bakar ve ağlar belki.
Ülkü Tamer
© Bu şiirlerin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.