Varoluşçuluk, bireyselliğin ön plana çıktığı ve insan varlığının tüm yönleriyle incelendiği felsefi bir sistemdir. Bu akımda, özgürlük ve sorumluluk kavramları ön plana çıkar. İnsan, yeryüzüne adeta fırlatılmıştır. Bu nedenle, önce kendi varlığına sonra diğer insanlara sorumludur. Bu sorumlukların farkına varılması ve yerine getirilmesi için bireyin özgür olması gerekir. Jean Paul Sartre'a göre insanın özgürlüğü dış koşullara bağlıdır. Devlet, toplum, yönetim mekanizmaları ve medya, insanın özgür iradesini baskı altına alabilir. Bu nedenle kitaplarından birinde ''İnsan özgürlüğe mahkumdur'' ifadesine yer vermiştir.
Varoluşçuluğun temel ilkeleri:
- Varoluş tek ve bireyseldir,
- Varoluş, ilk olarak varoluş sorununu araştırır ve inceler,
- Varoluş, olanaklar sunarak insandan bir tanesini seçmesini ister,
- İnsan kendi koşullarını her zaman kendi belirlemiştir.
Varoluşçuluk, 1927 yılında ortaya atılmıştır. Ortaya atan kişi ise Martin Heidegger olarak bilinmektedir. Alman düşünürün ortaya attığı bu fikir 2. Dünya Savaşı zamanlarında tüm dünyaya yayılmıştır. Yayılmasının nedeni ise Fransız romancı Sartre'nin bu düşünce akımını benimsemesi ve edebiyatta kullanmasıdır.
Varoluşçuluk akımının kurucusu ve temsilcileri
Varoluşçuluk akımının kurucuları Friedrich Nietzsche ve Jean Paul Sarte'dır.
Friedrich Nietzsche ve eserleri: Böyle Buyurdu Zerdüşt, Güç İstenci, Deccal, Şen Bilim
Jean Paul Sartre ve eserleri: Sözcükler, Edebiyat Nedir, Bulantı, Duvar
Varoluşçuluk akımının diğer temsilcileri ve eserleri şunlardır.
Soren Kierkagaard: Kahkaha Benden Yana, Korku ve Titreme
Albert Camus Mutlu Ölüm, Yabancı, Düşüş,