Hazırlık Çalışması
1) Cömertlik nedir?
Cömertlik; yardım etme alışkanlığına verilen bir isimdir. Cömertlik, hiçbir karşılık beklemeden iyilikte, bağışta bulunmak demektir. Cimriliğin zıddıdır.
Cömert insanın özellikleri nelerdir?
Cömert kişi sahip olduklarını esirgemeden, hiçbir tereddüt yaşamadan paylaşır. Yaptıkları yardımlarında ferdi menfaat gözetmezler. Cömert insanlar, kendileri yemekten çok başkasına ikram etmekten zevk alırlar. Onların kapıları, sofraları ve kalpleri sürekli açıktır. Güler yüzlü, tatlı dillidirler. Maddi durumları ne olursa olsun, az çok demeden, sürekli bir şeyler ikram ederler.
2. Etrafınızda cömert olduğunu düşündüğünüz kimse bir kimse var mı? Bu kişinin cömert olduğunu hangi davranışlarından anlıyorsunuz?
Cevabı: Evet. Etrafındaki ihtiyaç sahibi olan herkese yardım ediyor. Evlerine gittiğimizde ikramlarda bulunuyor. İnsanlara hediye vermeyi seviyor.
1. Etkinlik
Metinde yer alan kelimelerle oluşturulmuş aşağıdaki bulmacayı çözünüz.
(KISMET) 1. Tanrı’nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip.
(ŞEFKAT) 2. Sevecenlik.
(İLİM) 3. Bilim.
(MEDRESE) 4. İslam ülkelerinde, genellikle İslam dini kurallarına uygun bilimlerin okutulduğu yer.
(RAHMET) 5. Yağmur.
(NİŞAN) 6. İşaret, iz, belirti, alamet.
(İKRAM) 7. Bir şeyi armağan olarak verme, sunma.
(ŞÖHRET) 8. Ün.
Yeni öğrendiğiniz kelime ve kelime gruplarını yazmak için bir sözlük oluşturunuz.
2. Etkinlik
a) Aşağıdaki cümlelerde yer alan deyimlerin altını çiziniz.
“Bana mı?” Talebenin yüzü kızardı. (Yüzü kızarmak)
O, tefekkürüyle ve ince düşünüşüyle medresede şöhret kazanmış bir gençti. (İnce düşünmek)
Aşçı, üzümlerin güzelliğine hayran olmuştu. (Hayran olmak)
b) Altını çizdiğiniz deyimlerin anlamlarını TDK Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’nden yararlanarak yazınız.
Yüzü kızarmak: Utanmak “Boynundan bir kese çıkardı fakat içine bakmadan ani bir fikirle yüzü kızardı.”
İnce düşünmek: Bir konuyu etraflıca ,bütün ayrıntılarıyla, insana faydalı olmak için düşünmek.
Hayran olmak: Birine ya da bir şeye karşı hayranlık duyan, o şeyi ya da kimseyi aşırı ölçüde beğenen (kimse).
3. Etkinlik
Aşağıdaki soruları, okuduğunuz metinden hareketle yanıtlayınız.
1.Köylü, talebeye ne hediye etmiş?
Bir salkım üzüm hediye etmiş.
2.Talebe,hediye veren köylüye hangi cevabı vermiş?
Teşekkür ederim. Onları hemen hocama götüreceğim ,ikramınıza çok memnun olacaktır demiş.
3.Köylü neden ısrarla hediyeyi kapıyı açan talebeye vermek istemiş?
Çünkü, köylü ne zaman kapıyı çalsa kapıyı talebe açıyormuş. Ne zaman üzümleri kuraklıktan kırılsa talebe her gün köylüye yiyecek ekmek veriyormuş.
4.Hediyeyi kabul eden talebe, onu kime ikram etmek istemiş? Daha sonra hediye başka kimlere hediye edilmiş?
Talebe üzümü kendisine ilim ve hikmeti öğreten hocasına ikram etmek istemiş. Üzüm başka medresedeki hasta talebe ,medresenin aşçısına hediye edilmiş.
5.Hikayenin sonunda hediyenin tekrar kendisine döndüğünü gören talebe, hediyeyle ilgili neyi anlamış?
Talebe üzümler tekrar kendisine dönünce bu üzümlerin gerçekten de kendi kısmeti olduğunu anladı: Cömertlik, dostluğun parlak bir nişanıydı.
4. Etkinlik
Okuduğunuz metnin konusu ve ana fikri uygun başlığın altına yazınız.
Metnin konusu: Cömertlik ve cömertliğin insana sağladığı fayda.
Metnin ana fikri: Yapılan hiçbir iyilik karşılıksız kalmaz.
5. Etkinlik
Hediyeyi ilk kabul eden talebenin yerinde siz olsaydınız verilen hediyeyle ne yapardınız?
İhtiyacım kadarını alır ve arkadaşlarımla paylaşırdım.
6. Etkinlik
Öğretmenimizin hazırlıksız konuşma yöntemiyle ilgili açıklamalarını dikkatle dinleyiniz. Ardından cömertlik, yardımseverlik, dostluk konularından birini seçiniz ve seçtiğiniz konuyla ilgili hazırlıksız konuşma yapınız.
Cömertlik: Cömertlik, birisinin bir şeyi istemesini veya hak etmesini beklemeden verebilmektir. Gösteriş yapmadan, kimseyi incitmeden, yapılanı başa kakmadan, sahibine göre değerli olan maldan, karşılık, teşekkür ya da övülme beklemeden yapıldığında anlam kazanır. Cömert kimse veren değil, verdiğine sevinen kişidir.
Cömert kimsenin kazancı ve malı bereketli olur.
Yardımseverlik: Bir başkasına ya da herhangi bir canlıya, yardım etmekten dolayı sevinç, mutlu ve huzurlu olma gibi pozitif duyguların yaşanmasına yardımseverlik denir
Hayatta her insanın maddi ya da manevi durumları eşit olmayabilmektedir. Kimi zaman bazı insanlar lüks içinde yaşarken, bazı insanlar ise karınlarını zor doyurabilmektedir. Maddi ya da manevi herhangi bir konu ile ilgili yardıma muhtaç olan kimselere yardım edilmesi durumuna yardımseverlik adı verilir. Yardımseverlik kavramını benimseyen ve hayatında önemli bir yere koyan kişilere ise yardımsever denmektedir.
Dostluk: Birbirine değer veren iki kişi arasında kurulan sevgi bağı. Çok emek harcamayı gerektirir, ama ödülü de büyüktür; zira dostluk dünyadaki en değerli mutluluk kaynaklarından birisidir.
7. Etkinlik
Aşağıdaki hikaye haritasını ‘Vermek Çoğalmaktır’ metninden hareketle doldurunuz.
Şahıs ve Varlık Kadrosu:
Talebe, köylü, hoca, medresedeki hasta çocuk, medresenin aşçısı, üzümler.
Mekan: Medrese
Zaman: Bir zamanlar, zaman belirtilmemiş.
Olay Örgüsü: Köylünün medreseye üzüm getirmesi, talebenin üzümleri hocasına vermesi, Hocasının üzümleri medresedeki hasta çocuğa vermesi, Hasta çocuğun üzümleri medresenin aşçısına vermesi, Aşçının üzümlerin güzelliğini takdir etmesi için talebeye vermesi.
Anlatıcı: 3. şahıs. Anlatıcı hikayenin karakterlerinden değildir.
8. Etkinlik
Okuduğunuz hikayeden hareketle defterinize cömertlik konulu bir hikaye yazınız.
Zeynep her zaman olduğu gibi okula gidecektir. Annesi ona poğaçalar hazırlamıştı beslenme çantasına koydu yanına meyve suyu da koymuştur. Zeynep bugün çok sevinçliydi en sevdiği poğaçalar ile birlikte okula gidecekti. Sınıfında fakir ve aç olan Erhan Zeynep’in iyi arkadaşlarından birisidir.
Dersler bittikten sonra beslenme zamanı gelmişti masasına sofra bezini sererek çantasının içinden poğaçalarını çıkartır. Meyve suyunu da masaya koyduktan sonra Erhan’ın öyle masasında oturduğunu görünce çok üzülür. Uzun zamandır aynı şekilde bir şey yemezdi okul çıkışında belki evde yiyecekti ne zaman sorsa sabah kahvaltı yaptığını söylüyordu. Zeynep dayanamadı karnının aç olduğunu anlamıştı büyük bir cömertlikle kendisini çağırdı poğaçaların çok olduğunu söylemesi ile davet etti. İştahla yemeye başlayan Erhan çok mutlu olmuştu Zeynep’in yaptığı bu cömertliğine karşı her zaman en iyi dostu olacağını söyledi. Zeynep’te olanlara çok sevinmişti.
Gelecek Derse Hazırlık
1. Mektubun tarihi gelişimiyle ilgili araştırma yapınız ve edindiğiniz bilgileri defterinize not alınız.
Mektup türüne ait en eski metinler MÖ 15-16. yüzyıllara kadar gitmektedir. Bu mektuplar Mısır Firavunları tarafından yazdırılmıştır. Hitit krallarının yazdırmış olduğu mektuplar da bulunmaktadır. Bu mektuplar haber vermek veya emir ve istekleri bildirmek için yazıldığı için duyguları bildirmemektedir. Divan edebiyatında mektup türünün en önemli örneği Fuzuli’nin Şikayetnamesi’dir.
Mektup türündeki en önemli gelişme teknolojinin gelişmesiyle olmuştur. Mektuplar artık zarfa konma özelliğini neredeyse kaybetmek üzeredir. İnsanlar daha ekonomik ve çok daha hızlı olan elektronik postayı (e-posta) tercih etmektedirler.
Not: Elektronik postalar (e-posta) gönderildikleri ortamın özelliğinden dolayı bu adı almıştır. Mektuplar oluşturulma amacından yola çıkılarak sınıflandırılır.
2. Çoklu medya ortamından yada yazılı kaynaklardan bir edebi mektup örneği belirleyiniz ve belirlediğiniz mektubu defterinize yazınız.
Ankara, 27 Ocak 1944
Kardeşim Kaplan,
Bir yığın can sıkıntısı, üzüntü ve yorucu iş arasında mektubuna cevap veremedim. O bir tarafa, o güzel makalene de vaktinde teşekkür etmek lazımdı. Fakat daha iyisi tebrik etmeliyim. Çünkü hakikaten güzel makaleydi. Artık birinci sınıf bir muharrir olduğuna hiç şüphe etmiyorum. Sana çok bağlı olduğum için bundan mesudum. Orhan Seyfi biraderimiz, daha doğrusu Yusuf Ziya Bey’in biraderi, Raks manzumesi için yaptığı latif tenkitten sonra, bu sefer de senin yazdığına cevap vermiş. Ben okumadım. Yine kafiyelere çatıyormuş. Tabii görüşlerimiz ayrı. Münakaşaya değmez. Hakikat şu ki ben kafiyeye bağlıyım. Yani bir ses müşabehetini mısranın sonunda lüzumlu görüyorum. Ayrıca kafiyenin ve şekli kafiyenin şiirde yeri olduğuna inanırım. Tedaviyi açar. Fakat çok defa bir aksan müşabehetini, kafiye benzerini tercih ederim. Benim şekil dediğim şey, ne vezinden, ne kafiyeden gelir. O cümlenin, hayal ve tasavvurun, hülasa kendisini tamamlamış yahut tamamlamamış idee poetiçue (ide poetik)in kendisidir. “Mest kendi güler altındaki rahş oynardı” mısrayı tek başına kafiyesiz de güzeldir. Ben kafiyesi zayıf yüzlerce mısra tanırım ki güzeldir. Fakat onların anladıkları kafiye bende yoktur. Merhum Cenab’ın dediği gibi, baston sapı gibi mısradan ayrı kafiye. Hülasa kendi zaviyelerine göre haklıdırlar. Fakat ben onların haklarından bir şey anlamadım. Ne ise… Kitabın müsveddelerini göndereyim. Mahur Beste adlı bir yolculuğa çıktık. Canım neler, ne tembellikler istiyor, ben neler yapıyorum. Çok yorgunum. Başımda bir de Erzurum yazısı var. Behice’ye çok selam ve dostluklar. Senin de gözlerinden öperim kardeşim.
Ahmet Hamdi TANPINAR Güzel Yazılar, Mektuplar